Ramin Matin: Sinema yaparak öğrenilir!

Yönetmen Ramin Matin ile sinema ve ilk filmi hakkında konuştuk. Matin, "Elimden geldiğince iyi film yapmaya çalışıyorum" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yönetmen Ramin Matin ile ilk filmi 'Canavarlar Sofrası'nı, bağımsız sinemayı ve sinema okullarını konuştuk. Konu, yapımcının bir filmdeki rolüne geldiğinde Matin, “Filmi finansal ve lojistik olarak var olmasının sağlamaktan öte yönetmeni rahatlatan bir kişi olmalıdır” diyerek görüşlerini açıkladı.

Ramin Matin Ramin Matin

Ramin Matin kimdir?

Bir sinemacı.

Çocukken çok film izler miydiniz?

Evet, çok izlerdim. Sinemaya her götürdüklerinde çok heyecanlanırdım.

İzlediğiniz ilk filmi hatırlıyor musunuz?

Tam hatırlamıyorum ama sanırım televizyonda bir John Wayne kovboy filmiydi.

Çocukluğunuzun geçtiği bölgede çok sinema var mıydı?

Evet, baya sinema vardı, ailem de meraklı olduğu için sık sık giderdik. Ayrıca o zamanlar televizyonda da bolca nitelikli film izlemek mümkündü.

Kısa film sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

Kısa film bir öğrenme, pratik yapma alanı olarak görünür. Halbuki iyi kısa film yapmak çok zordur ve bence ayrı bir maharet gerektirir. Mesela kanımca çok yetenekli olmadığım bir alan! Kısa film maalesef ülkemizde küçük görülür ama yurt dışında sadece bunun üzerine çalışan sinemacılar var.

'BU ÜLKEDE YAPILAN HER ŞEY TÜRKİYE SİNEMASI'NIN BİR PARÇASI'

'Canavarlar Sofrası' filmi, aklınızda ilk belirdiği zaman senaryosunu yazarken sanatsal, siyasal, kültürel ve ekonomik kaygılarınız ne oldu?

“Canavarlar Sofrası” öncellikle “düşük bütçeli bir film nasıl yaparız” sorusuyla başladı. Senarist Kamdine Khosrowkhavar ilk taslağı verdikten sonra beraber konuşup, “maddi imkân olmadan nasıl bir evren yaratabiliriz” diye düşündük. Doğal olarak dönemin hem Türkiye’de hem de dünyadaki siyasi ortamları bizi etkilendi ve bir distopya yaratmaya çok uygun bir temelimiz olduğunu gördük.

Yaptığınız filmleri kategorize eder misiniz? Türk Sineması, Türkiye Sineması, Anadolu Sineması vs. Ulusal veya bölgesel bir sinema yaptığınızı, bu uluslara ya da bölgelere ait görsel kodlar kullandığınızı düşündüğünüz olur mu? Türkiye Sineması tanımlamasının kavramsal olarak sizde nasıl bir karşılığı var?

Filmlerimin kategorisini pek düşünmüyorum. Bu ülkede yapılan her film bana göre Türkiye Sineması’nın bir parçası, bunu ayrı bir kategori olarak tanımlamak bana anlamsız geliyor.

Güçlü bir dağıtım ağından uzakta kalarak sinema yapan bir yönetmen olarak, bir sonraki filminizi finanse etmenin ne gibi zorluklarıyla karşılaşıyorsunuz?

Film finansmanı son derece sıkıntılı bir konu... Kültür Bakanlığı dışında pek bir kaynak yok orası da maalesef bir takım yönetmenler için tükendi. Bu çok ciddi bir engel çünkü yurtdışı ortak yapım fonlarına başvurabilmek için kendi ülkenizden belirli bir kaynak bulmuş olmanız gerekiyor. Bir sonraki filmi finanse etmekte çok zorlanıyorum. Farklı modeller geliştirmek gerekecek diye düşünüyorum.

Canavarlar Sofrası, Ramin Matin, 2015. Canavarlar Sofrası, Ramin Matin, 2011.

Festival filmi ya da gişe filmi ayrımı yapmak ne kadar doğru? Filmlerinizin, senaryolarını kaleme alırken bu ayrım sizin için bir anlam ifade ediyor mu?

Biraz klişe olacak ama iyi film- kötü film diye ayırmayı tercih ediyorum. Genellikle film yaparken bunu pek düşünmüyorum, elimden geldiği kadar iyi bir film yapmaya çabalıyorum sadece.

Şu an bağımsız sinemanın durumunu gerek ekonomik gerek sosyal olarak nasıl tarif edersiniz? Bağımsız sinema yapmak isteyen genç sinemacılar nasıl bir yol izlemeli?

Bağımsız sinema dediğimiz aslında Kültür Bakanlığı desteklerine dibine kadar bağımlı… Geldiğimiz noktada bunun devam etmeyeceği açık. En son Tolga Karaçelik ve Emin Alper gibi başarılı yönetmenler destek alamadı. Sadece uygun görülmeyen sinemacıları değil senaryoların içeriklerine de etkisi olacaktır. Destekleri bir yana bırakırsak eser işletme belgesi üzerinden kimi filmlerin değil vizyon, festivallerde gösterimleri bile imkansız hale gelecektir ki bunun örneklerini yaşadık son iki senede. Film yapmaya devam edebilmek için sinemacılar mecburen farklı modeller geliştirmek durumda kalacaktır. Önemli olan sektör çalışanlarında buna ayak uydurması olacaktır. Genç sinemacıların önünde en büyük zorluk bu olacak diye düşünüyorum.

Etkilendiğiniz yönetmenler var mıdır, varsa kimlerdir? En beğendiğiniz yönetmen kimdir? En beğendiğiniz film nedir? Bir filmin tek bir sahnesi çekmek isteseydiniz bu sahne hangi filmin hangi sahnesi olurdu?

Bu tarz sorular bana çok büyük eziyet gibi gelir çünkü asla kısa bir liste yapamam. Fakat tabii ki beni etkileyen bolca yönetmen ve film vardır. Hiçbir zaman bu sahneyi ben çekseydim diye düşündüğümü hatırlamıyorum.

Sinema okullarında verilen sinema eğitimini yeterli buluyor musunuz?

Hayır! Sinema okullarının gerekliliği bile ne kadar kaldı çok emin değilim. Özellikle Türkiye’de her üniversitede bir sinema bölümü var. Bu bölümlerde kim ne öğretiyor tahmin etmek zor. Onun ötesinde “film okuma” adı altında analiz ve teori ağırlıklı bir eğitim veriliyor ama sinema yaparak öğrenilir. Dünyanın en iyi sinema okullarına baktığınız zaman müfredatlarının bunun üzerine kurulu olduğunu görüyorsunuz. Durmadan film çektiriyorlar. Meraklı ve yabancı dil bilen birisi rahatlıkla okulda alacağı bilgilerin çok daha fazlasını internet üzerinden edinebilir ve kendi imkânlarını kullanarak film çekip kendisini geliştirebilir.

Bir yönetmenin gözünden yapımcı kime nedir? Yapımcı, set öncesinde, sette, set sonrasında ne iş yapar? Yönetmene karşı sorumluluğu nedir? İyi bir yönetmen- yapımcı ilişkisi nasıl olmalı?

Yapımcı projenin en başından en sonuna kadar yönetmenin yanında duran bir yaratıcı ortak olmalıdır. Filmi finansal ve lojistik olarak var olmasının sağlamaktan öte yönetmeni rahatlatan bir kişi olmalıdır. İkisini ilişkisi karşılıklı derin bir güven ve güçlü bir diyalog gerektirir.