Türkiye'de ilk defa: 26 Eylül Mezotelyoma Farkındalık Günü

Babasını asbest maruziyeti nedeniyle yakalandığı mezotelyoma hastalığı sonucu yitiren Yıldız, Mezotelyoma Farkındalık Günü'nde, “Babamın yaşadığı çaresizliği oğlumun yaşamasını istemiyorum” dedi.

Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

İZMİR - Bu yıl dünyada 17’ncisi gerçekleşen 26 Eylül Mezotelyoma Farkındalık Günü'nde yüz binlerce mezotelyoma yani akciğer zarı kanseri hastası yaşam savaşı veriyor. Son yıllarda ülkemizde sıkça görülen mezotelyoma, akciğer, kalp ve karın organlarını çevreleyen sırasıyla plevra, perikard ve periton adı verilen zarlardan orijin alan bir tümör. Mezotelyoma için bilinen en önemli risk faktörü ise son dönemde Türkiye'de bina yıkımlarından gemi sökümüne kadar gündemden düşmeyen “asbest” maruziyeti.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1'inci grup kanser nedeni olarak tanımlanan “asbest” Türkiye'de birçok alanda “amyant” ismi ile kullanılmaya devam ediyor. Asbeste maruz kalınan alanda yeterli korunma önlemi alınmıyorsa havada uçuşan lifsel partiküller solunum yoluyla akciğere giriyor ve akciğer zarına göç ederek akciğer zarı kanserine (mezotelyoma) neden oluyor.

26 Eylül Mezotelyoma Farkındalık Günü ise bu yıl ilk defa bir asbest mağdurunun girişimi sonucu Türkiye’de de anılacak. Asbest mağdurunun adı Çiğdem Yıldız. Çiğdem Yıldız, babası Erol Yıldız’ı mezotelyoma nedeniyle yitiren asbest mağdurlarından yalnızca biri. Yıldız’ın girişimleri sonucu bu 26 Eylül’de asbest maruziyetine dikkat çekmek için etkinlik düzenlenecek. Etkinlik korona virüsü salgını koşulları nedeniyle elektronik ortamda gerçekleştirilecek.

Türkiye Asbest Mağdurları Grubu tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bu yıl Dünyada 17.si gerçekleşen Mezotelyoma Farkındalık Günü, maalesef şimdiye kadar ülkemizde hiç dile getirilmedi. Bu yıl, asbest mağdurları ülkemizde de anılsın istemekteyiz. Mezotelyoma, asbest solunması ile ortaya çıkan akciğer zarı kanseridir. Eylül ayı ise, mezotelyoma ve diğer tüm asbest kaynaklı hastalıkları ortadan kaldırmak için farkındalık yaratma, sevdiklerimizi hatırlama ve asbest maruziyetini önlemek için harekete geçme ayıdır. Mezotelyoma gibi asbeste bağlı hastalıklar neredeyse %100 önlenebilir. Önleme yolunda ilk adım eğitimdir. Bu nedenle, farkındalığı artırmak için sizleri destek vermeye davet ediyoruz. 26 Eylül Mezotelyoma Farkındalık Günü dolayısıyla, asbest kurbanlarının anısına sizler de mavi bir kıyafet giyebilir ya da yakanıza mavi kurdele takabilirsiniz. Asbest sadece hasta kişilerin canını almakla kalmadığı gibi, aynı zamanda sevdiklerine de büyük acılar yaşatmaktadır”

'ÇOCUKKEN ASBESTE MARUZ KALMIŞ’

Hastalığın ilk ortaya çıkış sürecine dikkat çeken asbest mağduru Yıldız, “Hastalık belirtisi babamın bacaklarından başladı. İnsanlarda daha çok üst bölgede ağrı görülüyor. Birden dizleri ağrımaya başladı. Romatizma olduğunu düşündük. Önce sağlık ocağına sonra biraz daha büyük bir kliniğe gitti ve tam teşekküllü bir hastaneye gitmesi önerildi. Mezotelyoma tanısı çok kolay konulan bir hastalık değil. En sonunda tomografi çekildikten sonra ortaya çıktı. Babam çocukken Malatya’da asbeste maruz kalmış. Hekimler de çocukken maruz kaldığını söylediler. Hastalığın dördüncü evresinde yakalandı ve herhangi bir ömür biçemediler” diye konuştu.

‘HASTALIK HIZLI İLERLİYOR’

19 aylık bir tedavi süreci yaşandığını ve babasının vefat ettiğini söyleyen Yıldız, “Kemoterapi, radyoterapi yapıldı. Ama her daim morfin türevi ilaçlarla ağrılar durdurulmaya çalışıldı. Çok şiddetli ağrıları vardı. Sonraki kısımlar daha çok palyatif tedavi” dedi. Hastalığın inanılmaz bir hızla ilerlediğini de belirten Yıldız, “Bir sabah kalktığında artık yürüyememeye başlıyor. Bir sabah uyandığında ise başka bir ağrısı oluyor. Diğer gün kandaki potasyum oranı yükselmiş oluyor. Hemen hemen her günü hastanede geçiriyorduk. Birçok kanser türü var ancak bu hastalık korkunç. Kimse yaşamamalı” ifadelerini kullandı.

Hastaların yanı sıra hasta yakınlarının da zor günler yaşadığını belirten Yıldız, “Sadece hastalar için değil hasta yakınları için de durum çok kötü. Bir hasta yakını ile görüşüyoruz. Kadıncağız eşinin öleceğini biliyor ancak elden bir şey gelmiyor. Düşünün direk hastanızın öleceğini biliyorsunuz ve öyle yaşıyorsunuz. Tedavi yok. Var olan tedavi yaşam süresini biraz daha uzatmaya yönelik” dedi.

‘BABAMIN YAŞADIĞI ÇARESİZLİĞİ OĞLUM YAŞAMASIN DİYE’

Kendisinin çevre mühendisi olduğunu belirten Yıldız, insanların bu hastalığı yetkililerin ihmalkarlığından dolayı yaşadığını ifade etti. Özellikle yıkımlar nedeniyle kentlerdeki asbest maruziyetinin tehlikeli boyutlara ulaştığını belirten Yıldız, son olarak şunları söyledi:

“Çevresel maruziyet evet var, gemi söküm tersaneleri var. Ancak kentlerdeki maruziyet şu an çok daha tehlikeli. Toplam 7 milyon binanın yıkımından bahsediliyor ve bu yıllar sürecek. Yıllarca biz her gün artarak solumaya devam edeceğiz. Bugün 5 yaşındaki bir çocuk 20 yaşında kanser hastası olmasın diyoruz. Yetkililer yasalara mevzuatlara uysun. Şu an bakanlık topu belediyelere atmış durumda. Belediyelerden bütün binalara asbest olmadığına dair rapor çıkıyor ve önlem alınmadan yıkımlar yapılıyor. Babam bunu 67 yaşında yaşadı, benim oğlum 10 yaşında ve 25 yaşında kanser olmasına izin vermeyeceğiz. Babamın yaşadığı çaresizliği oğlumun yaşamasını istemiyorum.”