Prof. Feride Acar: 6284 sayılı kadına şiddeti önleme yasası da tehlikede

İstanbul Sözleşmesi ile ilgili müzakere sürecinde iki yıl boyunca görev alan Prof. Dr. Feride Acar, Sözleşmeden imza çekilmesiyle ilgili “Değişik kesimlere verdiği mesajlar açısından son derece sakıncalı ve tehlikeli bir durum yaratıyor” dedi. 6284 sayılı kadına şiddeti önlemeyi amaçlayan kanunun da tehlikede olduğuna işaret eden Acar, “Bu yasanın getirdiği uzaklaştırma kararlarında ve koruma tedbirlerinde kısıtlamaya gidilmesi söz konusu olabilir” uyarısı yaptı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayınlanan Cumhurbaşkanı kararı ile çekildi. 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da yapılan Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi, ilk olarak Türkiye tarafından imzalandı. Kadınları şiddete karşı korumada devletlere sorumluluk yükleyen Sözleşme, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girerek uygulamaya konuldu.

Sözleşmenin etkin uygulanması için yıllardır mücadele veren kadın örgütleri, bir gece yarısı yayımlanan kararla Sözleşmeden imza çekilmesini alanlarda “Kararı geri çek” sloganlarıyla protesto ederken, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili müzakere sürecinde iki yıl boyunca görev alan Prof. Dr. Feride Acar, mevcut durumu değerlendirdi.

Prof. Dr. Feride Acar, Medeni Kanun'un da tehlikede olduğu görüşünde.

'SÖZLEŞMEDEN İMZA ÇEKİLMESİ BÜYÜK BİR TRAVMA VE FELAKET'

İstanbul Sözleşmesi'nin izleme ve denetleme komitesi olan GREVİO'nun da bir dönem başkanlığını yapan Prof. Dr. Feride Acar, hazırlığında büyük emek verdiği sözleşmeden imza çekilmesini büyük bir “travma” ve “felaket” olarak değerlendirdi. Sözleşmenin kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ileri düzenlemelerden biri olduğunu ifade eden Feride Acar, “2006 yılında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri uzman grubu oluşturup çalışma başlattı. Uzman grubundaki 8 isimden biri de bendim. Sonrasında ise İstanbul Sözleşmesi’ni Türkiye adına müzakere eden kişiyim. O zamanlar İstanbul Sözleşmesi üzerinden bu şekilde bir tartışma yürütülmüyordu. Tam tersine Türkiye, dünya standartlarına uygun bir sözleşme yapılmasını destekliyordu. Ama son dönemde Türkiye’de iklim değiştikçe Sözleşmeye ilişkin itirazlar da değişik kesimlerce yükselmeye başladı” dedi.

 '6284 SAYILI KADINA ŞİDDET YASASI DA TEHLİKEDE'

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla ilgili, “Değişik kesimlere verdiği mesajlar açısından son derece sakıncalı ve tehlikeli bir durum yaratıyor” diyen Acar, bu tehlikeleri şu şekilde açıkladı:

“Sözleşmeden imzanın çekilmesi kadın erkek eşitliği konusunda hassas olan kesimlerin endişe duyacağı bir durum yaratıyor.  Özellikle Sözleşmeden imza çekilmesinin ardından bir takım yasalarda değişikler gündeme gelir mi sorusu akla geliyor. Tabi en başta tehlikede olan Medeni Kanun; ancak ona gelmeden önce tehlikede olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun. 6284 sayılı yasanın birinci maddesinde İstanbul Sözleşmesine atıf vardır. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi ortadan kalktığı noktada 6284 sayılı yasanın altından önemli bir dayanak çekilmiş olacak. Böylece de bu yasanın getirdiği uzaklaştırma kararlarında ve koruma tedbirlerinde yeni düzenleme getirilmesi ve kısıtlamaya gidilmesi söz konusu olabilir. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’ne karşı kesimlerin en çok itiraz ettiği noktalar arasında bu maddeler de vardı.”

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ, BİR DEMOKRASİ VE İNSAN HAKLARI MESELESİDİR'

İstanbul Sözleşmesi’nin demokrasi ve insan hakları meselesi olduğuna vurgu yapan Acar, Sözleşmenin onay sürecinde imza veren hükümetin şimdi neden imza çektiğini anlamakta zorlandığını belirterek şöyle konuştu:

“İstanbul Sözleşmesi’nin onay sürecinde böyle tartışmalar yoktu. Tam tersine Türkiye, dünya standartlarına uygun bir sözleşme yapılmasını destekliyordu. Ancak iktidar partisinin içerisinde özellikle kadın gruplarının ve de daha aydın diyebileceğimiz grupların İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi desteklemedikleri görülüyor. Ancak Sözleşmeden çıkılması için zorlayıcı siyasi neden var. Küçük grupların oylarını alma meselesi gibi... Türkiye’deki her kesimin İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına tepki göstermesi gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi, bir kadın erkek meselesi değil, bir Türkiye meselesidir, bir demokrasi ve insan hakları meselesidir.”