Kılıçdaroğlu: Bataklıktan tehlikeli sinyaller geliyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ardından uyarı: "Ortadoğu bir bataklıktır. Hiçbir hükümet Ortadoğu bataklığına girmemiş, hakem olmuştur. Bataklıktan tehlikeli sinyaller geliyor. Çatışma en son başvurulacak şeydir. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kadın muhtarlara yaptığı konuşmada, "Hiçbir hükümet Ortadoğu bataklığına girmemişti. Şimdi bataklıktan kötü sinyaller geliyor. Amerika'nın yaptığı yanlıştır. Bir ülkenin komutanını öldürüyorsunuz. Sorunlar diplomasi ile çözülmeli" dedi.

Partisinin İstanbul İl Başkanlığı tarafından Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde yapılan, “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” programında İstanbul’un kadın muhtarları bir araya gelen Kılıçdaroğlu'na, CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da eşlik etti.

KAFTANCIOĞLU: ALINACAK ÇOK YOL VAR

Canan Kaftancıoğlu, sosyal adalet ve toplumsal cinsiyet eşitliği konulu toplantıda, "Kadın ve yerel yönetimler perspektifinden konuşarak, sorunları kadın muhtarlardan dinleyerek çözümleri hayata geçirmeyi diliyoruz" diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi: "Demokrasinin tecelli ettiği ilk yer olan mahallelerde, sizlerin tecrübe tespit ve önerileri genel ve yerelde tespit yapan tüm siyasetçiler için yol gösterici olmalı. Mahallelerinizde yaptığınız çalışmaları dikkatle takip ediyoruz. Sizlerin kısa ve uzun vadedeki çalışmalarınızı hayata geçirmeyi umuyoruz. 2014 yerel seçiminde muhtarların sadece 674'ü kadınken bugün 1080 kadın muhtar var. Bitlis, Muş, Sinop, Şanlıurfa dışında her ilimizde kadın muhtar var. En çok kadın muhtar İstanbul'da var. Daha alınacak çok yolumuz var" dedi.

İMAMOĞLU: KENDİNİZİ ORTAYA KOYUN

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da konuşmasında şunları söyledi: "İstanbul'un sesini dinlemek istiyorsanız, 16 milyon İstanbullu'nun seçilmiş kişilerini dinlemek zorundasınız. Kadın muhtarların ağırlanması fikri çok değerli. Demokrasi, yerel demokrasi olmadan bir şehre huzurun gelmesi mümkün değil. Demokrasiyi bir nefes gibi görüyorum, özgürlüğün olmadığı bir ortamda yaşayamam. Ülkemizde sadece 50 muhtardan 1'i kadın. Çok düşük bir oran. Her noktada bu eşitsizlik söz konusu. Bütünüyle bu alanlarda, kadına hak ettiği idari yetkiyi vermediğimiz takdirde dünyanın hiçbir ülkesiyle rekabet edemeyiz. Kendinizi bu şehrin çok değerli yöneticileri olduğunuzu hissederek görevleriniz ortaya koyun. Vatandaşla en iç içe olan yöneticiler sizlersiniz. Bu talebimiz ciddidir, samimidir, kurumsallaşmanın gereğidir. Sizlerle birlikte çok güzel işler yapacağız. Her şeyin çok güzel olduğu bir İstanbul'u var edeceğiz."

Kadınların siyasette güçlü olmasının demokraside çok önemli vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu ise şöyle konuştu:

İLK SEÇİM MUHTARLIK SEÇİMİYDİ: Kadının siyasette güçlü olması demokrasinin önemli bir ilkesidir. İl başkanımız söyledi 4 ilimizde kadın muhtar yok. Muhtarlarla ilgili güzel söyler ediyoruz, her siyasetçi söylüyor ama bunlar yetmiyor. Biz muhtarlar için ne yapacağız diyerek bir hedef koymalıyız Muhtarların da bu hedefi yakalaması için mücadele etmesi lazım. muhtarlık konusunda hedef ortaya koyan tek parti biziz. Hedefi ortaya koyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Muhtarlar demokrasinin temel taşıdır diyoruz peki niçin muhtarlar demokrasinin temel taşıdır? Anadolu'da bütün seçimlerden önce yapılan ilk seçim Taşköprü'de yapılmış olan muhtarlık seçimdir. Muhtarların daha köklü bir tarihi var belediye başkanlarından, milletvekillerinden. 82 değişik kanunda 354 madde muhtarlarla ilgilidir. 82 kanunu ne siz bilirsiniz ne de bir hukukçu. Muhtarlık kanunu diye bir kanun yok. Belediye başkanlarının, milletvekillerinin var. Muhtarlar için neden yok? Madem demokrasinin temel taşı neden muhtarlar kanunu yok? Benim gücüm şimdilik yetmiyor, önünüze kim gelirse ilk söyleceğiniz şey 'Neden benim kanunum yok?' olsun. Bütüncül bir kanun olmalı. Sizin bir temel kanununuz olmalı.

