Uçum: İletişim Başkanı'na 'Hesap verecek' demek devletten hesap sormaktır

“AİHM'in denetim niteliği ile kararların bağlayıcı olması ayrıdır” diyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, HDP'ye kapatma davası için “Emin olun Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar herkesin kabul edeceği karardır” ifadelerini kullandı. “Parlamenter sistem istemek, siyasi gericilik” yorumu yapan Uçum, Fahrettin Altun'a yönelik eleştirilere ise “İletişim Başkanı'na 'Hesap verecek' demek, devletten hesap sormaktır” karşılığını verdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR- Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Habertürk TV yayınına katılarak soruları yanıtladı. “Parlamenter sistem isteemek siyasi gericiliktir' diyen Uçum, Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Ultun'a yapılan eleştirileri de “İletişim Başkanı'na 'Hesap verecek' demek, devletten hesap sormaktır” sözleriyle hedef aldı. Uçum'un açıklamalarından satır başları şöyle:

ANAYASAL KOŞULLAR OLUŞMUŞSA ELBETTE KAPATMA KARARI VERİLEBİLİR: (HDP'ye kapatma davası) Toplum, demokratik kurumlar katlanamaz noktaya gelmişse, ortaya çıkan sonuç taşınamayacak duruma gelmişse. Bu bir demokrasi meselesi değil. Terör vesayetinden kurtulmak için çaba yoksa, terör örgütleriyle grup organizasyonuyla hareket ediliyorsa. Katliamlara karşı net tavırlar alınamıyorsa. Meclis'te terör propagandası olabilecek siyaset yürütülüyorsa... Türkiye toplumu böyle bir birikim noktasına gelmiş durumda. Meclis süreçleri açısından, katliamlar, sınır ötesi durum açısından. HDP bundan doğru okumalar yapıp, radikal bir değişikliğe girerse, terörle arasına mesafe koyarsa kimse ona niye mesafe koydun diyebilir mi? Tam tersine onu destekler. Ama terör vesayeti üzerinden baskıları yapanlarla ciddi çatışmaya girer. HDP o tartışmaya girer mi, girmez mi? Anayasal koşullar oluşmuşsa elbette kapatma kararı verilebilir. Ama benim bir şey demem mümkün değil. Çünkü bu Anayasa Mahkemesi'ne bir tutum dikte etmektir. Sonuçta bunu değerlendirecek olan Yargıtay Başsavcılığı, kararı verecek olan Anayasa Mahkemesi'dir. Ama emin olun Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar herkesin kabul edeceği karardır. 

İLETİŞİM BAŞKANLIĞI'NA HESAP SORMAK DEVLETE HESAP SORMAKTIR: İletişim Başkanlığı bu devletin bir kurumudur. Yeni sistemin getirdiği bir kurumdur. Cumhuriyet tarihimiz boyunca ilk kez devlet iletişimini son derece güçlü bir kurumsal yapıya oturtmuş ve bunu demokratik iradeye bağlamıştır. Tabii ki bu kurum birtakım faaliyetler yürütür. Esası bu kurum devletin iletişimini yürütüyor. Bugün Fahrettin Bey olur yarın Ahmet Bey olur, başkası olur. Sonuçta devletin ihtiyaçları üzerinden ortaya koyduğu yaklaşıma 'hesap vereceksiniz' demek devletten hesap sormak demektir. Yaptığı faaliyetleri eleştirebilirsin. Ama ben bu devlete hesap soracağım demek... Eleştirileri oradaki sorumluluk üstlenmiş aktörler üzerinden yapabilirsiniz, gerekli duyuruları yapabilirsiniz. Ama kurumsal olarak bu yapıları karşınıza alırsanız siz devleti karşınıza almış oluyorsunuz. 'Ben sizden hesap soracağım' demesi ne demek? Demokrasilerde hesap hukuk mecrasında sorulur, seçimlerle sorulur. Sen nerede hesap soruyorsun?

PARLAMENTER SİSTEME DÖNMEK SİYASİ GERİCİLİKTİR: Siyasi partisi yok, milletvekili yok. Bu ülkede Yalım Erez'e sayın Demirel Cumhurbaşkanı iken hükümeti kurma görevi verdi. Bunun bir meşruiyeti var mıdır? Diyeceksin ki ben böyle parlamenter sisteme dönüyorum, senin elindeki iki oyu bire indireceğim diyeceksin halka. Bu bana göre siyasi gericilik, halk iradesini tanımamaktır ama bunu açıklıkla savunsunlar. Ama savunmuyorlarsa o zaman bu birikime teslim olmuş demektirler.

