YAZARLAR

Siyasetin vahşileşen zemini

Kış günü bahar havası yaşayan Diyarbakırlı gençler de havaleyi almış, sandıkların kurulmasını bekliyor, muhalefete “Biraz cesaret” çağrısında bulunarak.

Yıllardır televizyondaki haber bültenlerinden ve tartışma programlarından uzak durmaya çalışıyorum. Bunu, önemli oranda başardığımı ve bu nedenle mutsuz olmadığımı söyleyebilirim.
Çünkü haber bültenleri Kürtlerden ve ülkenin yarısının sorun ve taleplerinden bihaber, dostlar alışverişte görsün kabilinden hazırlanıyor.
Çünkü tartışma programlarına katılanların tükürükler saçarak birbirlerine çemkirmesi, öncelikle çok kaba ve sevimsiz geliyor bana. Fikirler tartışılmıyor ve bilgi edinilmiyor bu programlarda. Bu programlarda amansız bir ötekini bastırma, susturma, sindirme mücadelesi veriliyor. Hatta muhattabını hedef göstererek linçe maruz kalmasının zeminini hazırlamakta beis görmedikleri de malum. Tartışma programlarının bana, Buck ile Spitz arasındaki vahşi dövüşü hatırlatması bu yüzden boşuna değil.
Jack London’ın "Vahşetin Çağrısı" romanını yıllar önce okumuştum. Bir altına hücum romanıydı. Vahşi doğanın yanı sıra insanın nasıl vahşileşebileceğini de anlatmaya çalışıyordu bu romanda.
Hafızadan silinmeyecek vahşi sahneler vardı romandı. Buck ile lider konumundaki Spitz arasındaki vahşi dövüş, bu sahnelerden biriydi. Melez bir köpek olan Buck, türlü maceralardan sonra, ormandan gelen çağrıya uyarak, gözden kayboluyordu romanın sonunda.

***

Mayıs ayında yapılacağı neredeyse kesinleşen seçim öncesi iktidar erkanının muhalefete salvoları takdire şayandır. “Sen git bebek bezi sat” cümlesindeki küçümseme, bir tarafın militanı olan milyonlarca insanın hoşuna gitmiştir. Üstelik bu cümlenin incelikle, nezaketle yapılan siyasetten götürdükleri kimsenin aklına bile gelmiyor.
Memleketin Cumhurbaşkanı böyle bir üslupla siyaset yaparsa, elbette televizyon programlarına katılan yandaşlar ile sosyal medyadaki trol ordusunun fütursuz saldırıları, sorumsuz itibarsızlaştırma gayretleri ve amansız iftiraları gırla gider.
Siyaset ve seçim, vahşi bir zemine çekilir.
Bir kadın, belki durumdan vazife çıkarmak belki de vahşetin çağrısına uyarak, Selahattin Demirtaş’ın tutulduğu cezaevini arayacak, kendisini Başak Demirtaş olarak tanıtacak, görüşe giderken kaza geçirdiklerini ve büyük kızlarının ağır yaralandığını söyleyecek. Bununla yetinmeyecek, kazayla ilgili bilgilerin Demirtaş’a iletilmesini isteyecek. Hapse atıldığı günden bugüne kadar soğukkanlılığını, dirayetini, mücadele azmini yitirmemiş Selahattin Demirtaş, bu bilgiyi aldıktan sonra, belki ilk kez büyük bir çaresizlik hissetmiştir. İnsan düşmanının da adil olmasını ister.
Sadece adının baş harflerini bildiğimiz kadın ise kim bilir nasıl bir hazla izlemiştir süreci.
Kadına bu acımasız eylemi yaptıran ihtimallerden biri vahşetin çağrısıdır. Ancak siyasi zeminin çekildiği vahşi yerde şuursuzluk da diz boyu olur elbette. Selahattin Demirtaş’ın mahpustan attığı twitlerin engellenmesi için yasal yol arayışında olan iktidarın, bu şuursuzluğun salgın gibi yayılmasındaki payı azımsanmayacak orandadır.
Aynı şekilde HDP’nin iktidar tarafından kapatılma tehdidi altında tutulmasının, Hazine'den alacağı paranın bloke edilmesinin, muhalefetin bu vahşi siyaset karşısında sessiz kalmasının, televizyon ekranlarından HDP’ye saldırmanın vatanperverlik sayılmasının da payı büyüktür.

***

Bu şuursuzluk hali, önümüzdeki birkaç ay boyunca bizi nelerin beklediğini gösterir nitelikte. Bu hal, 2015 yılındaki seçimlerde de çıkmıştı karşımıza. Patlayan bombalar, HDP’lilere saldırılar, muhaliflere terörist yakıştırmaları ile serseme dönmüştük.
2023 seçimleri öncesinde benzer bir durumla karşılaşmak ihtimali bile yorucu. Ancak deneyim, seçimler öncesi karşılaşacağımız kötülüklere karşı sıkı durabilmenin imkanını da sağlıyor.
Şu durumda bile bunaldığımız doğru. Ancak sıkı durarak, feragatta bulunarak, sağduyu göstererek ve ülkenin içinde bulunduğu durum ile kendini en iyi ifade edebilme olanakları için çok çalışarak bu zorlu sınav atlatılabilir.
Seçim hesapları HDP ile bunun mümkün olduğunu gösteriyor. Kış günü bahar havası yaşayan Diyarbakırlı gençler de havaleyi almış, sandıkların kurulmasını bekliyor, muhalefete "Biraz cesaret" çağrısında bulunarak.

 


Vecdi Erbay Kimdir?

Mardin, Şenyurt doğumlu. Üniversite eğitimini tamamlayamadı. Çeşitli dergilerde yazıları, şiirleri, öyküleri yayımlandı. On yıla yakın bir süre Özgür Gündem gazetesinin kültür sanat editörlüğünü üstlendi. Çeşitli yayınevlerinde çalıştı. Yayımlanmış iki şiir kitabı var: Kuşkular Zamanı (Toplumsal Dönüşüm Yayınları, 1997), Yaz Sayıklamaları (Piya Kitaplığı, 2003). Öykü kitabı Masalın Ölümü, 2006 yılında Agora Kitaplığı'ndan çıktı. İnatçı Bir Bahar-Kürtçe ve Kürtçe Edebiyat derleme kitabı Ayrıntı Yayınları’ndan 2012’de çıktı. Şiir: Görülmüştür, Türkiye Barışını Arıyor, General Electric -Halil İncesu karikatür albümü yayıma hazırladığı kitaplardan birkaçı. Diyarbakır'da yaşıyor ve Gazete Duvar bölge temsilcisi olarak çalışıyor.