YAZARLAR

Beyoğlu yanlış politikaların kurbanı oldu

Beyoğlu’nu, Türkiye’nin ve dünyanın zengin sınıflarının yaşadığı şık ve temiz bir yere dönüştürmek, eski apartmanları ama yıkıp ama restore ederek bir kez daha kazanç kapısı haline getirme planı işte böyle suya düştü. Yanlış kentleşme politikası, yanlış ekonomi kafası bizi Beyoğlu’ndan etti. İstiklal Caddesi ve civarını, Taksim’i yönetemediler. Beyoğlu’nun şu haliyle kimseye bir faydası yok.

Hürriyet’te Çınar Oskay’ın Beyoğlu bitiyor mu? Sorusuna yanıt aradığı yazı dizisi dün başladı. Aslında hepimiz bu sorunun ezberlenmiş cevabını biliyoruz: ‘Beyoğlu bitmez, o ne badireler atlattı’. Evet, bitmez, evet Beyoğlu anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğar, evet 80’lerdeki değersizleşmeyi, 90’ların tenhalığını atlattı ve 2000’lerde dünyanın cazibe merkezine dönüştü. Ama daha 2012 yılında ‘Cool İstanbul’ diye Newsweek’e kapak konusu olan bu semt nasıl oldu da beş yıl içinde bir çöküntü alanına dönüştü? Ve tamam gelecekte bir gün her şey çok güzel olacak ama biz kendi yaşam süremiz içinde ne kadarını görebileceğiz?

Beyoğlu’nu zirveye taşıyan kuşaklar, bugün 40’lı 50’li yaşlarını sürüyorlar. Ve artık hiçbiri oraya ayak basmak istemiyor. Hayır, bu halini görmeyi içleri kaldırmadığı için değil, daha ziyade Beyoğlu’nda onlara hitap edecek bir yer kalmadığı için. 90’ların başında İstiklal Caddesi Tünel’den sonra tenhalaşan bir yerdi. Eğlence ve kültür sanat burada kendini göstermeye başladıkça canlandı. Sinemaların, festivallerin ve mekanların müdavimleri olanlar, arkalarından milyonlarca kişiyi çekerek Beyoğlu’nu yeniden hayata döndürdü. İstiklal Caddesi’nde günde 2 milyon kişinin yürüdüğü o günler, Türkiye emlak piyasasının en pahalı yeri olduğu yazılıp dururdu. Nitekim, her şey çok hızlı el değiştirdi. Kültür Sanat, caddenin başından önce Galatasaray - Tünel istikametine, sonra Tophane ve Karaköy’e doğru sürüldü. O zaman bu uygulamanın uluslararası kentleşme literatürünün yeni belası ‘mutenalaştırma’ya (gentrification) bile uymadığını, Beyoğlu’nun tüm kimliğini yitirmek üzere olduğunu söyleyenlere kimse kulak asmadı. Şimdi onlar haklı çıktı. Ama bunun bir önemi kalmadı. Sonuçta Beyoğlu’nun o günkü sakinleri, bağıra bağıra itiraz ettikleri halde kimse onlara kulak asmadı ve yaşam alanları ellerinden alındı. Üstelik bu sürecin pek kazananı da olmadı. Şimdi İstiklal Caddesi, boş dükkanların önünde tek tip bir kitlenin aşağı yukarı yürüdüğü tatsız tuzsuz bir yer.

Tabii Beyoğlu meselesi, tüm kentleşme mevzuları gibi çok boyutlu. İstiklal Caddesi’nin en ışıltılı zamanlarında bile hemen arkasındaki sokaklarda farklı bir hayat sürüyordu. Beyoğlu’nun ara sokakları hiçbir zaman bazılarının arzu ettiği kadar ‘temiz pak’ olmadı. Çünkü Beyoğlu’nun yapı stoğu eskiydi. Hepsi tescilli o tarihi ama bakımsız yapılarda ancak yoksullar, eğlence hayatının çalışanları ve müdavimleri oturabiliyordu. Bir de Beyoğlu’nun loş, rutubetli, kirli paslı sokaklarına sinmiş her nevi bohemliğin ve kural tanımazlığın iyi aileler için tedirgin edici ruhu, kolay kolay yıkanıp akıtılacak gibi görünmüyordu. İstiklal Caddesi, kendini Hyde Park sanmaya başlamıştı. Her gün bir gösteri, bir yürüyüş, bildiri dağıtan, okuyan birileri oluyordu. İşte bu aşamada 90’lardan bu yana Beyoğlu’nu yöneten siyasi hareket, merkezi idareyle de koordineli bir şekilde yepyeni bir Beyoğlu için harekete geçti. Hürriyet’te İlber Ortaylı’nın kendi üslubunca “İnsanlar gelişiyor, şehir gelişmiyor. Şehrin karar mekanizması doğru grupların elinde olmazsa böyle olur...” dediği şey yaşandı.

