Pul Koleksiyonu: Bir mücadeleyi kendi dilinde, farklı bir üslupla selamlamak
Bugün, enternasyonalist dayanışmayı en dikkat çekici şekillerde pullara yansıtan bir ülkeye, Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne (DAC), nam-ı diğer Doğu Almanya’ya seyahat edeceğiz. Dünyanın dört bir yanındaki ulusal kurtuluş mücadelelerini yansıtan DAC pulları aracılığıyla farklı deneyimleri hatırlayacağız.
Devletler arasında imzalanan anlaşmaları, kurulan diplomatik ilişkileri temsil eden resmin içeriği herkesin kafasında nettir. Takım elbiseli iki adam, fondaki bayrakların önünde kameralara bakarak el sıkışır. El sıkışma gazetecilerin yeterli görüntüyü almasıyla sonlanır.
Bu ana verilen önemi teyit etmek isteyen devletler sık sık resmi bir nişane olarak pulları kullanır. Genelde pullarda gazetecilerin çektiği karelerin aksine daha ‘sembolik’ tasarımlar tercih edilir: En bilinen kalıp bayrakların önünde iki kol düğmeli elin mesafeli bir şekilde birleşmesini içerir.
Tahmin edileceği üzere diplomatik ilişkilerin resmi posta teşkilatlarınca resme dökülmesinin ardında karşılıklı çıkar vardır. Yani takım elbiseli kollar ‘dostluktan’ çok ‘iş birliğini’ temsil eder. Fakat bazı eller vardır ki enternasyonalist bir dayanışma duygusuyla karşılık beklemeksizin dünyanın bambaşka bir köşesine uzatılır. Bugün, enternasyonalist dayanışmayı en dikkat çekici şekillerde pullara yansıtan bir ülkeye, Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne (DAC), nam-ı diğer Doğu Almanya’ya seyahat edeceğiz. Dünyanın dört bir yanındaki ulusal kurtuluş mücadelelerini yansıtan DAC pulları aracılığıyla hem farklı deneyimleri hatırlayacağız hem de bu ilgisinin ardında yatan nedenleri soruşturacağız.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından sosyalist bir modelde kurulan DAC, siyasi olarak Sovyetler Birliği’ne yakın bir çizgiyi benimser. Moskova-Berlin arasındaki ilişkiler arada farklı nedenlerle dalgalansa da Sovyet müttefiklerinin yer aldığı Varşova Paktı içerisinde yer alan DAC’ın pek çok anlamda özel bir yeri vardır. Bu özellik, füzelerini doğuya çevirmiş NATO ülkelerinin yanı başında bulunmasından ileri gelmez. DAC, Doğu Avrupa’daki diğer halk demokrasileri arasında modern bir işçi sınıfına ve sanayiye sahip bir ülkedir. (Demokratik Almanya tarihini mercek altına alan Uluslararası Araştırma Merkezi DAC (IF DDR) ile geçtiğimiz aylarda bir söyleşi yapmıştık. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler bu metne göz atabilir). Ancak sadece bu toplumsal dinamik değil, aynı zamanda Berlin’in dış politikada enternasyonalizme verdiği değer de dikkat çekicidir. Ulusal kurtuluş hareketlerine kucak açışta DAC’nin tutumu çoğu zaman Sovyetler’e taş çıkarır niteliktedir. Örneğin Afrika’daki ulusal kurtuluş hareketlerine, apartheid’a karşı mücadelede DAC, inanılmaz özverili bir mücadele pratiği ortaya koyar.
*
Bir başka örnek üzerinden gidelim. Vietnam’da Ho Chi Minh liderliğinde yürütülen savaşta da DAC büyük rol oynar. Vietnam halkının ABD’ye ve onların işbirlikçilerine karşı giriştiği kahramanca savaşta DAC hem teknik hem de lojistik anlamda Minh’e büyük destek sunar. Bu enternasyonalist dayanışmanın en ince örneklerine sanat alanında rastlıyoruz. Öyle ki tasarımlar Vietnam’da yürütülen mücadeleyi, bölgenin kendi kültürel, siyasi ve toplumsal öğeleriyle yansıtır. Savaşın sürdüğü dönem boyunca DAC, onlarca Vietnam pulu basar.
Bu bahsettiğimiz pulların içerik olarak muadillerini Sovyetler Birliği’nde ya da diğer sosyalist ülkelerde de pekala bulabiliriz. Vietnam ile ya da başka toplumsal mücadelelerle enternasyonalist bağlarını vurgulayan tek ülke DAC değil. Ancak bahsettiğimiz örneklerin estetik anlamda sadece söz konusu kültürü yansıtmayışı, aynı zamanda kendinden kattığı sanatsal değerler bu pulları ayrıcalıklı kılıyor. Peki böyle derken ne kastediyoruz biraz açıklamaya çalışalım.