SİZ SEÇİMLE GELDİNİZ BAKANLAR ATAMAYLA: İkinci olarak, neden birleşik oy pusulanız yok sizin? Muhtarlık kanununda birleşik oy pusulası olmalı. Sadece sizin görev yetki ve sorumluluğunuzu belirleyen bağımsız bir yasanız olmalı bu da onun içinde yer almalı. Muhtar seçilir, yanında çalışanı yoktur. İzin bile doğru düzgün alamaz. Kapıyı kapattığında vatandaş sizinle bağlantı kuramaz. Size büro görevlisi tahsil edilmelidir. Yasayla büro görevlisi tahsis edilmek zorunda size, bağımsız olmalısınız. Keyfi bir atamayla gelmediniz. Bakanlar atamayla geldi. onların arkasında halkın desteği var diyemez kimse. Ama siz seçimle geldiniz. Arkanızda irade var. Görevinizi yaparken size destek olacak bir büro görevlisine ihtiyaç var.

MUHTARLIKLAR KAMU KURULUŞU SAYILMALI: Muhtarların neden bütçesi yok? Neden bunu istemiyorsunuz? Emlak vergisinin küçük bir kısmı muhtarlığa tahsis edilmeli. Bütçesi olması demek istediği gibi harcaması değil. Muhtarlık kanunu bütçeyi de denetleyecek, muhtar bütçesini gelirini ve giderini mahalleye duyurmak zorundadır. Saydamlık, şeffaflık diyoruz ya; kamu size bütçe tahsis ettiyse o bütçeyi kamunun yararına harcadığı sürece başımız üstünde yerimiz var. Sosyal yarımlar muhtarın talebi üzerine dağıtılmalı. Bir mahallede kim fakir bunu en iyi muhtar bilir. Muhtarın bilgisi haricinde yapılan yardım siyasidir. Buna hep birlikte karşı çıkacağız. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek bunu muhtar ağlar. 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir'. Komşuyu muhtar tok tutacak, bütçesi olacak. Mahalleden sorumlu olan sizsiniz. Mahalle ile ilgili belediye meclislerinde karar alınacaksa muhtar davet edilmeli, söz ve oy hakkı olmalı. Mahalleli gelip sizi bulduğunda gittim hakkınızı savundum kabul edildi ya da reddedildi diyebileceksiniz. Belediyeler, kamu kuruluşlarıyla ortak proje geliştirebilirler. Ama bu kanunda muhtarlar kamu kuruluşu sayılmıyor. Bunun değişmesi lazım. Mahallenizle ilgili bir projeyi muhtarın gerçekleşmesine yasa engelse muhtarlık kanunda buna 'dur' demeliyiz. Muhtar geliştirdiği projeyi belediyeyle hayata geçirmeli.

BU PARAYLA NASIL GEÇİNİLİR? 21. yüzyılın Türkiye'sinde kişi başına aylık geliri 673 liranın altında olan kişi sayısı 8 milyondan fazla. Bununla nasıl geçinilir? 2 bin TL'nin altında emekli aylığı alanların sayısı 6 milyondan fazla. Emekli için ikramiye konusunda ısrar etmeseydik o bile olmayacaktı. Bu emekli nasıl geçinecek? Bin TL'nin altında alan 847 binden fazla kişi dul ve yetim aylığı alıyor. İlk 9 ayda elektrik borcunu ödeyemeyen 3 milyondan fazla. Kışın ortasında elektrik borcunu ödeyemeyen babanın halini düşünün. Aynı dönemde doğalgaz faturasını ödeyemeyen kişi sayısı 710 binden fazla. İşsizlik 8 milyonu aştı. Bu tablo 21. yüzyıl Türkiyesi'nin hak ettiği bir tablo değil. Bunları vicdanınızın bir kenarına koyun. Kocası asker olan, camı kırık olan bir kadının çocuğu Konya'da soğuktan öldü. Birileri beyler gibi yaşarken kocası askerde olan bir kadının çocuğu soğuktan donuyor. Ben bunları unutmadım. Bir ülke üretmeden büyümez, alın teri dökmeden büyümez! Alın teri dökecek, çalışacak, üreteceksiniz. Dışarıdan saman getiriyorsunuz. 2 Trakya büyüklüğünde alan ekilmiyor! Mercimeği yok ettik, dışarıdan getiriyoruz. Niçin? Bunu da vicdanınıza sormak zorundasınız. Size Türkiye'nin gerçekliğinden söz ediyorum.

