Taraftarlar: Biz Sezercik, loca sahipleri Şişko Nuri!

Türkiye Futbol Federasyonu’nun futbol maçlarında localara kapasitesinin yüzde 50’si kadar seyirci alınması kararı yan yana görmeye alışkın olmadığımız taraftarları birleştirdi. Gönül verdikleri renkler farklı olsa da taraftarların talepleri aynı: Gerekli tedbirler alınarak tribünler açılmalı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Korona virüsü salgınıyla nedeniyle futboldan uzak kalan taraftarlar, salgının yok olacağı ve tribünlere taraftar alınacağı umuduyla yeni sezonu bekliyorlardı. Söylentiler, tribün kapasitesinin yüzde 10’u ya da 30’u oranında seyirci alınacağı şeklindeydi. Ancak Türkiye Futbol Federasyonu, Sağlık Bakanlığı’nın ve Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle 2020-21 sezonunun taraftarsız başlamasını uygun gördü. Hâl böyle olunca ne takımlarını özleyen taraftarlar, ne de büyük gelir kaybına uğrayan spor kulüpleri memnun kalmadı. İlk olarak Galatasaray ve Fenerbahçe’den geldi öneri: “En azından stadyumlardaki localar açılsın ve böylelikle sıcak para girişi sağlansın.” Kapalı kapılar arkasında kulisler yapıldı ve sonunda TFF kararını açıkladı:

“Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, ilgili kurum ve kurullarla görüşerek yaptığı değerlendirme sonucunda TFF Sağlık Kurulu’nun protokolü ile belirlenen tüm sağlık tedbirleri uygulanmak şartıyla, lig ve kupa müsabakalarında locaların yüzde 50 kapasitesi kadar seyirci alınmasına karar vermiştir. Uygulama, 17 Ekim 2020 tarihinden itibaren başlayacaktır.”

KULÜPLER MUTLU AMA TARAFTAR MUTSUZ

Süper Lig'in beşinci haftası yarın Çaykur Rizespor ve MKE Ankaragücü arasında oynanacak karşılaşma ile başlayacak. Galatasaray ve Trabzonspor ev sahibi, Fenerbahçe deplasmanda olacak. Beşiktaş ise bu haftayı bay geçecek. Loca sayılarına bakınca dört büyüklerde en çok seyirciye Galatasaray sahip olacak. Zira 198 locası var. Gerçi 99 boş locanın 44’ü yenileniyor. İkinci sırada 147 loca ile Beşiktaş geliyor. Bu localara 1650 taraftar alınacak. Onu 122 locası olan Trabzonspor izlerken Fenerbahçe’nin sadece 64 locası var. Ancak 1907 tribünü de loca sayılıyor. Buraya da taraftar alınabilmesi için oturma alanlarında kulüp gerekli düzenlemeyi yapmış.

Alanyaspor’un hiç locası bulunmazken Kasımpaşa sadece bir locaya sahip. Lig’deki diğer kulüpler ise 10 ile 60 arasında locaya sahipler. Elbette bu locaların fiyatları da birçok insanın karşılayamayacağı kadar yüksek olacak. İşte bu yüksek fiyatlar taraftarlarla kulüpleri karşı karşıya getiriyor. Taraftarlar, sadece kararı alan TFF’ye değil, kendi kulüplerine de oldukça kızgın. İşte taraftarların söyledikleri...

‘STADYUMLAR SEVENLERİNDİR’

Bahadır Dinler (Beşiktaş taraftarı): Hayatın her alanı “normale” dönmüş, tüm işletmeler çalışıyor, toplu ulaşım tıka basa dolu; özetle çalışanın, emekçinin çabası devam ediyor. Her gün saatlerce yol, saatlerce mesai harcayan, geçmişte bir avuç arttırdığı ile karşılıksız sevdiğini görmeye koşan bizlere şu mesaj veriliyor: Tribün, futbol artık sizlerin değil, parası olanın. Asla kabul etmiyorum, hayatın bu kadar “normale” döndüğü bir ortamda pek alâ statlar da sınırlandırılmış da olsa seyirci ile devam edebilir. 13-14 yaşında harçlıklarımızdan arttırıp gizlice gidebildiğimiz maçların bir avuç “seçilmiş” seyirciye bırakılmasını asla kabul etmiyorum, stadyumlar sevenlerindir!