Bir ülkede basılan pulları incelemeye başlarsak eğer kısa bir süre sonra zihnimizde o ülkenin filateli üslubunu yavaşça bir yere oturur. Sonuç olarak ne kadar fazla ülkenin üslubuna hakim olursak, yapacağımız gözlemler de o kadar netleşir. Çünkü bazı ülkelerin pullara yansıyan özgün estetiği, diğerleri kadar açık bir şekilde kendini belli etmeyebilir. Bunları okuyabilmenin yolu da örnekleri çoğaltmaktan ve o kültürü daha yakından tanımaktan geçiyor elbette. Bugün işlediğimiz DAC pullarını ele alacak olursak eğer, özgün üslubun son derece açık olduğunu söyleyebiliriz. Yani elimize alacağımız bir DAC pulunun üzerinde hangi ülkeye ait olduğunu belirten herhangi bir yazı olmasa dahi bu pulun menşeini tahmin etmek zor olmayacaktır.
Teknik açıdan fark yaratan üslup DAC örneğinde nasıl kendini belli ediyor derseniz şu özellikleri sayabiliriz: Minimal tasarımlar, canlı renklerin kullanımı, yüksek kontrast, teknik anlamda gösterişten kaçınma… Bu sayede DAC pullarını benzer konuları işleyen diğer dönemin sosyalist ülkelerin pullarından bile ayırt edebiliyoruz.
*
İşte bahsettiğimiz Vietnam pullarını da değerli -ya da daha doğrusu eşsiz kılan bu estetik dokunuştur.
Daha farklı örnekleri de ele alalım. Şili’de 1970 seçimlerinde iktidara gelen, ancak daha sonra 1973’te ABD destekli bir askeri darbe ile öldürülen sosyalist lider Salvador Allende’nin, Şilili komünist Luis Corvalan ile birlikte yer aldığı tasarımda yine DAC’ın kendi üslubunu koruduğunu görüyoruz. Ancak ilk gün zarfındaki baskıdan da göreceğimiz üzere İspanyolca ‘Venceremos! (Kazanacağız!)’ ifadeleriyle Şili’ye kendi dilinde atıfta bulunuluyor.
Bunun haricinde farklı bir kartta karşımıza çıkan tasarım bize bu bağı daha net bir şekilde aktarıyor. Çünkü burada Almanca paylaşılan dayanışma mesajı, Şili’de özellikle 1970'li yıllarda popülerleşen, toplumsal içeriklerle özdeşleşen ve Brigada Ramona Parra ile ünlenen tasarımlara açık bir atıfta bulunuyor (Bu tasarımlar bugün hâlâ Latin Amerika’da son derece popüler).
Filistin’deki ulusal kurtuluş mücadelesiyle dayanışma amaçlı basılan DAC pullarında da aynı hassasiyeti görüyoruz. Filistin’in özellikle politik içerikli görsel sanatlarda karşımıza çıkan köşeli çizgiler, geometrik tasarımlar burada yine DAC’ın üslubuyla birleşip ortaya eşsiz bir pul çıkartıyor.
*
DAC’ın bastığı İspanya İç Savaşı serisi ya da Gine-Bissau’nun sömürgeci güçlerine karşı savaşan lideri Amilcar Cabral’ın portresi de aynı şekilde değerlendirilebilir. Fakat bugünkü yazımızı daha fazla örneğe boğmamak adına burada frene basalım.
Kimileri için bugün işlediğimiz pullar, sadece posta işlemlerini görmeye yarayan ve para yerine geçen basit kağıt parçalarıdır. Hatta sözünü ettiğimiz ülke bugün var olmadığı için belki o kadar bile değeri yoktur. Fakat her bir pulun arkasında bizi sürükleyecek birden fazla hikaye var. Bugün DAC’ın ‘endemik’ pul tasarımlarını, enternasyonalist bir tema üzerinden giderek hep birlikte incelemeye ve hep birlikte bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Pul Koleksiyonu’nda yolculuklardan yolculuk beğenerek seyahat etmeye devam edeceğiz.
Kavel Alpaslan Kimdir?
1995'te İzmir'de doğdu. İzmir Saint Joseph Fransız Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü'nde eğitim gördü. Gazeteciliğe 2014 yılında Agos’ta başladı. Gelecek/Umut Gazetesi’nde çalıştı. 1+1 Express Dergisi’nde yazıyor. 2016 yılından bu yana Gazete Duvar’da yazı ve haberleri yayınlanıyor. "Aynı Öfkenin Çocukları: Dünyadan Devrimci Portreleri" kitabı 2023 yılında Sel Yayıncılık tarafından yayınlanmıştır.
Aristokrat aileden Bolşevik önderliğe: Elena Stasova 30 Kasım 2024
NATO’nun Lenin ile savaşı 27 Kasım 2024
Metrobüs sırasında anlatılan bizim punk hikayemiz: Cebren 23 Kasım 2024
The Forbes köleliğin faydalarını sıraladı: Polyworking 20 Kasım 2024 YAZARIN TÜM YAZILARI