Hz. Muhammed: ‘Çağrı’dan önce

Majid Majidi’nin on yıl üzerinde uğraştığı filmi ‘Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi’, en çok İslam peygamberinin bedenini gösterdiği için tartışılıyor. Peygamberin çocukluğuna odaklanan film, diğer tek tanrılı dinlere dair söyledikleriyle de dikkat çekici.

Google Haberlere Abone ol

Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad’ın 1976 tarihli “Çağrı” filmi, İslam peygamberi Muhammed’in hayatına dair şimdiye kadar çekilmiş en etkili yapım olarak kabul ediliyor. Film, yalnızca önemli bir ismi anlattığı için değil; epik hikayesi, başta Anthony Quinn olmak üzere iyi oyuncuları ve İslam’ın ortaya çıkışını dönemin sosyolojik kodları içinde ele almadaki başarısıyla bu unvanı hak etti. Çağrı, İslam dünyasının genel kabulüne uygun şekilde peygamberin yüzünü göstermiyordu. Hatta bir beden olarak da temsil etmiyordu. Son dönemde bazı İslam bilginleri İslam peygamberinin yüzünün gösterilmesinin önünde dini bir engel olmadığını yazıp çizse de, Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki karikatür krizlerinin Fransa’da Charlie Hebdo katliamına dönüşmesiyle meselenin ‘hassasiyeti’ ve ‘ciddiyeti’nin katliam yapacak kadar önemli olduğu anlaşıldı.majidi

Yaklaşık on yıl süren hazırlık ve çekim sürecinin ardından geçen yıl İran’da gösterime giren, ardından Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerde yasaklanan “Majid Majidi” imzalı “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” filmi de bu tür tartışmaların odağında. Filmi tartışma konusu yapan şey ise İslam peygamberinin yüzünü göstermese de bedensel bir bütünlük içinde perdeye yansıtması. Saçlarını, ellerini ve arkadan bütün vücudunun ilk kez sinemada tasvir ediliyor olması Türkiye’de de tartışma yaratacaktır hiç kuşku yok ki. Bütün bunlar meselenin dini tarafı. Biz işin sinema kısmına bakalım.

TARTIŞMALI YÖNETMEN

“Cennetin Rengi’’, “Baran”, “Cennetin Çocukları” ve “Serçelerin Şarkısı” gibi filmlerle hem İran hem de dünya sinemasında önemli bir yer edinen Majid Majidi’nin 30-40 milyon dolar civarında olduğu söylenen İran sinema tarihinin en büyük bütçeli işinin altından kalkıp kalkamayacağı da tartışma konusu olmuştu. Yönetmenin tartışılan tek yönü bu da değildi üstelik. 2009 seçimlerinde muhalif aday Musavi’yi destekleyen Majidi’nin seçimlerin ardından dini lider Hamaney’i ziyaret etmesi ve ağlaması dönemin muhalifleri tarafından tepkiyle karşılaşmıştı. Bütün bu tartışmalar içerisinde film nereye oturuyor peki. “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi”, Muhammed’in peygamberliğini ilan ettiği dönemi anlatan kısa giriş ve final bölümleri hariç doğumundan çocukluğuna uzanan döneme odaklanıyor. İslam peygamberinin dünyaya gelişi, çocukluğunda yaşadıkları; bir yandan mucizeler ve diğer dinlerdeki alametlerle birlikte ele alınırken; öte yandan dönemin politik, ekonomik ve kültürel dünyasını da görme fırsatı buluyoruz. Peygamberin doğduğu gün Ebabil kuşlarının fil ordusunu taş yağmuruna tutması, Muhammed’in gittiği çorak köyün yeşillenmesi, kervan yolculuğu sırasında yoksulluktan bitap düşmüş ve tanrılarına insan kurban eden insanlara denizden gelen rahmet gibi peygamberliğini ilan etmeden önceki kimi mucizevi anlara tanıklık ediyoruz.