‘PANDEMİ DE, FUTBOL DA SINIFSAL’

Esin Gedik (Beşiktaş taraftarı): ABD’de bırakın evsizleri ve göçmenleri, orta halli beyazların bile test yaptırmakta zorlandığı dönemde ultra zenginlerin yaşadığı Fisher Adası sakinleri için binlerce test kiti alındığı ortaya çıkmıştı. Türkiye’de de koronalı biriyle teması olduğu halde ‘belirti yoksa test yapılmadığı’ günlerde sosyal medyada bazı siyasetçilerin, hükümete yakın bürokratların, ‘düzenli test’ yaptırdıklarını kendi açıklamalarından okumuştuk. Bu yaklaşımın hâkim olduğu bir ülkede Bilim Kurulu’nun önerilerini dinlemek yerine ‘Açıyorum locaları’ denmesine şaşırmadık. Sonuçta futbolu da ülkeyi de yönetenler zengin, tabii ki önce kendi sınıflarını düşünecekler. Loca sahipleri ‘düzenli test yaptırma’ şansına sahip. Ezcümle pandemi de, futbol da tıpkı insanlığa dayatılan hayat gibi ‘sınıfsal’! Eğer Bilim Kurulu izin veriyorsa ve locaları açıyorlarsa tabii ki tribüne belli sayıda diğer taraftarları da alabilirler.

‘VİRÜS ZENGİNE BULAŞMIYOR MU?’

Tayfun Gürkoru (Bursaspor taraftarı): Dünyada yaşanan salgın hastalık nedeniyle birçok sektör ciddi anlamda zarar gördü. Bu sektörlerden biri de spor sektörü ve kulüplerdir. Ülkemizde en çok zarar gören kulüplerin başında da Bursaspor gelmektedir. Geçen sezon Süper Lig yarışı içinde olan ve emin adımlarla zirveye tırmanmaya başlayan Bursaspor, pandemi dolayısıyla duraksamış ve Süper Lig trenini play-off’ta kaçırmıştır. Zaten maddi sıkıntı içinde olan kulüp, bu yaşananlardan dolayı çökme noktasına gelmişken taraftarından da yoksundur. Bizler Bursaspor taraftarları olarak takımımızı her platformda, içeride ve dışarıda her yerde destekleriz. Fakat yeni alınan karar neticesinde sadece localardan maç seyredilebilecek. Aklımıza şu soru gelmektedir; virüs zengine bulaşmıyor mu? Neden tribünler önlem alınarak açılmıyor? Neden insanlar ayrıştırılıyor. Talebimiz, bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmesi ve tüm tedbirler alınarak statların taraftara açılmasıdır.

‘ADALETSİZ BİR KARAR’

Haluk Koşar (Fenerbahçe taraftarı): Pandemi koşullarında spor müsabakalarının seyircili olarak oynanması tartışması yeni sezon ile birlikte tüm dünyada başladı. Şimdilik Avrupa’da, başta Almanya olmak üzere kimi ülkeler, kapasitesinin belli oranında seyirciye tribünde maç izleme şansı veriyor. Burada kıstas loca ya da özel bölümler değil. Örneğin stadın %20’si gibi bir oran. Türkiye’de sadece locaların açılacak olması oldukça adaletsiz bir karar. Bu karar ile maçları sadece loca alacak kadar zengin olanların izlemesine olanak sağlanıyor. Diğer taraftarlar ise ancak geçen sezon tribüne koydukları karton resimleriyle avunuyorlar. Üstelik iktidar partisinin konferanstan düğüne çeşitli organizasyonları hıncahınç yapılırken kültürel ve sportif etkinliklerin seyirciye kapatılması da oldukça tuhaf bir durum. Ya kontrollü, güvenliği alınmış, eşit koşullarda hepsi belli oranlarda seyirciye açılsın ya da hiçbiri açılmasın.

