Bahçeli: Ya kader kurbanları FETÖ kurbanı olur isyan çıkarırsa

MHP lideri Bahçeli, kısmi af konusunda neden ısrarlı olduğunu anlattı. Bahçeli, "Cezaevindeki hayat, insan onuruyla pek bağdaşmayan bir hayattır. Bu zemini işledikleri takdirde Türkiye, büyük bir felakete sürüklenebilir. Cezaevindekiler kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ'nün, PKK'nın kurbanı haline gelir, seçime 1 hafta 10 gün kala bir talimat ile isyan başlatırlar ise ne olur?" dedi. Bahçeli, İnce, Akşener ve Karamollaoğlu'nun Demirtaş'la ilgili sözlerini de eleştirdi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP lideri Devlet Bahçeli, cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu'nun Selahattin Demirtaş'la ilgili açıklamalarını eleştirdi. Kısmi af konusunda neden ısrarlı olduğunu anlatan Bahçeli, MHP'nin cumhurbaşkanı adayının Erdoğan olduğunu açıklamasını ise "siyasi aydınlanma" diye niteledi.

Bahçeli Sabah'tan Şebnem Bursalı'nın sorularını yanıtladı. Bahçeli'nin yaptığı açıklamalarla ilgili, MHP Genel Merkezi'nden de bir açıklama geldi. MHP liderinin açıklamaları şöyle:

MUHALEFETİN OLUŞTURDUĞU SEÇİM İTTİFAKI: Zoraki bir arayışın sonucu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, tüm kurum ve kurallarıyla en etkin ve verimli şekilde uygulanmasını düşünmeden AK Parti'nin 16 yıllık iktidarına karşı kökleşmiş öfkelerle dolu bir eyleminin sonucu. Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kurulmuş ve anlamı olmayan bir çatışmadır bu. Anadolu'daki tabiriyle 5 benzemezin birbirlerine karşı suni iltifatlarla oluşturduğu Milleti Aldatma Projesi'dir.

5 benzemez Türkiye'yi geri vitese takmak istiyor. Parlamenter sisteme dönmek için parlamentoda anayasa değişikliğini yapabilecek bir sayıya kavuşacaksınız. O sayı karşılığında talep, halk oylaması zorunluğu da doğurursa milleti tekrar geriye doğru dönüştürecek bir gafletin içine sürüklenirsiniz. Bu da Türkiye'de kriz, kaos, kutuplaşma, kargaşa, kavga yani 5 K'yi doğurur. K olarak aklına ne geliyorsa Kemalizm'in dışında hepsi var yani anlayacağınız.

CHP'Lİ 15 MİLLETVEKİLİNİN İYİ PARTİ'YE KATILMASI: Anlaşılır bir tarafı yok. Demokrasiyi tüketme projesinin, 15 Temmuz'un siyasi ve sivil uzantısıdır. 15 Temmuz'da eğer başarmış olsalardı bu dediklerimizin hiçbirini konuşmazdık. Ama şimdi, bunu konuşmak istiyorsanız, 15 Temmuz'u bir başka yönüyle tekrar canlandırmak istiyorsunuz demektir. Yoksa bir partide bir Genel Başkan grup iken, 100 bin imzaya açılmakla bir iddia taşıyor ise, bunun arkasında bir proje var demektir. O zaman dedik ki; FETÖ'de bir siyasi ayak aranıyor ise seçmende de bir sivil ayak aranmalı. FETÖ'nün seçmendeki ayağını harekete geçirmişlerdir. Bunların 7 Haziran'da bağımsız adaylarının 3 şehirde aldığı oylar Cumhurbaşkanı adayı olmak için toplanan imzalarla aynı. Yaklaşık 220 bin rakamı birebir aynıdır. Elimizde dosyalarımız var. Nereden hangi mahalleden geldi, onlara da baktığımız vakit bağımsız adaylara verilen oylar anlamında birebir örtüşüyor.

MUHALEFETİN SÖYLEMİ: Bunlar da F Projesi'nin enstrümanlarıdır. Kimisi flüt çalıyor, kimisi piyano, kimisi bateri ama hepsini bir arada dinlediğiniz vakit F projesini görüyor, duyuyorsunuz zaten. Senfoni orkestrası bunlar. Ama bu enstrümanlarının adı siyasetteki isimleri belli, orkestradaki görevleri itibarıyla belli değil. Yani kim piyano, kim bateri kim flüt onu bilemiyoruz. Ana yavaş yavaş netleşiyor. Herkes siyasi tercihlerini ortaya koyarken rengini de belli eder hale geldi.