KANAL İSTANBUL'U HANGİ PARAYLA YAPACAKSINIZ? 'Kanal İstanbul yapacağız' hangi parayla yapacaksın aç çocuğun karnını doyurdun mu, işsize iş buldun mu, çiftçiye destek verdin mi? Birlikte mücadelenin, Türkiye sorunlarına birlikte çözüm üretmenin öneminin farkına varmalıyız. Sağ ile sol ile alakası yok bunun. İnsana hizmet ediyorsan en değerli siyasetçi sensin, insana değil birilerine hizmet ediyorsan bu olmaz. İstanbul Üniversitesi'nde olaylar var son günlerde. Bu çocukların yemeklerini kesiyorlar. Bunlar bu memleketin çocukları. Tasarruf yapa yapa öğrencinin yemeğine mi sıra geldi. Tasarruf yapacaksan sarayından yap tasarrufunu. 21. yüzyılın Türkiye'si Londra'daki bir avuç tefeciye teslim edildi. Adaleti vicdan terazisine vurmazsanız söz olarak kalır. Hakim kanuna ve vicdanına göre karar verir diyor. Bu ülkenin nasıl 82 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye çalışıyor? Biz bunları söyleriz ama duyurmazlar, sesimizi kısarlar. Siz bunu duyacaksınız. Sezgileriniz ve kadın olmanız önemli. Bu ülke sahipsiz değil diyeceğiz çözüm üreteceğiz.

HEPİMİZİN DÜŞÜNMESİ LAZIM: Ortadoğu ile tarihsel bağlarımız var. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Ortadoğu'ya bulaşmadı. Türkiye Ortadoğu'da hakem konumundaydı. Orada sorun çıkarsa Türkiye'nin kapısını çalarlardı. Türkiye taraf oldu, hakem konumunu kaybetti. Şimdi çocuklarımızı Libya'ya gönderiyorlar! Devleti yönetenlerin kendi tarihlerini bilmesi lazım. Devlette liyakat nedir bilmeleri lazım. Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağını Cumhurbaşkanı, vali, büyükelçi taşır. Ayakkabı-çikolata kutusunda rüşvet alan birini büyükelçi tayin ederseniz Türkiye'ye nasıl bakarlar? Ben buna isyan ediyorum. Bu ülkede hiçbir parti ayrımı gözetmeksizin herkes isyanda. Bizim sınırlarımız pergelle çizilmedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarını kan dökerek aldık. Her karışında şehit kanı var. Türkiye nasıl bu noktaya geliyor, hepimizin düşünmesi lazım. Bu soruna hep birlikte eğilmeliyiz.

ORTADOĞU'DAN TEHLİKELİ SİNYALLER GELİYOR: Kasım Süleymani öldürüldü, İran'ın önemli bir askeri, Ortadoğu'da etkin bir kişiydi. Ortadoğu'da yeni bir kanlı sayfa açılabilir. Türkiye'nin Ortadoğu politikasının 180 derece değiştirip barış eksenli bir çizgiye oturtması gerekiyor. Ortadoğu bir bataklıktır. Hiçbir hükümet Ortadoğu bataklığına girmemiş, hakem olmuştur. Bataklıktan tehlikeli sinyaller geliyor. Dünya diken üstünde. Bu konuda dikkatli ve tutarlı bir politikaya ihtiyaç var. ABD'nin de yaptığı yanlıştır. Bir ülkenin komutanını öldürmek diplomasiyi yok etmek, ülkeler arası bir çatışmaya zemin hazırlamaktır. Çatışma en son başvurulacak şeydir.

YOL KAÇ PARA DİYORUM, 'GİZLİ' DİYORLAR: Siyasete girecek kişi temiz olmalıdır. Siyaset, kirliliği kabul etmez. kirli olduğunuz andan itibaren başkaları sizin kirliliğinizi şantaj olarak kullanır. güçlü, egemen bir ülkenin lideri kalkıp sizin ülkenizdeki siyasetçiye al varlığını araştırırım beni kızdırma dediğinde sen kim oluyorsun, araştırmazsan namertsiz, millete veremeyecek hesabım yok derse alnında öpersin, tek laf etmiyorsa bunu vicdan terazisine koymalısın.  Ahlaklı olmak, hesap vermek, temiz olmak, hesap vermeyi onurlu bir görev olarak kabul etmek, mal bildirimini açıkça millete duyurmak... O zaman bu ülke gerçek anlamda demokrasiyi, sosyal devleti yakalamış olur. İşte o zaman vatandaş ödediği vergilerin hesabını almış. Ülkenin refahı için, işsizliği yoksulluğu önlemesi için iktidara vergi ödüyoruz. Her alanda vergi var.Yol yaptık diyorlar, kaça yaptın diyorum? O gizlidir diyorlar, neden gizli, neresi gizli? Benim ödediğim vergiyle ona garanti veriyorsan bunun neresi gizli? Malı götürmüşler, açıklamak istemiyorlar! Muhtarlar için başlangıçta söylediklerimi lütfen unutmayın. Bunların arkasında duracağım, kanun teklifimizi verdik. O kanun teklifimizi de size göndeririz, burası olmamış derseniz düzeltiriz. Biz her şeyi biz biliyoruz anlayışında değiliz, en iyisini birlikte yakalamalıyız. (HABER MERKEZİ)