‘FUTBOL HERKESİN ORTAK KEYFİ OLMALI’

Şahan Toros (Fenerbahçe taraftarı): Localarda maç izleme fikri tamamen yanlıştır. Çünkü futbol, önceden halkın bir oyunu olarak herkese eşit şartlarda maç izleme imkânı sunmuştur. Bugüne kadar gelen futbol aşkı ve futbol izleme keyfi, tamamen insanların tribünde bir nebze de olsa gerçek hayata göre eşit şartlarda maç izleme imkânları sayesinde oluşmuştur. Verilen bu kararla zenginlere futbol izleyerek özlediği ortamı sağlarken, dar ve orta gelirli insanlara açık açık, “Sizin futbol izlemeye hakkınız yok” denilmektedir. Fakat unutulmamalıdır ki virüs herkese eşit şartlarda yaklaşmaktadır. Bizim isteğimiz herkese eşit şartlarda hak tanınması, sadece locaların değil belirli kısıtlamalar ve tedbirlerle tribünlerin açılmasıdır. Böylece futbol herkesin ortak keyfi olmaya devam edecektir.

'ZENGİNLER İZLEYECEK, FAKİRLER ÇALIŞACAK'

Ethem Gürtepe (Galatasaray taraftarı): Aslında bu kararın arkasındaki akıl tam da “üst” tabakanın sıradan, normal bir hayat yaşayan insanlara bakış açısının göstergesi diye düşünüyorum. Malum locaları kullananlar, patronlar, üst düzey yöneticiler, kulüp yöneticileri ve sponsor şirketler… Stadyumlar da onların eğlenirken kazandıkları arenaları. Peki, bu localarda maç izleyenlere o stadın görevlileri hizmet etmeyecek mi? Restoran çalışacak, çaylar, kahveler gelecek, temizlikleri yapılacak, araçları park edilecek vb. Peki bu işleri ve stat hizmetlerini yapan insanların benzerleri tribünde neden yerini alamayacak?

Spor branşların hepsine bahis çeteleri girdi ve artık kulüplerin en büyük gelirleri, günlük, hatta anlık para akışı sağlayan bunlar. Bu kadar büyük paraların trafiğini izlerken sahada sadece koşan sporcuları ve uçuşan topları görmek mümkün değil. Büyük paraların döndüğü ölüm kalım savaşının yaşandığı arenaların “sahipleri” önce biz demeyi kendilerinde hak görüyorlar. Karara “Aman halkımız maça gelip giderken hasta olmasın diye düşündük” şeklinde bakmak saflıktan başka bir şey olmaz.

'BİZİM SEVGİMİZİ LOCALARA SIĞDIRAMAZLAR'

Gamze Şener (Galatasaray taraftarı): Statların kalabalık yerler olduğu ve bu şekilde virüsün yayılmasının çok kolay olduğu herkesin malumu. Fakat locaların açılacak olmasını ve geri kalan taraftarların maçlara gidemeyecek olmasını kimse anlayamıyor. Bu haberi duyduğumdan beri uykularım kaçmaya başladı açıkçası. Takımlarına gönül vermiş “gerçek taraftarların” pandemi sürecinde, deyim yerindeyse, şirazesi kaydı zaten. Kısacası zaten nefes alamaz durumdayız ve bu sürecin bitmesine en çok ihtiyaç duyanlar biziz; locada sırf parası var diye “tercih edilenler” değil. Bu iş kimin başının altından çıktı diye düşününce, olay ta endüstriyel futbolun doğuşuna kadar gidiyor aslında. Kulüplerimiz, futbolculara ödedikleri astronomik ücretleri loca sahiplerinden elde ediyor. Biz, onlar için “stadı dolduranlarız” sadece. Maalesef, öncelikli olarak locaları açma kararı, kulüp yönetimlerinden geldi. Çoktan parasını aldıkları locaları bir an önce aktif hale getirip hizmet sunmak istiyorlar. Bizim sevgimizi localara sığdıramazlar. Hatta biz olmadığımız zaman o statta her yer loca olsa da ruh olmaz!