Dükkanların bulunduğu alt katları milyonlar eden ama üst katları neredeyse terk edilmiş duran binaları daha da değerli kılmak için sokaklara taşan eğlenceyi dizginlemeye karar verdiler. O loş sokakları temiz pak kılmanın, eski püskü binaları yenilemenin yolunun, ucuz bira içenleri buradan göndermekten geçtiğine karar vermişlerdi. Sinemalara, galerilere, kitapçı dükkanlarına, mağaza ve kafelere can katanların da aynı insanlar olduğunu düşünemediler. Ya da düşündülerse de aldırmadılar. Yönetim, AKM’nin, Devlet Tiyatroları Taksim Sahnesi’nin, Muammer Karaca Tiyatrosu’nun kapanmasının yolunu açan kararlar aldı.

(Bu politikanın arkasında Yeni Türkiye için yeni mekanlar yaratma yaklaşımının da rol oynadığını peki ala söyleyebiliriz, ki bu durum Beyoğlu’nun ötesinde Ankara’dan pek çok Anadolu kentine ve İstanbul’un bütününe yayılan çok daha geniş bir mesele…)

İstanbul’a akan sayıları 10 milyonu aşmış turistler için her yer otel, apart olsun diye planladılar. Bir de güzel şık ofisler. Binalar hızla el değiştirdi. Eski usül koruma kurullarının yetkileri ‘yenileme’ci yeni kurullara devredildi ve o binalar bir bir boşaltıldı. Mesela bulundukları yer otel olacak diye Afrika Han’daki Hayal Kahvesi, aynı sokaktaki Simurg ve Pandora kitabevleri de tahliye edildi. Beyoğlu’na gitmek için üç sebep daha böylece ortadan kalktı. Turistler gelecekti; bu eski mekanların önemi yoktu. Ama kendi toplumu tarafından desteklenmeyen hiçbir şey ayakta kalamazdı. Nitekim hayat 2000’lerin ilk on yılında olduğu gibi gitmedi, küresel terör, artan savaşlar vs. derken Beyoğlu Batılı turistlerini ve sakinlerini yitirdi. Geriye sadece çaresizlikten bu ülkeye sığınan, kaçan, saklanan, gezmeye gelen Ortadoğulular kaldı. Beyoğlu’nu, Türkiye’nin ve dünyanın zengin sınıflarının yaşadığı şık ve temiz bir yere dönüştürmek, eski apartmanları ama yıkıp ama restore ederek bir kez daha kazanç kapısı haline getirme planı işte böyle suya düştü. Yanlış kentleşme politikası, yanlış ekonomi kafası bizi Beyoğlu’ndan etti. İstiklal Caddesi ve civarını, Taksim’i yönetemediler. Şu haliyle Beyoğlu’nun ne bohemlere, entelektüellere ne rant peşinde oraya yatırım yapan spekülatörlere ne esnafa ne de bir başkasına yararı var.

Herkese kaybettiren yerel yönetimin bu duruma karşı ne yapmayı planladığını ise bilmiyoruz.

BEN DEDİYDİM LİNKLERİ

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem-erciyes/yeni-beyoglu-1132149/

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem-erciyes/beyoglunun-yeni-nizamiyla-tanisalim-1067836/

http://www.radikal.com.tr/diziyeni/biz-bu-planda-yokuz-1038038/

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem-erciyes/beyoglunda-emek-gibi-pek-cok-yapi-var-1074804/

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cem-erciyes/beyoglu-kime-ait-1038998/