Majidi, İslam öncesi dönemi bir tür denge dönemi olarak ele alıyor. Kâbe’nin çok dinli yapısının hac ziyaretleri için önemi ve kentin ekonomisine katkısını merkeze koyarak işin ekonomik boyutunun altını çiziyor. Ve aslında buradaki temsilden de anlıyoruz ki Mekke, oldukça hareketli, çeşitli inanç ve dinlerin bir arada yaşayabildiği ve bir şekilde ‘uzlaşı’ya ulaşılmış bir kent. Muhammed’in önce dedesi Abdulmuttalip sonra da amcası Abu Talip himayesindeki bu büyüme sürecinde kervanlarla yaptığı ziyaretlerde diğer dinlerle de temas ettiği gösteriliyor. Tek tanrılı iki büyük din Hristiyanlık ve Musevilik’e bakışı filmin de belirleyici unsurları arasında. Her iki dinin kutsal kitabının da bir kurtarıcı peygamberin geleceğine dair söylemi hikayenin ana unsurlarından. Muhammed’in doğduğu gün doğada ortaya çıkan olağanüstü durumlara bakarak kurtarıcının gelmiş olabileceğini düşünen Hristiyan ve Musevi din adamlarının da merakı artıyor. Ancak, Museviler (bir bütün olarak olmasa bile bazıları) kurtarıcının İsrail soyundan gelip gelmediğini öğrenmek için bütün çocukluğu boyunca Muhammed’i takip ve tehdit ediyor. Hristiyan din âlimi ise Muhammed ile temas ettiği ilk anda onun beklenen kişi olduğuna ikna oluyor.

TEK TANRILI DİNLERLE BAĞLANTILAR

Bu aynı zamanda, yönetmenin diğer dinlere yaklaşımının da bir özeti gibi. O dinlerin tek tanrılığını ve peygamberliğini unutmadan; İslam dünyasındaki genel söylemi özlerini kaybettiler, bozuldular gibi argümanlara başvurmadan Muhammed’in kişiliğinde bu üç din arasında bir bağ kuruyor. Bunu yaparken de diğerlerini yadsımıyor ama İslam’ın hepsinin üzerinde olduğunu, yeni olanı temsil ettiğini, peygamberinin onları da kapsadığını anlatıyor.

Dört kez Oscar’a aday olmuş, “Kıyamet”, “Reds” ve “Son İmparator” ile üç kez bu ödülü kazanmış Vittorio Storaro’nun maharetleri film boyunca kendisini hissettiriyor. Usta görüntü yönetmeni Muhammed’in bedeninin ya da belli bölümlerinin gösterildiği anlarda karakterle mesafesini korumayı başararak bir yandan şimdiye kadar hiç yapılmamış bir şeyi gerçekleştiriyor, diğer yandan da ‘kutsal’a saygıda kusur etmiyor.

Bir üçleme olarak düşünülen bu çalışmanın devam filmleri gelir mi bilinmez ama “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” düzgün bir epik olarak İslam sinemasındaki yerini alacaktır. Oyunculuklar açısından “Çağrı” kadar güçlü olmasa da, dönemin atmosferini anlatmadaki becerisi, hikayenin dini boyutları dışındaki alanlardaki tarihselliği ve İslam öncesine dair genel geçer söylencelere fazla prim vermemesiyle kendini farklılaştırdığını eklemek gerek.

“Çağrı” ‘İslami sinemanın’ tepe noktası olarak Muhammed’in peygamberliğini ilan ettiği dönemden sonrasını anlatıyordu. “Hz. Muhammed: Allah’ın Elçisi” ise “Çağrı”dan önceki dönemi ‘çağrı hep vardı’ diye özetleyebileceğimiz bir tema ile ele alıyor. Hangisinin daha iyi olduğuna izleyenler karar versin. Ama Müslümanlık adına bugün uygulamaya konulan pratiklerin yarattığı sonuçların dünyadaki algılanışını düşünürsek, İslam alemi dışında “Çağrı” kadar güçlü bir etki yaratacağını söylemek çok zor.

ORİJİNAL ADI Muhammad: The Messenger of God

YÖNETMEN Majid Majidi

OYUNCULAR Mahdi Pakdel, Sareh Bayat, Mina Sadati, Ali Reza Shoja-Nuri, Mohsen Tanabandeh, Dariush Farhang

YAPIM 2015 İran

SÜRE 178 dk.

VİZYON TARİHİ 28 Ekim 2016