MUHARREM İNCE'NİN AKŞENER AÇIKLAMALARI: Cumhurbaşkanı yardımcısı olma ihtimali olduğunda adaylıktan çekilecek mi? Bu laflar boş. Pazarlığa çok müsait. Peki; Tayyip Erdoğan "Gel bakalım Sayın İnce sen benim Cumhurbaşkanı yardımcım olacaksın" dese ne yapacak, çekilecek mi adaylıktan?

MHP'NİN BARAJ SORUNU VAR İDDİALARI: Söylenecek söz yok. Bunu yapanlar açıkça MHP düşmanı. Partiye günlük gelen gideni görsünler, anket yaptıkları denek sayısının 3 katı her gün burada.

AF ÇAĞRISINI NEDEN YAPTI: Biz, “Terör suçundan tutuklu bulunanlar için gayret göstereceğiniz yerde 235 bin gariban var cezaevinde bunlarla uğraşın” dedik. Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı, “Bizim gündemimizde yok” dedi. Birileri hemen harekete geçti. Cumhur İttifakı çatlar mı, farklı anlayışlara girdi gibi yorumlarken bazıları da büyük hataya düştü. Halbuki, eğer hükümetin gündeminde bu olmuş olsaydı biz bunu gündeme getirmezdik. ‘Sağlıklı bir düşünceniz var ve bazı konularda olduğu gibi yine size destek veriyoruz’ derdik. Ama böyle bir gündeminiz yok ise, bizim üzerimize düşen bir görev var. Biz, önce ülkem ve milletim sonra partim anlayışıyla hareket ediyoruz. Aklımızda da hep Türkiye var.

Ben bir konuyu burada vurgulamak istiyorum; Cezaevlerinde yaklaşık 235 bin hükümlü ve tutuklu var. Bunların belli bir oranı PKK ve FETÖ'den. Ama diğer kalanları adi suçlu ve kader kurbanı dediğimiz suçlardan içerde. Bunların içinde af kapsamına giremeyecek suçu olan canileri, istismarcıları ayıkladıktan sonra kalanları gözümüzün önüne getirin. Bunların büyük bir kısmı çocuk, genç suçlu. Ve, cezaevindeki hayat, insan onuruyla pek bağdaşmayan bir hayattır. Bana gelen bilgiye göre aynı yatakta 3 vardiya uyuyorlar. Yani aynı yatakta 3 kişi 8'er saat sırayla uyuyorlar. Böyle bir ortam terörizm için çok önemli bir zemindir. Kullanılacak, istismar edilecek bir zemindir. Bu zemini işledikleri takdirde Türkiye, büyük bir felakete sürüklenebilir. Gezi olaylarından çok daha korkunç ve çok daha gaddar olur. Yoksa biz durup dururken şunu şöyle şöyle yapın demiyoruz. 235 bin kişinin içinde belli oranda bu insanlar var ve bunlar yavaş yavaş PKK ve FETÖ'nün tesiri altında kalarak birtakım organizasyonların kurbanı haline getirilirlerse kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ'nün kurbanı, PKK'nın kurbanı haline gelir ise, seçime 1 hafta 10 gün kala bir talimat ile Türkiye'deki mevcut cezaevlerinde isyan başlatırlar ise ne olur? Korkunç bir tablo. Diğer ülkelerde de benzerleri yaşandı, Türkiye'de de geçmişte benzerleri yaşandı. Ranzalar, yatakhaneler yakıldı, gardiyanlar rehin alındı, ufak tefek suçu olanlar öldürüldü, topluma başka türlü mesajlar verilmek için onlar işkence görür, eziyet eder. Cezaevi hayatı ve onun psikolojisi çok farklıdır. Bunu iyi düşünmek lazım. Bizim dikkat çekmek istediğimiz konu bu. Kader kurbanı olan insanları ayıklayıp dışarı çıkartın, Türkiye biraz rahatlasın, rehabilite olsun.

