KESK’li kadınlardan belgesel film: Hakikatin Gücü

KESK’e bağlı Haber-Sen Kadın Sekreteri ve aynı zamanda Hakikatin Gücü belgeselinin yönetmenliğini üstlenen Deniz Çankaya Salmanlı ile konuştuk. Salmanlı, "Belgeselimizin en kıymet verdiğim yanlarından biri de kolektif olmasıdır. Paranın değil emek ortaklığının ürünüdür belgesel" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Meltem Dağcı [email protected]

DUVAR - Çekimlerine haziran ayında başlanan Hakikatin Gücü belgeseli, KHK ile ihraç edilen KESK’li kadınların mücadelesini anlatıyor. Kolektif bir çalışmayla hazırlanan belgeselle “ biz de buradayız” diyen kadınlar, tarihe bir not düşüyor.

KESK’e bağlı Haber-Sen Kadın Sekreteri ve aynı zamanda belgeselin yönetmenliğini üstlenen Deniz Çankaya Salmanlı ile Hakikatin Gücü’ne dair konuştuk.

Hakikatin Gücü, kolektif bir emekle ortaya çıktı.

KHK’lerle işlerinden ihraç edilen emekçi çalışanlarla ilgili söyleyecekleriniz nelerdir?

15 Temmuz ‘Darbe Girişimi’ sonrasında tüm Türkiye’de ilan edilen OHAL ve ardı sıra yürürlüğe giren Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile işlerinden yaklaşık 120 bin kişi ihraç edildi. Suçlarının ne olduğunu bilmiyorlar, mahkeme yok, savunma yok. Belgeselde bu rakamların insan olduğunu gözler önüne sermek istedik. Yıllarca büyük emeklerle inşa ettikleri hayatları hukuksuzca bir gecede değişiyor ve büyük bir kuşatma ile karşı karşıyalar.

Hakikatin Gücü belgesel filmi fikri nasıl ortaya çıktı? Biraz o süreçten bahseder misiniz?

KESK İstanbul Kadın Meclisi’nin mayıs ayında KHK’lı KESK’li kadınlarla dayanışma kahvaltısında çıktı fikir. Dayanışma sofrasında yaşananlara daha yakından şahitlik etmek, sendika yöneticisi olmama rağmen yani konunun uzağında olmama rağmen beni çok sarsmıştı. Görmemeyi, duymamayı tercih ediyoruz çoğu zaman. Bu anlatılanlar toplumsal bellek için önemli idi. Belgeseli biz KESK yapmalıydık. Öyle de oldu. Sinema ve televizyon emekçisi dostlara haber saldık ve kısa sürede bir araya gelip röportaj çekimlerini yaptık. Direniş alanı çekimlerinden sonra uzunca kurgu aşaması oldu. Kolektif ürün nihayetinde Ekim’de seyirci ile buluştu.

Ağırlıklı olarak kadın eğitimcileri anlatan belgesel filmin içeriğiyle alakalı değinmek istediğiniz noktalar nelerdir?

Belgesel, çoğu İstanbul KHK Direnişçileri olan KESK üyesi kadınlar. Ağırlıklı eğitim emekçileri olmakla birlikte, büro emekçisi ve sağlık emekçisi de var. Temel olarak kim oldukları, KHK ile ihraçlarını nasıl öğrendikleri, yakın çevrelerinin tepkileri, yaşadıkları hak kayıpları, onları direnişe götüren süreç, bu dönemde yaşadıkları fiziksel, psikolojik, ekonomik sıkıntılar kısaca insan hikâyeleri. Bir sözlü tarih çalışmasıdır. Tarihe bir not düşüş.

‘Hakikatin Gücü’nün ön gösterimi 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nde İstanbul Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapıldı. Belgesel gösterimlerinin devamı hangi illerde olacaktır?

Genel olarak sendika aracılığı ile gösterimler Ankara, İzmir ve diğer illerde olacak. Festivallere başvurularımız olacak. 7-10 Aralık’ta 8. İnsan Hakları Belgesel Günleri’nde İzmir’de seyirci ile buluşacak. KESK’li kamu emekçilerinin seslerini duyurabileceğimiz her alanda duyuracağız.

Kadın olmanın zorluklarını yaşadığımız birçok alan var iken OHAL’ de bu daha da kendini hissettirdi. Kadınlar yine de her alanda direnmeye devam ediyor. Kadın dayanışmasıyla ilgili fikirlerinizi alabilir miyiz?

Belgeselde de aynı vurgu yapıldı ‘ Kadın olmak zor, KHK’lı kadın olmak çok daha zor!’ Kadınlar bu anomali dönemde en çok etkilenenler. Ekonomik özgürlüklerini kaybediyorlar, aile, toplumsal cinsiyet rollerine hapsoluyorlar. Evlerini kapatıp, ailelerinin yanına dönenler baskı altında, evli olanların yükleri oldukça ağır. Kadınların direnişinin çok yönlülüğü var; devlet, aile, toplum, hukuka direniyorlar, varoluşsal bir direniş. Kadın dayanışması bu varoluşsal direnişte çok önemlidir. Hayatlarımıza ve geleceğimize hep beraber bulunduğumuz alanlardan katkı sunmak zorundayız. Hayatın hiçbir alanını terk etmeden varlığımızı ortaya koymak zorundayız.

Hakikatin Gücü belgesel filmi kolektif bir çalışmanın ürünü... Bu belgeselin devamında farklı çalışmalar düşünülüyor mu?

Belgeselimizin en kıymet verdiğim yanlarından biri de kolektif olmasıdır. Paranın değil emek ortaklığının ürünüdür belgesel. Biz başka dünyaya inananlar; eşitlik, adalet, özgürlük kısaca tüm canlıları kapsayan-sadece adem-i merkeziyetçi olmayan- güzel hayatı isteyenler için tüm yaşam belgesel ve çalışma konusudur. Şu anda daha yeni belgeseli bitirdik. Zengin yurdumuzda ve dünyada planlanan bir çalışma olmasa da kadınlar ve eşitsizlik ile ilgili konu çok.

Belgeselin afiş tasarımında ortak fikir nasıl oluştu? Tasarımı kim oluşturdu bu arada?

Kolektifte yer alanların isimlerini yazmadık, belgeselde de yaptığımız röportajlarda da. Ben KESK Haber Sen Kadın sekreteri olarak - belgeselin yönetmeni olarak değil de- kolektifin bir üyesi ve sözcüsü olarak görüyorum kendimi. Kısaca tüm ürün kolektif, emek önemli isim değil diyoruz. Belki ezber bozuyoruz ve ürünün öne çıkmasını istiyoruz.

Son olarak, emekçi kadınlar için söylemek istedikleriniz nelerdir?

Tüm emekçilerin bu olağanüstü dönemde aslında bizim, sizin, çocuklarımızın, güneşli günlerin mücadelesini yürüttüklerini düşünüyorum, bu sadece işini geri alma direnişi değil. Kamu için gerçekten faydalı emekçilerin işlerine geri döneceklerini biliyorum. Temel hukuksal normlara uymayan bu uygulamalar elbet, hukuk işleyince normalleşecek fakat bu süreci kimse kestiremiyor. Bu süreçte dayanışma bize ışık olacak. Toplumsal dayanışma ile zor günler geçecektir, bu süreçte tüm güzel günlere inanları dayanışmaya davet ediyorum.