AİHM İLE AYM'NİN DENETİM NİTELİĞİ İLE BAĞLAYICILIĞI AYRIDIR: Anayasa Mahkemesi'nin verdiği iptaller o kadar az ki. Eskiden çıkan kanunlarda birtakım iptaller oluyordu, şimdi de oluyor. İptal ettiğinde ne oldu? Demek ki o iptale uygun davranıldı. Anayasa Mahkemesi kararları iptal kararları açısından bağlayıcıdır. Bireysel başvurularda aynı sistem yok. Anayasa Mahkemesi kendi kanunu dahi bir ihlalin muhatabı mahkeme ise yeniden yargılama yapılır. O mahkemenin vereceği karar konusunda bir söz söyleyebilir misiniz? İki ayrı konu tek cümlede kullanılınca anlaşılmıyor. Anayasa Mahkemesi'nin denetimi niteliği ile kararlarının bağlayıcı olması ayrı konulardır. AİHM'in denetim niteliği ile kararların bağlayıcı olması ayrı konulardır. Yargıtay bir kararı bozduğunda ilk derece mahkemesi ona direnebilir. Ne zaman bağlayıcı hale gelir, hukuk genel kurulu, ceza genel kurulu o kararı verdiğinde. Hiyerarşik denetimde bağlayıcılık başka bir şeydir. Anayasa Mahkemesi temyiz mahkemesi mi? AİHM temyiz mahkemesi mi? Değil. Demek ki denetimleri bir hiyerarşik değil. Yön veren bir denetimdir. Yönlendirici denetimin niteliği buradan çıkmaktadır. Bağlayıcılık meselesi son derece net. Gerek AİHM gerekse AYM'nin kararlarının muhatabı mahkeme ise, mahkemenin zorunluluğu o ihlal dosyasını yeniden ele alma zorunluluğudur...

MİLLETVEKİLLERİ YASA YAPMA KONUSUNDA BÜYÜK GÜCE KAVUŞTU: Yeni sistemde TBMM'nin rolü Cumhuriyet tarihinin en güçlü dönemidir. Yeni sistemde yasa yapma tekeli Meclis'tedir. Eskiden kanun tasarısı olarak gelir, milletvekilleri de çoğu nüfuz edemeden geçerdi. Bugün bütün teklifler milletvekilleri tarafından veriliyor. Bugün gidin milletvekillerine bir sorun. 'İlk kez kendimizi milletvekili hissediyoruz' diyorlar. Demeyen de olabilir ama sonuçta komisyon başkanları var, teklif hazırlama sürecinde olanlar var. İlk kez milletvekilleri yasa yapma konusunda büyük bir güce kavuştular. Bu Meclis, parlamenter sisteme göre daha güçlüdür. Sayın Meclis başkanı yeni iç tüzük çalışmanı yapacaklarını açıkladı. Milletvekillerin gücü de artacak. Aslında milletvekillerinin gücü olmadığını söylemek son derece jenerik eleştiriler.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ RÜŞTÜNÜ İSPAT ETMİŞTİR: Geçmişte milletvekilleri ile hükümet arasındaki ilişkiler aktüele ilişkindi. Bugün her bakanlıkla milletvekilleri arasında iletişim sistemi kurabilecek mekanizmalar vardır. Sonuçta bakan yardımcılığı sistemi var. Bu uygulama sorunlarıyla sisteme ilişkin sonuç çıkaramazsınız. Daha 2,5 yıllık pratiğimiz var. Bence Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi rüştünü ispat etmiştir. İkinci dönemde bunun teamülü daha da gelişecektir. Bakın uyum yasalarını tam olarak çıkarabilmiş değiliz. 2,5 yıl oldu bu iş olmadı, ya da birtakım problemler var o yüzden geriye dönüş yapalım, devlet süreçlerinde, siyasi süreçlerde böyle olmaz. Sistemsel olarak bir imkan verdiğinizde o imkanın farkına varılması, nüfuz edilmesi bir zaman meselesidir. TBMM zaten kanun yapmayla ilgili büyük bir güç elde etmiştir. Zaman içerisinde bunun giderek daha fazla olduğunu hep beraber göreceğiz.

CUMHUR İTTİFAKI KURUCU VE MİLLİ İTTİFAKTIR, GELİŞME İMKANLARINA SAHİPTİR: Cumhur İttifakı siyaset tarihinde alıştığımız şekilde parti ittifakı değil. Şu anda Meclis seçimlerinde parti ittifakını yasal hale getirmedik. Cumhur İttifak bu manada parti ittifakı değil. Parti ittifakı belli konularda uzlaşma, taviz üzerinde mutabakat sağlamaya çalışan ittifaklardır. Cumhur İttifakı ülke ittifakıdır. Sokakta kurulmuş bir ittifaktır, 15 Temmuz'da sosyal tabanını oluşturmuş ittifaktır. Ülkenin temel yönelimleri açısından, korunması gereken değer ve ilkeleri açısından oluşturulduğu için farklı bir ittifak. Yapıcı bir ittifak. 15 Temmuz sürecinde benim adlandırmamla milli demokratik halk devrimiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kuruculuğunu yaptı. Yerel yönetimler, demokratik katılımın atılması açısından bir ittifak. Bir bağımsızlık ittifakı. Son olarak medeniyet ittifaktır. Benim gözümde kurucu ve milli bir ittifaktır. Bir çerçeve, Türkiye fikri üzerinden her çevreye açık ittifaktır. Aynı zamanda genişleme imkanlarının da olduğunu söylüyorum. (HABER MERKEZİ)