YAZARLAR

Ukrayna Savaşı - 4: Putin iktidardan düşürülebilir mi?

Rusya’da yeni bir muhalefet ortaya çıkabilir. Belki ABD’ye ve NATO’ya muhalif, ama artık Putin’in ekonomiyi yıkıma götürebilecek izolasyon politikasına da karşı çıkabilecek, giderek yoksullaşan ülkede oligarklara ve bürokratik baskılara karşı ayağa kalkabilecek bir kitle…

Savaş yakında üç haftasını geride bırakacak. Askerî açıdan Rusya’dan çok daha güçsüz olan Ukrayna’nın önemli kayıplar vermesine karşın başarılı bir savunma yaptığı kanısı yaygın.

Savaşı çok kısa sürede bitirmeyi hayal eden Moskova’daki komutanların, ilk saldırılarla birlikte eski komedyen ve tecrübesiz bir siyasetçi olan 44 yaşındaki Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Kiev’den kaçacağını hesapladıkları söylentileri yayıldı ama bu gerçekleşmedi. Tersine, Ukrayna lideri içeride ve dışarda direnişin sembolü olarak güçlendi.

Oysa bu günlerde sanki iktidara hazırlanır gibi aniden Belarus’ta ortaya çıkıveren eski başkanlardan Viktor Yanukoviç, 2014 Şubatı’nda ortalık karışınca hemen Rusya’ya sığınmıştı. Bu arada Rus birliklerinin Kiev’i alması durumunda bile Kremlin’in kendine yakın ve güçlü bir lider bulmakta zorluk çekeceği iddia ediliyor. Ukrayna’nın mütevazı da olsa demokratik gelenekleri var ve Rusya’da Vladimir Putin’in iktidarda olduğu 22 yılı aşkın süre içinde Kiev’de beş başkan göreve geldi.

Vladimir Putin


EKONOMİK YAPTIRIMLAR REKOR DÜZEYE ÇIKTI

Putin bir süredir Rus milliyetçilerinin Ukrayna diye bir devletin olmadığı ve Ukraynalıların da aslında Rus olduğu türünden tezlerini dile getiriyor. Tarih şu ya da bu kesitindeki coğrafya haritalarıyla mutlaklaştırıldığında birçok ülkenin bugünkü sınırları, hatta varlığı tartışmalı hale getirilebilir ama bu, pratikte ancak uluslararası barışı tehdit eden bir faktör olabilir.

Dahası kimilerinin "imparator" gibi gördüğü Rus liderin, Ukrayna’yı ve Belarus’u Rusya Federasyonu sınırları içine katma planları varsa, bu sadece siyasi-askerî açıdan değil ekonomik bakımdan da hiç kolay görünmüyor.

Küçücük Kırım’ın finanse edilmesi için bile her yıl Rusya bütçesinden 2,3 milyar dolar harcanıyor; yıllık dolaylı kayıpların ise 10-50 milyar dolar arasında olduğu düşünülüyor.

40 milyonu aşkın nüfuslu ülkenin, onu askerî açıdan zapt etmek için görevlendirilen 200 bin kadar Rus askerinin ve silah harcamalarının Moskova’yı epeyce zorlayacağı ortada.

Daha önceki Ukrayna Savaşı yazılarında da belirttiğim gibi, Moskova’da Ukrayna operasyonuna karşı uygulanacak yaptırımlar konusunda hesap hatası yapılmışa benziyor. Bu seferki yaptırım yağmuru daha öncekilerden hiçbirine benzemiyor.

Üstüne üstlük, son alınan kararlarla dünyada en fazla ekonomik yaptırım uygulanan diğer ülkeler geride bırakılmış durumda. 22 Şubat 2022’de yaptırım listesine eklenen 2778 Rus kuruluşu ile birlikte Rusya’da toplam yaptırım hedefi 5530’a yükselmiş durumda. On yıllar boyunca nükleer program ve terörizme destek gibi gerekçelerle İran’a 3616, Suriye’ye 2608, Kuzey Kore’ye ise 2077 yaptırım uygulandığı düşünüldüğünde, bu sayının önemi anlaşılabilir.

Şu anda yüz kadar önemli Batılı firma Rusya pazarından çıktı. Daha bugünden bazı mallar bulunmuyor veya hissedilir zam oranlarıyla satılıyor.

Çeşitli sektörlerde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Başta otomotiv ve yedek parça alanında. Ayrıca havacılık ve uçak yapımında önemli riskler ortaya çıkıyor. Uçuşlar yalnızca ülke içiyle sınırlandırılmış durumda. Uçaklara yabancı yedek parça temin etmek imkânsız hale gelince Rus makamlar uçak kullanım garantilerini birer yıl uzatmak gibi tehlikeli bir adım atma kararı aldı.

Satılan ilaçların yüzde 55’i ithal olan Rusya’da bu alanda da bir sıkıntı baş gösteriyor. Giysi, ayakkabı, beyaz eşya ve çeşitli teknolojik ürünlerde de vaziyet pek parlak değil.

Bu yılki enflasyonun yüzde 25’e çıkabileceği öngörülüyor. Ruble şimdiden neredeyse yarı yarıya değer kaybetti. İşsizlik tırmanıyor. Yakında yoksulluğun artmasına bağlı hırsızlık ve benzeri sorunların da yaygınlaşacağı tahmin ediliyor.



