'Zaza partisi' DEZA-PAR seçime hazırlanıyor

Zaza Halk Partisi adıyla kurulan siyasi oluşum ikinci kez isim değiştirerek Demokrasi Zamanı (DEZA-PAR) adını aldı. Önümüzdeki seçimlere katılabilmek için 41 ilde örgütlenmeyi önüne koyan DEZA-PAR Genel Başkanı Dilaver Eren, “Toplumların bir arada yaşayabilmesi, kutuplaşmadan kurtulabilmesi için demokratik yol gerekiyor. İşte biz de böyle bir demokratik yoluz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - ‘Zaza Halk Partisi’ olarak 2017 yılında yola çıkan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Bölge, ırk esasına göre parti kurulamaz” uyarısı üzerine Yenilikçi ve Değişim Partisi adını alan oluşum bir kez adını değiştirdi. 1 Eylül’de Ankara’da yapılan Yenilikçi ve Değişim Partisi’nin kongresinde yeni isim Demokrasi Zamanı (DEZA-PAR) oldu. DEZA-PAR adıyla çalışmalarına devam edecek partinin genel başkanlığına ise Dilaver Eren seçildi.

‘TOPLUMUN BİRBİRİYLE HELALLEŞMESİ GEREKİYOR’

Yalnızca Zazaları değil Türkiye’de yok olmaya yüz tutan bütün kültürleri, dilleri ve halkları parti içerisinde temsil edeceklerini söyleyen DEZA-PAR Genel Başkanı Eren, partinin çalışmalarına ilişkin, “Zazaların değil Zazalar gibi yok sayılan halkların kültürlerini, dillerini ve tarihlerini Anayasal güvence altına almak, yeni bir vatandaşlık sözleşmesi ile barışık bir şekilde yaşamak istiyoruz. Türkiye’de doğrudan demokrasiye geçilebilmesi, bu kavramın içselleştirilebilmesi için bu sorunlarla yüzleşmesi ve toplumun birbiriyle helalleşmesi gerekiyor” diye konuştu.

‘KUZEN’ ANLAMINA GELEN ‘DEZA’ İLE SUBLİMİNAL MESAJ

Partinin amblemi konusunda da çalışmaların devam ettiğini belirten Eren, ‘Demokrasi Zamanı’ isminin kısaltması olan ‘DEZA’nın Zazaca “kuzen” anlamına geldiğini, bunu da subliminal mesaj olarak bilinçli tercih ettiklerini söyledi. Eren şöyle devam etti:

“Ana aksı Zazalar olan bir siyasi partiyiz. Ama biz zalimine benzemek istemeyen bir siyasal partiyiz. Biliyorsunuz mazlum biraz hak elde edince zalimine benziyor ve diğerlerini yok sayıyor. Mesela Kürt hareketi böyle oldu. Biraz siyasal ve sosyal haklarına kavuşunca Zazaları yok saydı. Geçmişte de Türkiye Cumhuriyeti Kürtleri dağlık Türkler olarak tanımlıyordu. Şimdi de Kürt arkadaşlar Zazacayı Kürtçenin bir lehçesi olarak görüyorlar. Zaza halkının varlığını önemsemediler. Önemseseydiler böyle bir siyasi harekete de gerek kalmazdı. Keşke Türkiye’deki siyasal partilerin programında bu bölgede yaşayan ve yok olmakta olan kültürlere ilişkin çözümleme olsaydı. Biz de ‘DEZA’ kısaltmasını kullanarak subliminal bir mesaj verdik.”

‘BU SİYASİ PARTİ 41 İLDE ÇOK KOLAY ÖRGÜTLENİR’

Seçimlere katılabilmek için 41 ilde örgütlenme çalışmalarına başlayan partinin genel başkanı Dilaver Eren partinin isminin değiştiği kongre öncesinde Zazaların yoğun yaşadığı bölgeleri ziyaret ettiğini, çok kısa sürede tüm gereklilikleri yerine getireceklerini belirterek şunları söyledi:

“Bu süreç çok sıkı bir şekilde ilerliyor. Ben bu siyasal partinin genel başkanı olmadan önce 45 günlük süre vardı. Bu sürede Zaza coğrafyasının tamamına yakınını dolaştım. Müthiş bir beklenti olduğunu gördüm. Verdiğimiz doğru mesajlarla bu siyasi parti 41 ilde çok rahat örgütlenir. Sadece Zaza coğrafyasında değil bu mücadeleye saygı duyan bütün halklar, Kürt, Türk halkları ve Anadolu’da yaşayan bütün halklarla bu siyasi hareketi yürütmek istiyoruz. Çerkezi, Rum Pontusu, Ermenisi, Süryanisi… Bu topraklarda yaşayan bütün kültürlerin tamamıyla birlikteyiz. Çok sıkı bir çalışmayla, mazbatalarımızı alır almaz il ilçe teşkilatlanmalarımızı hemen harekete geçireceğiz.

‘DEZA-PAR TÜRKİYE’YE İNSANLIK VADEDİYOR’

Partinin danışmanları içerisinde siyasi analistlerin, Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinin olduğunu, bu isimlerin yakın zamanda açıklanacağını ifade eden Eren, “Önümüzdeki seçimlere katılmak için çalışmalarını sürdüren DEZA-PAR Türkiye’ye ne vadediyor?” sorumuza ise şu yanıtı verdi:

“DEZA-PAR Türkiye’ye insanlık vadediyor. Demokrasi vadediyor. Şu anda kutuplaşmış politikalar nedeniyle linç kültürü var. Bir tarafta siyasal İslamcı bir bakış diğer taraftan militarist bir yaklaşım. Bir taraftan aslen Kürt tabanına dayanan ama sonrasında demokratik cumhuriyete evrilen bir HDP var. Bir de öte yanda ırkçı söylemleri olan siyasi partiler var. Bütün bunlarla gördük ki, bu toplumların bir arada yaşayabilmesi, bu kutuplaşmadan kurtulabilmesi için böyle bir demokratik yol gerekiyor. İşte biz de böyle bir demokratik yoluz. Bu toplumların yapıştırıcısıyız. Her şeye rağmen kimseyle hesaplaşma içerisinde olmadan, ‘Gelin insanlaşalım, doğuştan gelen hakları savunalım’ diyoruz.”