‘VİRÜS DE BİZİM GİBİ TRİBÜN AŞIĞI HERHALDE’

Alper Arslan (Karşıyaka taraftarı): Sözde normalleşmeye başladığımız bu dönemde kapalı alanlar, toplu taşıma, kafe, restoran vb. birçok yerde “bulaşmayan” virüsün de bizim gibi tribün aşığı olduğunu bilmek hoşuma gitmiyor değil. Kendi ülkemizde hiçbir şey üretmediğimiz gibi sanki bazı konularda fikir dahi üretmesek bizim için daha iyi olacak. Keza yine tribüne nazaran kapalı olan localardan maç izleyebilmenin başka bir şeyi ortaya koyduğunu düşünmüyorum. Zaten işinden, trafiğinden, pandemisinden, ekonomisinden, ev geçindirme derdinden bunalan, bir nefes alıp stres atmaya çalışan bizler Sezercik, loca sahipleri Şişko Nuri!

‘HER KOŞULDA ORADA OLAN BİZDİK’

Murat Atasoy (Trabzonspor taraftarı): Alınan bu karar doğrultusunda takımının her koşulda yanında olan desteğini esirgemeyen bizlerin stadyumlara girişinin belli bir süre daha gündeme gelmeyeceği görülüyor. Bu, bizim gibi orta direk ve altı taraftarları tabii ki üzüyor. Yıllar boyunca insanları futbolla uyutan, gündemi futbolla değiştiren merciler, stadyumları kandırdıkları halka açacak değillerdi tabii! Ülkemizde zenginseniz her şeyde olduğu gibi stadyumlarda da önceliğiniz ve söz hakkınız bulunuyor. Maddi gücünüz çok çok fazla değilse kafelerde, kahvehanelerde insanlarla iç içi mükemmel bir şekilde sosyalleşerek maç izlemek zorundasınız! Konu eğer sağlık ise -ki böyle olduğunu düşünmek istiyoruz- ufacık metre kareye sahip localara insanları yarı yarıya kapasiteye doldurmak çok mantıklı gelmiyor açıkçası. Avrupa’da örnekleri bulunduğu gibi stadyumlara virüsün yoğunluğuna göre, hes kodu uygulamasıyla birlikte belirli yüzdelerde taraftar alınmasını temenni ediyoruz.

‘TRİBÜNCÜLER HER ZAMAN BU ÜLKENİN ASİ YÜZÜ OLMUŞTUR’

Kürşad Çakmak (Trabzonspor taraftarı): Öncelikle alınan bu kararın insan sağlığını düşünerek alındığına inanmak istiyorum. Ancak hemen hemen her gün bizim de içinde bulunduğumuz ve önlemlerimizin bir yere kadar yeterli olabileceği, neredeyse de hiç kontrol edilmeyen barlar, kafeler, restoranlar, marketler hali hazırda zaten kullanımda. İçerisine dâhil olduğumuz belli bir alt tabakanın belki de tek deşarj yeri, tek eğlence yeri tribünlerdir. Aylardır en büyük tutkumuz olan tribünlerden uzak kalmanın bizim için ne kadar zor ve üzücü olduğunu bu duyguyu tatmayan, bu ortamda bir kez bile bulunmayan insanların anlaması da bir o kadar güç. Eğer amaç insan sağlığı ise bar, restoran, kafe gibi işletmelerin de kapatılması gerekmez mi? Oraya giden insanlar eğlenmek, kafa dağıtmak için giderken tribüncülerin başka ne gibi amacı olabilir. İçimizde okumuş, yüksek yerlere/makamlara gelmiş çok kaliteli insanlar var. Ama şöyle de bir gerçek var ki; tribüncüler her zaman bu ülkenin asi yüzü olmuştur. Belki de bu yüzden tıpkı e-bilet süreci gibi, yine taraftarı bastırmaya ve uzak tutmaya çalışıyorlar. Kısacası, parası olanın tutkusunu yaşadığı, olmayanın da yine sağlıksız koşullarda (kahvelerde, kafelerde) tutkusunu sürdürdüğü bu düzene karşıyım. Tribünler, taraftar ile, tribüncüler ile güzeldir. Futbol yalnızca sahada oynayan futbolcularla futbol değildir. Sevdasını, tutkusunu tribünlerde haykıranlarla futboldur. Öyle ki televizyondan izlediğimiz maçlardan kimler keyif alıyor ki? Arkaya tribün sesi eklerseniz belki! Bu süreçte kontrolün sağlanması, gerekli tedbirlerin alınmasını, en azından tribünlerin bir kısmının taraftarlara açılmasını diliyorum.