ABD, Britanya ve Kanada’nın Rus petrolüne ambargo koyduğunu ekleyelim. Avrupa da Rus enerjisi almaktan pek mutlu değil ama bugünkü petrol ihtiyacının yüzde 30’u ve gaz ihtiyacının da yüzde 40’ı civarını henüz Rusya’dan sağlıyor. İran’a ve Venezuela’ya uygulanan ambargoların kaldırılması, Suudilerin üretimi arttırması ihtimali Rusları ürkütüyor.

PUTİN’E YÖNELİK MUHALEFET HAREKETİ OLUŞABİLİR

Daha önceki bölümlerde Batılı ülkelerin ve NATO’nun Rusya politikasını eleştirmiştik. 30 yılı aşkın bağımsızlık döneminde Ukrayna’nın yönetiminde ve ekonomik yapısında neredeyse her zaman sorunlu liderler ve uygulamalar vardı. Kiev’de hiçbir iktidar, Batı’ya ve Rusya’ya eşit mesafede, barış içinde ve ekonomik kalkınma temelinde güçlü bir tarafsız ülke yaratma çizgisinden ilerlemedi. Oysa bu, sanırım güçlü komşulardan birine sığınıp diğerine cephe açan tutumdan daha yapıcı olabilirdi.

Bununla birlikte bugünkü savaşın ana sorumlusu Moskova’dır. Rus lider Putin, Batı’ya ders vermek, hatta Batı ile arasındaki sınırları ve silah denge tablosunu yeni baştan düzenlemek arzusuyla riskli bir adım attı.

Ruslara çok yakın bir komşu halk bombalanıyor. Her iki taraftan da binlerce kişi ölüyor. Birleşmiş Milletler şu ana kadar Ukrayna’da 500 civarında sivilin hayatını kaybettiğini tespit etti.

Milliyetçi reflekslerin güçlendiği Rusya’da savaşa "savaş" demek yasaklandı. Dahası Eho Moskvı Radyosu, Dojd Televizyonu gibi muhaliflerin sesini duyuran medya platformları kapatıldı. Savaş karşıtı gösteriler yapan binlerce kişi gözaltına alındı.

Ancak ekonomik sorunlara bağlı olarak zamanla kitlesel protestoların artması şaşırtıcı olmayacak. Bu protestoları da sözüm ona "parlamenter muhalif" Komünist Parti’nin veya milliyetçi Vladimir Jirinovski’nin Liberal Demokratik Partisi’nin düzenlemesi ihtimali zayıf. Belki bir ölçüde liberal reformcu güçler, ancak onlar da geleneksel olarak cılız ve marjinal kalıyorlar.

Rusya’da yeni bir muhalefet ortaya çıkabilir. Belki ABD’ye ve NATO’ya muhalif, ama artık Putin’in ekonomiyi yıkıma götürebilecek izolasyon politikasına da karşı çıkabilecek, giderek yoksullaşan ülkede oligarklara ve bürokratik baskılara karşı ayağa kalkabilecek bir kitle… Putin kısa sürede bu kitleye hâkim olup onu manipüle etmeyi beceremezse güç durumda kalabilir ve sosyo-ekonomik zorluklar onu 2024 seçimlerinden önce bile koltuğundan edebilir. Daha şimdiden birçok siyaset uzmanı Kremlin’de darbe olma ihtimali üzerine yazıp çiziyor.

Bu, elbette bir ihtimal. Ama Ukrayna Savaşı ve yaptırım yağmurunun başlamasından sonra hiç de küçümsenmemesi gereken bir ihtimal.

Şu anda bir yandan savaşta "arabulucu" rolü ile güçlenmeye, bir yandan Batı ile yaralı ilişkilerini onarmaya, bir yandan da savaşan iki devletin yönetimini idare etmeye çabalayan Türkiye yönetimi, koltuğunda taşıdığı karpuzları düşürmezse bu ortamdan yararlanabilir. Diplomasinin yanı sıra ekonomik alanlarda da önemli fırsatlar doğabilir. Batı’nın hoşgörü göstermesi durumunda Rusya pazarında oluşan boşluklar Çin’le birlikte Türk şirketlerine de şans getirebilir. Ancak Türkiye-Rusya ilişkileri derin bir misyon ve "Putin-Erdoğan tandemi"nin yenilenme perspektifine hazırlık da gerektirdiği için, bugünkü iktidarların başarısının oldukça sınırlı kalması şaşırtıcı olmaz bence.


Hakan Aksay Kimdir?

Leningrad Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi’nden mezun oldu. Moskova’da uzun süre Cumhuriyet ve NTV, kısa sürelerle de diğer gazete ve televizyon kanallarının temsilcisi olarak çalıştı. Rusya ve Türkiye-Rusya ilişkileri konusunda birçok projede yer aldı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi’nin kurucu başkanıydı. Moskova’da uzun yıllar Nâzım Hikmet’i anma etkinliklerinin organizatörlüğünü yaptı. Türkçe ve Rusça dört kitap yazdı. 2009 sonunda Türkiye’ye döndü. 11 yıl T24’te köşe yazarı ve programcı olarak çalıştı. Tele1 ve Artı TV’de programlar yaptı. 8 Kasım 2021 - 16 Mart 2022 tarihleri arasında Gazete Duvar Genel Yayın Yönetmenliği yaptı.