Prof. Wallis: Biden’ın Küba halkına sempati duyduğu iddiası ikiyüzlülüğün zirvesidir

ABD'li profesör Victor Wallis: Biden, Küba ekonomisi üzerinde korkunç bir etkisi olan tüm Trump kısıtlamalarını sabit tuttu. Biden'ın Küba halkına sempati duyduğu iddiası ikiyüzlülüğün zirvesidir.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sosyalizm ve Demokrasi (Socialism and Democracy) dergisinin 20 yıldan uzun süre yayın yönetmenliğini yapan ve sosyalizm üzerine önde gelen kitapların yazarı olan Prof. Victor Wallis, Küba’da yaşanan son protestoları ve pandeminin toplumlar üzerindeki etkilerini Gazete Duvar’a değerlendirdi. Wallis, ‘’Küba'daki protestolar, esas olarak ABD yaptırımlarının ülkede yol açtığı ciddi kıtlıklara bir tepkidir" dedi.

Prof. Wallis, "Pandemi, daha da ağırlaştırıcı bir faktördür. ABD yaptırımları 1960'tan beri yürürlükte ancak Trump yönetiminin, özellikle Küba'ya turizmi engellemek için aldığı önlemler ve ABD'deki aile üyelerinden Küba'ya yapılan dolar havalelerini yasaklaması ile büyük ölçüde yoğunlaştı. Biden, Küba ekonomisi üzerinde korkunç bir etkisi olan tüm Trump kısıtlamalarını sabit tuttu. Biden'ın Küba halkına sempati duyduğu iddiası bu nedenle ikiyüzlülüğün zirvesidir’’ diye konuştu.

'ABD KÜBA'YI KARİKATÜRLEŞTİRMEYİ TERCİH EDİYOR'

Rejimin geleceğinin daha büyük bir soru olduğuna işaret eden Wallis, ‘’ABD'de yeterince anlaşılmayan şey, Küba’nın seçilmiş yerel, bölgesel ve ulusal meclisler şeklinde hesap verebilirlik mekanizmalarını içeren yerleşik bir anayasaya sahip bir rejim olduğudur. ABD hükümeti ve medyası, rejimi bir diktatörlük olarak karikatürleştirmeyi tercih ederek bu gerçeği kamuoyundan uzak tutuyor. Ancak Küba'nın kurumları, sosyal politikadaki (sağlık ve eğitim) dikkate değer başarılarıyla birlikte, değişen koşullara uyum sağlaması için bir çerçeve sağlıyor’’ ifadelerini kullandı.

Prof. Victor Wallis. (Fotoğraf, The Marxist Education Project sitesinden alınmıştır.)
Prof. Victor Wallis. (Fotoğraf, The Marxist Education Project sitesinden alınmıştır.)

'PANDEMİ, KAPİTALİST TOPLUMUN KUTUŞLAMASINI ŞİDDETLENDİRDİ'

Red-Green Revolution: The Politics and Technology of Ecosocialism, Democracy Denied: Five Lectures on U.S. Politics ve Socialist Practice: Histories and Theories gibi kitapların yazarı olan Prof. Wallis, salgının kapitalist toplumun kutuplaşmasını şiddetlendirdiğine dikkat çekerek ‘’Özellikle ABD gibi sosyal güvencelerin görece eksik olduğu bir ülkede, yoksullar orantısız şekilde zarar gördü. Konut sorunu çok ciddi boyutlarda. ABD hükümetinin kira ödemelerinde geçici bir moratoryum* ilan etmesine rağmen, moratoryum sona erdiğinde ne olacak? İlerici güçler kira ödemelerini iptal etmeyi başaramazsa, milyonlarca tahliye ve bunun sonucu olarak zaten şiddetli olan evsizlik düzeyinde bir artış olacaktır’’ dedi.

Wallis, pandemi sonrası siyasi tutumların nasıl şekilleneceğine ilişkin değerlendirmesinde de, ‘’Buradaki asıl soru, özellikle evrensel sağlık hizmetleri ve ekonomik politika kararlarının kapitalist sınıfın elinden alınması için sosyal korumaya olan ihtiyacın kabul edilip edilmeyeceğidir" ifadelerini kullandı.