FETÖ ve PKK ile mücadelede de kesinlik kazanalım. Bu teröristleri 2 kişilik 3 kişilik yerlerde tutuluyor, kader kurbanı olan suçluların koğuşuna birer ajanlarını gönderiyor bu teröristler ve onlar orada fitne yayıyor. Cezaevleri, Afrin'de atılan bombalardan daha tehlikeli bir bombadır. Bunlara dikkat etmek lazım. Biz tartışalım diyoruz… Koalisyon hükümeti döneminde yaşadığımız olaylar var. İstanbul'da Ankara'da, Uşak'ta cezaevlerinde yaşananlar var. 5 önemli STK mitingler düzenler, görüşmeler yaparken, kimisi rahmetli Ecevit'in kapısının önünde daktilo fırlatırken arkasından da bunlar oldu.

CUMHUR İTTİFAKI SANDIĞA NASIL YANSIYACAK: 2014'te Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi. AK Parti, tek başına iktidar, Cumhurbaşkanı da Genel Başkan oldu. Hem Cumhurbaşkanısınız hem de anayasal yetkinizi kullanmak suretiyle Bakanlar Kurulu'nda etkin bir konumdasınız. Bu bir çelişki olabilirdi. Çelişkiyi de dikkate alarak Cumhurbaşkanı'nın anayasal yetki ve sorumluluğu kapsamı içinde kalması gerekir. O zaman parlamenter sistem de zedelenmez. Ama bu mümkün olmuyor ise; bir sistem değişikliği gerekiyor. Sistemin Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi'ne dönüşmesini 11 Ekim 2016'daki grup toplantısında kamuoyu ile paylaştık. AK Parti ve MHP arasında bir birliktelik oluştu. Anayasa değişikliğinde birlikteliği sağlamışsınız, halkoylamasında evet iradesi etrafında bütünleşmişsiniz, o zaman yapacağınız tek şey seçimde de beraber olmak.

KURULTAYDAKİ 'ADAYIMIZ ERDOĞAN' AÇIKLAMASI: Türk siyasi tarihinde bana göre "siyasi aydınlanmanın" gerçek adıdır bu süreç. Bir parti düşünün; partiyi bölmek isteyenler, olağanüstü kongre talebinde bulunanlar var, kırgınlık, küskünlükler var. Bu ortamda çıkıyorsunuz Türkiye'nin geleceği açısından bir risk alıyor ve kendi kurultayınızda bir başka partinin Genel Başkanı'nı Cumhurbaşkanı adayınız olarak ilan ediyorsunuz. Ve kitleniz buna itiraz etmiyor. Şimdi de 24 Haziran'da hayırlı bir sonuç almayı düşünüyoruz.

SEÇİM İLK TURDA BİTER Mİ: İlk veya ikinci turda tamamlanması tamamen yasal bir süreç. Ama ilk turda bitecektir. İkinci tur demek, birçok alma-verme-satma-pazarlama gibi kavramlarla siyaseti yozlaştırır. Millet iradesi 1. turda halledecektir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 2 sütunun üzerinde gelişir. Birinci sütun yasama (Denge ve Denetim), diğer sütun da Cumhurbaşkanı ve hükümet. Yani yürütme. Türk bayrağının 'al'ı bağımsız yargı. Ay, yasama, yıldız Cumhurbaşkanı ve hükümet. Türkiye'nin bugünü ve geleceğini şekillendirecek bir sistem olarak Ay-Yıldız Sistemi düşünüldü. Burada kuvvetler ayrımı var. BBP'nin de kapsama girmesiyle, çok daha güçlü bir hale gelmiştir Cumhur İttifakı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de de AK Parti ve MHP'nin güçlü bulunuşu ile denge ve denetimindeki büyük bir yasama sonuç bu olur 24 Haziran'da.

DİĞER ADAYLARIN DEMİRTAŞ'LA İLGİLİ AÇIKLAMALARI: Kendisi terör suçlusu olduğu için tutuklu, siyasi suçtan dolayı değil. Ama hem Muharrem İnce hem Temel Karamollaoğlu, Demirtaş'ın siyasi suçlu gibi Cumhurbaşkanı adayı olarak salıverilmesi ve kampanyası için dışarı çıkması gerektiğini işliyorlar sürekli. Bu çok yanlış siyaseten, kendileri açısından felakete götürebilecek çok büyük bir hata. Türk siyasetinde böyle bir davranışı örnek alarak Cumhurbaşkanlığı sistemini ve seçimini istismar etmek ve PKK'nın siyaseten güçlenmesine katkı sağlayan HDP'yi ve yanında Selahattin Demirtaş'ı öne çıkartan, bu öncülük yapanlar büyük bir yanlışın içindedirler. Allah ıslah etsin bunları.