Freelance çalışma düzeni: 'Dışı seni içi beni yakar'

Freelance çalışma düzeni bazen tercih, bazen mecburiyet. Peki, freelance çalışmak dışarıdan göründüğü kadar havalı mı? 8 yıldır serbest çevirmenlik yapan Tunca Çaylant’a göre bunun tek kelimelik bir özeti var: “Dışı seni içi beni yakar.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sabah güneş doğmadan evden çıkıp akşam güneş batınca eve dönenlerin, trafiğe saatlerini verenlerin, işe yetişme telaşıyla her gün yediği poğaça, börekten midesi bulananların, klima savaşlarında nefer olanların dillerine pelesenk olan serbest çalışma düzeni ne kadar serbest?

Freelance (serbest) çalışanlar işini alıp dilediği yere götürebiliyor, fakat pek çok sektörde net bir hukuki tanımı olmayan bu alan işveren ya da müşteri tarafından istismar edilmeye oldukça açık. Türkiye’de serbest çalışanların yaşadığı en önemli sorunların başında iş sürekliliğini sağlayamamak, güvencesiz çalışmak, aynı işi daha düşük ücretle yapmaya zorlanmak ve yalnızlık geliyor.

Çarşamba Taksim’de, Perşembe Kadıköy’de serbest çalışanların bir araya geldiği Ofissizler Freelance Dayanışma Ağı, bu alanda yaşanan sorunlara yakından bakıyor. Sürecin başından beri Ofissizler’de  yer alan Kübra Kelebekoğlu, serbest çalışanların ilk olarak 2015 yılında kurulan ortak çalışma mekânı Dünyada Mekan’da düzenlenen forumlarda bir araya geldiğini anlatıyor: “Ofissizleri kurmaya bu forumlardan yola çıkarak karar verdik. Çünkü odaklanmamız gereken serbest çalışanların özel olarak yaşadığı sorunlardı.”

En önemli sorunları işin sürekliliğinin olmaması

Yazılım ve sosyal medya gibi sektörler için serbest çalışmanın hukuki bir karşılığı bulunmuyor. Bu sebeple bu sektörler işverenler ya da müşteriler tarafından istismar edilmeye çok açık. Kübra, bu alandaki sorunları hukuki olarak tanımlamak ve bir mücadele alanı açmak için bir hukuk komisyonu oluşturmaya çalıştıklarını anlatıyor: “Çoğu serbest çalışan sözleşme yapabileceğini bile bilmiyor. Bunu bilenler ise sözleşmenin nasıl hazırlanacağını bilmiyor. Dolayısıyla bunu kısa süreli bir macera gibi görüyor.”

DÜZENLİ KAZANÇ YOK

Ajansların ücret politikası ve düzensiz çalışma saatleri sebebiyle artık kurumsal hayata dönmek istemediğini söyleyen Ceren Piri, 2 yıldır serbest çalışıyor. Sosyal medya yönetimi ve içerik yazarlığı yapan Ceren, “En önemli mesele düzenli kazancın olmaması” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Müşteriyle sözleşme dahi imzalamış olsanız, ‘ben bu ay devam etmek istemiyorum çünkü beklentimi karşılamıyor’gibi bir durumla karşılaşabiliyorsunuz ve bununla ilgili hukuki olarak sizi güvence altına alan bir şey olmuyor.”

Kendi işini yapmak ve kendi zamanını yönetebilmek Ceren için serbest çalışmanın vazgeçilmez yanlarından. Zaman zaman çok yoğun çalışsa da halinden memnun olduğunu söylüyor:

“Karar mekanizması sizsiniz kiminle çalışıp kiminle çalışmak istemediğinize siz karar veriyorsunuz. Çok farklı alanlarda kendinizi geliştirme  imkânı buluyorsunuz. Çünkü bu işin satıcısı da sizsiniz, muhasebecisi de sizsiniz. Bunlar ayakta kalmak anlamında sizi çok güçlendiriyor. ‘Ben her türlü hayatımı idame ettirebilirim’ diyorsunuz ve dolayısıyla bir özgüven kazanıyorsunuz.”

YALNIZLIK ÖRGÜTSÜZLÜĞÜ GETİRİYOR

Yazılım sektöründe çalışan Ege Su’ya göre serbest çalışmanın en kötü yanı yalnızlık. Başlangıçta yalnızlığın bu kadar büyük bir sorun olduğu fark etmediğini fakat zamanla bu durumun insanı bireyselleştirdiğini söylüyor:  “Bu yalnızlık beraberinde örgütsüzlüğü  getiriyor. Bu yüzden Ofissizler ile bir araya gelmeye çalışıyoruz. Bir arada olmak bizi çok besliyor, çünkü sorunlarımız çok ortak.”

Ege, serbest çalışma biçiminin getirdiği yalnızlığın kafelerde çalışarak giderilebilecek bir şey olmadığını düşünüyor ve “Sizinle aynı sorunları yaşayan insanlarla birlikte olmak çok önemli burada. Çünkü tek başına kaldığınızda müşteriyle ya da işverenle bir sorun yaşadığınızda etrafınızda başka hiç kimse yoksa kendinizi suçlayabilirsiniz. Karşınızdaki muhatap çok güçlü. İşveren ya da müşteri sizin gibi bir sürü insanla çalışıyor fakat siz onlar için çalışan insanları tanımıyorsunuz”diyor.

İş sürekliliğini sağlayabilmek için birçok serbest çalışan tatilde ya da hastayken bile çalışıyor. Ege “Serbest çalışma düzeni sanıldığı kadar serbest değil” diyor ve ekliyor: “Çoğu sektörde iş geldiği zaman hayır diyemezsiniz; çünkü hayır derseniz bir daha iş gelmez. Mesela ateşler içinde çalıştığım zamanlar oldu. Bu çoğumuz için böyle sadece bana özel bir durum değil.”

'İŞ ARAMA PRATİĞİM DEVAM EDİYOR'

Sekiz yıldır serbest çalışan Tunca Çaylant, çevirmenlik ve editörlük yapıyor. 5 yıl boyunca özel sektörde denetçilik yapan Çaylant, kurumsal hayatına neden son verdiğini şu sözlerle anlatıyor: “Sekiz yıl önce daha az para kazanmayı göze alarak sevdiğim uğraşlar beni hayata tutun istediğim için kurumsal hayatımı bıraktım. Bana çok uygun olmadığını hissettim bir yerden sonra ve hayatımda köklü bir değişiklik yapmak için çok yaşlanmadan yolumu değiştirmeye karar verdim. Yazı önceden beri benim hayatımda çok önemli bir yer tutuyordu. Edebiyat benim hayatımın tam ortasında. Çeviri yapmayı seviyorum ve kendimde bir şeyler yazıyorum. Bu yüzden bu alanda devam etmek istedim.”

Hiç aklında yokken serbest çalışmaya başlayan Tunca, bu tesadüften hiç pişman olmadığını söylüyor.

“Şu anda yaşadığım hayat tarzından pişman değilim. Fakat bir ofise bağlı çalışarak çevirmenlik ve metin yazarlığı gibi uğraşları bir takımın parçası olarak yapabileceğim yerlerde iş arama pratiğim hep devam ediyor.”

Tunca, serbest çalışmak isteyenleri cesaretlendirmek gerek diyor ama küçük bir şerhi var: “Dışarıdan çok havalı görünüyor ve beyaz yakalıların ilgisini çekiyor. Ama kendi iş alanlarında belli bir iş ve müşteri portföyünü  oluşturmadan kervan yolda düzülür mantığıyla serbest çalışmaya balıklama atlamamakta da fayda var.”