HDP'den referandum için hodri meydan

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, anayasa değişikliğinin referanduma gitmesi halinde AK Parti ve MHP'ye çağrıda bulunarak, "Cezaevindeki vekillerimizi bırakın; siz yüzde 65'siniz, biz yüzde 13'üz bakalım kim kimi yeniyor, halk kimin arkasında duruyor?"

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen TBMM'de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, tutuklu milletvekillerini serbest bırakılması çağrısını yineledi. 12 Eylül döneminde 30 bin kişi işten çıkartılırken, OHAL kapsamında işten çıkartılanların sayısının 135 bine ulaştığını belirten Bilgen, konuşmasında özetle şunları söyledi:

REFERANDUM: İki partinin (AK Parti-MHP) oy oranı yüzde 65 iken acaba evet çıkacağı konusunda niye kaygı taşıyorlar. İki partinin oy oranı yüzde 65’i buluyorken yüzde 13’ten niye korkuyorlar. Biz açık çağrıda bulunuyor, meydan okuyoruz. Demirtaş, Yüksekdağ, Ahmet Türk sizin siyasi rakiplerinizdi. Olur da bir baskıyla, dayatmayla 330’u bulur, Meclis’ten geçirirseniz, halka gidersek açık çağrıda bulunuyoruz; Milletvekillerimizi bırakın, görelim bakalım kim kimi yeniyor?

Bizim “hayır” demek için çok nedenimiz var. Birileri neden bulamıyor olacak ki, bindikleri dalı değil kendi ayaklarını kesiyor. Neymiş efendim biz gizli “evet” oyu kullanacakmışız. Halkımız o kadar saf ki, şehirlerini kimin yakıp yıktığını bilmiyormuş, ya sandığa gitmeyecek ya da evet diyecekmiş. Hazreti Peygamber’in 1400 yıl önceki çağrısını tekrar ediyoruz: “Ya hayır söyleyin ya susun.”

AMAÇLARI TEK PARTİ: Cumhurbaşkanı Meclis’ten mi rahatsız, yoksa siyasi partilerin varlığından mı rahatsız, doğrusu merak ediyoruz. Galiba şöyle diyor Cumhurbaşkanı, '4 parti fazla, 2 olsun'.  Zaten istekleri gerçekleşirse bu kez de 'tek parti olsun' diyecek.

İŞSİZLİK: Son bir yıl içinde 500 bin kişi işsiz kalmış durumda. Ama Meclis’in gündemi bu değil.

TÜSİAD: Sadece halk korkutulmuyor aynı zamanda Pepe korkutuluyor. Büyük sermaye grupları bir film hazırlamış, birlik beraberliğin önemini Pepe’ye söyletiyorlar. Niye kendileri bir şey söyleyemiyor. Bir şey söylediklerinde iki gün sonra maliye geliyor, dosyanızı dürüyor, şirketinize kayyum atanıyor. Yani bu paket Pepe’yi tehdit ediyor, sermayeyi değil Pep

TBMM: Milletvekilleri kızgınlıklarını hayvanlar üzerinden ifade ediyorlar. Köpekler insanoğlunun yol arkadaşıdır. Garo arkadaşımız 'Ben kılıç artığıyım' diyor. Duyunca yüzünüz kızarmıyorsa, o çatı altında onu görmeye tahammülünüz yok demektir. Başka ülke parlamentolarında soykırımı reddetmenin çeşitli cezaları var. Siz kalkıp oralarda reddedenleri nasıl eleştireceksiniz?'Kürdistan kelimesinin tarihi gerçekliği yoktur' diyorlar. Meclis kurulduğunda vekil adlarının altında 'Kürdistan mebusu' yazıyordu.

SUR: Güya siviller tahliye ediliyorken 9-10 yaşında çocukların maruz oldukları muameleyi görenlerin insanlığında utanması lazım.

Kürt, Sünni, Alevi, Türk olmak, insan olmak şartıyla anlam ifade eder. İnsanlığınızı yitirmişseniz kim olduğunuzun anlamı yoktur. Nazım Hikmet diyor ki, “Dövüşebilirim. Haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey için” Biz de haklı bulduğumuz şeyler için dövüşeceğiz.

İHRAÇLAR: 12 Eylül’de 30 bin kişi işten çıkarıldı, bugün 135 bin kişi. 12 Eylül’de 120 akademisyen ihraç edildi, bugün 7 bin akademisyen. Nazilerin sloganı 'Tek millet, tek devlet, tek lider'. En çok övündükleri şey de 'geniş otobanlar'. Tanıdık geliyor değil mi?

(HABER MERKEZİ)