Karamollaoğlu: Demek ki ABD üsleri ABD'nin zannettiği kadar güvenli değilmiş

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, İran ve ABD arasındaki gerilimi değerlendirdi: "Trump'ın bu dengesiz gidişatı ABD için de bir tehlike oluşturuyor. ABD'nin kendisine çeki-düzen verme ihtiyacı vardır. Düşünmeyenler, düşünmeden karar verenler, şahsi insiyatiflerini, kendi ülkelerinin menfaatlerinin önünde görenler hem kendilerine, hem dünyaya zarar verirler, bu bilinmelidir."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin 2020 yılının ilk haftalık basın toplantısında konuştu. Dünyanın geleceği için ciddi sıkıntılara gidildiğinin işaretlerinin belirmeye başladığını söyleyen Karamollaoğlu, "Halbuki biz; 2020 yılının barışın, huzurun ve adaletin hakim olduğu bir yıl ve yaşanabilir bir Türkiye’nin vesilesi olmasını arzu ediyorduk" dedi.

Karamollaoğlu, dünyadaki son gelişmelere ilişkin şunları söyledi, "Bu gece, İran'ın, ABD'nin Bağdat'taki Hava Üssü'nü vurması çok önemli bir hadise olarak tarihe geçti. Burada dikkatimi çeken husus, ABD'nin Bağdat'taki üssünün Patriotlar tarafından korunmamış olması ihtimal dahilinde değil. Patriotlar bu saldırıyı önleyemedi, geçmişte Patriotlarla ilgi kanaatlerimiz haklı çıkmış oldu.

ABD'nin üsleri dünyanın 80 ülkesinde, Müslüman ülkelerde de 400'den fazla üsleri var, buralar demek ki ABD'nin zannettiği kadar güvenli değil, bu anlaşılmış oldu."

Karamollaoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

ÜMİT EDİYORUM Kİ SON OLSUN: Bir devletin başka bir devletin üst makamlarındaki bir görevlisini ister asker olsun, ister sivili suikastla katletmesi bir suçtur! Bu hem uluslarası kurallara göre bir suç, hem de ABD'nin yasalarına göre suç! Bu gelinen noktada, ABD, eğer dünyada itibarını korumak istiyorsa, eğer savaş çıkmasın istiyorsa Trump'ı azletme ihtimali var. Trump'ın bu dengesiz gidişatı ABD için de bir tehlike oluşturuyor. ABD'nin kendisine çeki-düzen verme ihtiyacı vardır. Düşünmeyenler, düşünmeden karar verenler, şahsi insiyatiflerini, kendi ülkelerinin menfaatlerinin önünde görenler hem kendilerine, hem dünyaya zarar verirler, bu bilinmelidir. Ümit ediyorum ki; bu hadise burada sonlandırılmış olsun.

ÜMİT EDİYORUM LİBYA KAN GÖLÜNE DÖNMEZ: Bu arada Tahran'da bir Ukrayna uçağının da düşmüş olması, yeni bir endişe oluşmasına sebep oldu. Uçak Boeing 737, sıkıntılı bir uçak. Uçak kalkar kalkmaz ateş topuna dönmüş, parçası bile kalmış mı belli değil! Teknik bir arıza gibi anlaşılıyor. İçerisinde farklı milletlerden insan vardı, ister istemez endişeye sebep olmuştur. Ümit ederim ki; dünyadaki tüm ülkeler daha temkinli olurlar. Aklı dengesini yitirmiş, hırs küpü olanlar dediklerimizi anlamayabilirler. Bugüne kadar atılan yanlış adımlar, problemleri giderek daha fazla derinleştirmiştir. Bugüne kadar atılan yanlış adımlar, problemleri giderek daha fazla derinleştirmiş, bölgemiz başta olmak üzere dünyada bir kaos ve çatışma ortamı oluşmuştur. Biz Saadet Partisi olarak; geç de kalınsa yapılan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” anlaşmasını önemli bulduğumuzu ve desteklediğimizi ifade etmiştik. Mesele asker gönderme konusuna gelince de bu konuda çekincelerimizi kamuoyu ile paylaşmış, esas olanın bu endişelerin dikkate alınarak bundan sonraki politikaların yürütülmesi gerektiğini belirtmiştik. Ancak geldiğimiz durum itibariyle; tezkere Meclis'ten geçti. Ümit ediyorum ki; Libya, durduk yere kan gölüne dönmez! Bu nedenle bir kez daha uyarılarımızı yapmayı vazife kabul ediyoruz.