Pandeminin çevresel acil sorunların ortasında meydana geldiğini belirten Prof. Wallis, ‘’Pandemi, kısmen çevresel acil durumun bir yansımasıdır (biyoçeşitliliğin kaybı açısından), ancak daha geniş anlamda iki çelişkili etkisi olmuştur. Bir yandan, siyasi ilgiyi aşı üretimi ve dağıtımı konusuna dar bir şekilde odaklarken, diğer yandan da çeşitli ekonomik faaliyetlerin gerekliliği konusunda toplumu yeniden düşünmeye zorladı. Şehirler otomobil kaynaklı kirlilikten kısa süreliğine kurtuldu ve gereksiz uzun mesafeli seyahatlerin yerini yeni yüz yüze iletişim yöntemleri aldı’’ diye konuştu.

'PANDEMİ HALK SAĞLIĞINA İLİŞKİN TEMEL VARSAYIMLARI SORGULATTI'

Prof. Wallis, pandeminin kapitalist gıda endüstrisinin (Covid-19'u daha şiddetli hale getiren altta yatan kötü sağlığa katkıda bulunan) savurganlığı ve zarar verici etkileri de dahil olmak üzere halk sağlığına ilişkin temel varsayımları sorgulama fırsatı yarattığını söyledi. Wallis, ‘’Pandemi ile azaltılmış bir karbon ayak izine duyulan ihtiyacın altı çizilmiştir. Yaygın olarak hissedilen ‘acil durum duygusu’, hala çözülmemiş olan kapitalizmin doğasında bulunan sürekli ekonomik genişleme sorununun kitlesel katılım düzeyiyle ele alınabileceği bir çerçeve yaratmıştır. Böyle bir gelişme gerçekten de dünyayı "daha sosyalist" yapacaktır’’ dedi.

'ABD, HEGEMONYASINA DİRENEN HALKLARIN HAYATINI ZORLAŞTIRMAYA ÇALIŞTI'

Covid-19 pandemisinin demokrasi ve insan haklarını üzerindeki etkisini değerlendiren Prof. Wallis, ‘’Barınma, besleyici gıda, yeterli sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçların nüfusun bir kesimi için eksik olduğu herhangi bir toplumda demokrasi ve insan hakları zarar görür. Pandemi, bu eksiklikleri var oldukları yerlerde büyüttü. Daha spesifik olarak, ABD'nin Küba, İran ve Venezuela gibi ülkelere yönelik yaptırımları bu dönemde yoğunlaştırılmıştır. ABD hükümeti, ortak bir acil durum karşısında dayanışma ihtiyacını kabul etmek yerine, hegemonyasına direnen ülke halkları için hayatı daha da zorlaştırmaya çalıştı’’ dedi.

‘SOSYALİZME YÖNELİK POPÜLER TALEP ARTIYOR’

Prof. Wallis, Covid-19’un sosyalizm için bir umut ışığı olup olamayacağına soruya da şu yanıtı verdi: ‘’ABD ve müttefikleri tarafından alınan baskıcı önlemlere rağmen, birçok ülkede sosyalizme yönelik popüler talep hızla artıyor. Özellikle Şili, Kolombiya ve Peru'daki son hareketleri ve seçimleri ve hatta Amerika Birleşik Devletleri'nde büyüyen ilerici akımı düşünüyorum. Pandemi, insanların sosyal kriz algısını keskinleştirmiş ve ABD egemen sınıfının anti-sosyal karakterine ışık tutmuş olabilir. Böylece Covid-19, sosyalizm argümanlarının ileri sürülebileceği tartışma alanının genişletilmesine yardımcı olmuş olabilir."

Uluslararası dayanışmayı artırmanın yolları veya yöntemlerini değerlendirerek sözlerini sonlandıran Prof. Wallis, ‘’Pandemi sırasında da gösterilen en iyi modellerden biri Küba'nın uluslararası tıbbi yardımlaşmasıdır. Bunun birçok alanda, kısmen hükümet programları ve kısmen de yakın zamanda Oakland (Kaliforniya) liman işçilerinin bir İsrail kargo gemisini boşaltmayı reddetmesi gibi işçi sınıfı hareketlerinin eylemleri yoluyla tekrarlanması gerekiyor’’ dedi.

* Moratoryum: Bir ülkede, savaş durumu ya da benzeri olağanüstü dönemlerde, devletin ödeme süresi gelmiş borçlarını yasayla ertelemesidir.