YAZARLAR

Görüşmecim yeşil soğan göndermiş!

Muharrem İnce, adaylığı açıklandıktan sonra, “Kürt Ahmed Arif’in” vurgusuyla şairin ‘İçerde’ adlı ünlü şiirini okudu. Bu retorik bir tercih miydi yoksa cezaevindeki Selahattin Demirtaş dahil Kürt siyasetçilerine ve seçmenlerine yönelik beklenebilecek hamlelerin bir öncü işareti mi? Hep beraber göreceğiz…

Adaylar netleşti, ittifaklar netleşti, görüntü netleşince Selahattin Demirtaş’ın özel yeri daha da netleşti. Çok özel bir yer: Hapishane. Hapishanede bir cumhurbaşkanı adayı.

Demirtaş, 2014’te de adaydı. Aldığı yüzde 9.76 oyla partisinin bir yıl sonra seçimde barajı aşmaya doğru koştuğunu göstermişti. Erdoğan seçimi yüzde 51.79’la kazanmıştı. 1 Haziran 2015 genel seçiminde Demirtaş’ın eş başkan olduğu HDP yüzde 13’le hem AK Parti’nin tek başına iktidar olma imkanını sarsmış, hem “AKP ile anlaştılar...” teranelerinin yaslandığı önyargıların saçmalığını da faş etmişti. Şimdi hapiste.

CUMHUR İLE MİLLET

Cumhur İttifakı, anayasayı değiştiren (aslında imha eden) referandumda yüzde 51.48 aldı. Yüzde 51 küsur, MHP aksesuarlı iktidar partisi ve onun omnipotent lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın maksimumu gibi görünüyor. Erdoğan’ın karşısında bu sefer ilk turda beş aday olacak; genel seçimde ise 1.5 partili Cumhur İttifakı’nın karşısında dört partili “Millet İttifakı” isimli blok ve bir de HDP var.

Millet İttifakı’nda CHP, Saadet Partisi, İyi Parti ve Demokrat Parti yer alıyor; bir adı da “sıfır baraj” bu ittifakın. CHP dışındaki partileri baraj korkusundan kurtarıyor bu formül, İYİ Parti’ye 15 milletvekili verişini de hatırlarsak, CHP hayli yük alarak girdi diyebiliriz bu seçim sürecine.

BELİRLEYİCİ SORULAR

Bir yanda altı serbest aday, bir yanda cezaevinde bir aday. Bir yanda iki büyük ittifak, bir yanda yalnız bir parti.

Cezaevindeki aday ve yalnız parti, tuhaf bir aday-bulmaca, denklem çözmece oyun havasıyla başlayan seçim sürecindeki kampanyaların lafzını ve ruhunu belirleyecek bir büyük sorunun temsilcileri. Kürt sorununun. HDP’nin ittifaka davet edilmemesi, her şey aynı tas aynı hamam gider anlamına mı gelecek, yoksa iktidarın söylemlerinin etkisini kıracak alternatif söylemlerin başarısı için bir taktik hamle olarak mı kayıtlara geçecek, bunu Millet İttifakı’nın kampanyaları belirleyecek.

Bu fotoğraf, totaliterlik basamaklarını üçer beşer atlayan Cumhur İttifakı’na karşı Millet İttifakı’nın, iktidarın belirlediği terör retoriği ekseninde kalması halinde HDP barajı aşsa da başarılı olamayacağını gösteren bir fotoğraf.

İYİ Parti, MHP’nin Kürt politikalarına “milliyetçi” alternatif getirebilecek mi?

Saadet Partisi, iktidarın oylarını almayı başardığı muhafazakâr seçmenin, özellikle de Kürt seçmenin rahatsızlıklarına hitap edebilecek mi? (“Özellikle Kürt” dedim, çünkü AK Parti’ye teveccühü iyi bilinen muhafazakâr Kürt seçmene hitap edecek dil bugüne kadar ne CHP’de ne İYİ Parti’de iş başında oldu.)

GÜVENLİK/TERÖR KOMPLEKSİ

CHP, söylemlerini ve eylemlerini, içeriğini ve kapsamını iktidarın belirlediği terör/güvenlik kompleksinden kurtarabilecek mi? Bu kompleks, cumhurbaşkanlığı seçiminde alacağı oylar kritik önemde bulunan Selahattin Demirtaş’ın (ve CHP’li vekillerin de elbet) hapse girmesini kolaylaştıran düzenlemeyi parlamentoda onaylamaya kadar varmıştı örneğin. CHP’nin cumhurbaşkanlığı adayı Muharrem İnce, dokunulmazlıkların kaldırılmasına açıkça karşı çıkışıyla terör/güvenlik konseptinin sarsılmasına yönelik inandırıcı söylemler geliştirme potansiyeline sahip. Adaylığı açıklandıktan sonraki konuşmasında Ahmed Arif’in “İçerde” şiirini okuması, bu yönde bir işaret mi? Temkinli olmak gerek ama durduk yere de okunmamıştır o şiir. Muharrem İnce’nin coşkuyla okuduğu şiir doğrudan cezaevi içinden, ranzadan, zincirden seslendiğine göre, başa dönelim, Selahattin Demirtaş’ın özel yerine.

Hapis kelimesi, kapatma, tutsak etme anlamındaysa da kökü “bağlama”ya kadar gidiyor. Selahattin Demirtaş, bağlanmıştır. Kürtler, hapsedilene “girtî” derler, “alınmış”, “kapatılmış”, etrafı çevrilmiş. Tutulmuş yani, tutsak edilmiş. Beş aday şehirden şehire, köyden köye koşturacak, meydanlarda, kürsülerde, televizyon ekranlarında konuşacakken, bir aday üç beş metrekare bir yerde olacak. Görüşmeci yeşil soğan getirecek, notları alıp kamuoyuna ulaştırmaya çalışacak. Yani beş güreşçinin her şeyi serbestken, birinin elleri, ayakları bağlı…

CHP de Saadet Partisi de İYİ Parti de “adalet”ten çok dem vuruyor, Selahattin Demirtaş’ın gayri adil durumu hakkında susarak mı yol alacaklar, yoksa seçmeni bu adaletsizliğe karşı etkili bir karar verecek şekilde yönlendirerek mi sonuç almaya çalışacaklar? Kürt Ahmed Arif’in şiirindeki tutsağın dağlarına gelen bahar Yalovalı Muharrem İnce’nin retoriğine süs olarak mı girdi, demokrasinin kar altındaki dağlarına da bahar getirme arzusuyla ezber bozacak bir hamlenin alameti miydi?

Hep beraber göreceğiz.