SURİYE’DE YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARMALIYIZ: Bu hadiseler birden bire ortaya çıkmadı! Bundan 18 yıl önce bu bölge sadece Filistin meselesi ile ilgileniyordu. Unutmayalım ki; BOP'un uygulanabilmesi için ilk adımı ABD'nin Irak'ı işgalidir. Ardından Suriye meselesi çıktı. Suriye kan gölüne döndü, şehirler tarumar edildi, kardeş kardeşi katletti. Şimdi de Libya! Halbuki biz, arabulucu olabiliriz, biz ağabeylik yapabilirdik! Çünkü Türkiye, Ortadoğu'daki ülkelerin içinde her şeye rağmen en gelişmiş ülke, hem NATO müttefiki, hem de İslam İşbirliği'nin dönem başkanı. Şimdi aslında Sayın Cumhurbaşkanı'nın alelacele birlikte ülkelerin başkanları ile bir araya gelmesi gerekir. Tek başına çıkışlar, kahramanlık... kimseye fayda sağlamaz. Hele de, bir devlet ileri geleninin söylediği gibi; sonunu düşünmeden karar almak kahramanların işiymiş!

ATILAN HER ADIM 10 BİN KEZ DÜŞÜNÜLMELİ: Sonunu düşünmeden karar almak bir devlet adamına yakışmaz. Trump kahraman oluyor, ama 10 para etmez dünya nezdinde! Bundan dolayıdır ki; Suriye'de iç savaşa müdahil olmanın ortaya çıkardığı durum ve edinilen tecrübenin ışığında, Türkiye'nin, Libya konusunda attığı her adımın bir değil, bin kez düşünülmesi gerekmektedir. Temennimiz ve duamız; Bağdat ve Trablus'un, Halep ve İdlib gibi olmamasıdır! Bugüne kadar yaşadıklarımızı ve yaşanan acı tecrübeleri göz önünde bulundurarak, bundan sonraki süreçte daha dikkatli, kararlı ve tutarlı bir dış politika belirlemeliyiz. İsmet Özel'in ifadesiyle; “Eğer şimdiye kadar başımıza gelenler bize bir şey öğretmediyse, bundan sonra bildiklerimiz hiç işe yaramayacaktır.” İsabetli ama üzücü bir tespit!

YENİ YILA YENİ ZAMLARLA UYANDIK: Değerli arkadaşlar; ekonomi gündemi yeni yılda da ilk sırada yer alıyor, diğer tüm problemler, ekonomik sorunlar yanında gölgede kalmış durumdadır. Herkes günlük ihtiyaçlarını karşılayamamaktan muzdarip. Milletimizin şu anda ilk sorunu nedir diye sorsak; cevabı çok net: Ekonomi, ekonomi, ekonomi! Ekonomide plansızlığın acı faturasını milletimiz ödüyor, çünkü bu fatura, milletimizin cebine, mutfağına yansımış, çarşı-pazar fiyatları her gün daha fazla can yakar hale gelmiştir. Yeni yılla birlikte yeni zamlar da hayatımıza girdi. Osmangazi Köprüsü ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü geçiş ücretlerine yeni yılda yüzde 14 zam yapıldı. Asgari ücretliye, emeklilerimize, memura, işçiye kaşıkla verilen zamlar, daha yılın ilk gününden itibaren kepçeyle geri alındı. Pazarda, markette fiyatlar ateş pahası.. Millet faturalarını, kirasını ödeyemiyor, kredi kartları borçları almış başını gidiyor. Sürekli gelen zamlar, insanımıza nefes aldırmıyor. Durum öyle bir noktaya geldi ki; market yetkilileri, sürekli gelen zamlardan dolayı, etiket değiştirmek için özel personel istihdam etmeye başladıklarını söylüyor. Allah bize yardım etsin!

GEREK VAR MIYDI GENÇLERİ COPLATMAYA: Tüm bu zamların yanında, İstanbul Üniversitesi'nin yemekhanelerde aldığı karar ve bu karara, zamlara tepki gösteren öğrencilerimizin yaşadıklarına da değinmek istiyorum. Zaten binbir türlü güçlükle mücadele eden, geleceğe dair umutları her gün daha da tükenen öğrencilerimize yeni zorluklar çıkarmak olacak iş midir?

Bugünkü şartlarda en azından öğrencinin yanında olmayı benimsemeliydi üniversite yönetimi! Yemeklere yapılmak istenen zam ve indirimli öğünlerin teke düşürülmesi kararını protesto eden öğrencileri coplatmak hangi aklın işidir, hangi vicdan bunu kabul edebilir? İşin en acı tarafı da intihar eden bir gencimizin durumudur. Ailesi bazı açıklamalar yapsa da; ancak Sibel'in son twitinde; ''Yemekhane kartımda 1 lira kalmış'' diyen, yaşadığı bunalım sonucu intihar eden Sibel Ünli kızımızın acısı hepimizi derinden sarsmıştır. Dünya'da intihar olayları giderek artıyor.

Tüm bu acı olaylar yaşandıktan sonra İstanbul Üniversitesi geri adım atmış; madem bu karar alınabiliyordu, gerek var mıydı bunca acıya, haklarını talep eden gençlerimizi vicdansızca coplatmaya? Yazık, çok yazık! (HABER MERKEZİ)