Ölen işçinin arkadaşları: Mücadeleye bıraktığı yerden devam edeceğiz

Urfa’da çatıdan düşerek hayatını kaybeden Sedat Aslan’ın arkadaşları, Uğur Tekstil’de işten çıkarıldıktan sonra Aslan’ın çatı işine gitmek zorunda kaldığını anlattı.

Sedat Aslan, Uğur Tekstil'deki iş arkadaşlarıyla.
Google Haberlere Abone ol

Fatma Keber

URFA - Sendikaya üye olduğu gerekçesiyle Uğur Tekstil Fabrikası tarafından Kod-18 ile işine son verilen Sedat Aslan, ailesini geçindirmek için yeni başladığı çatı montajı işinin ilk gününde çatıdan düşerek hayatını kaybetti.

Arkadaşları, Sedat Aslan’ın isminin, patronların hazırladığı kara listede olması sebebiyle uzun süre iş bulamadığını ve kimseye boyun eğmemek için çatı işine gitmek zorunda kaldığını söyledi.

‘AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİK’

Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyetlerini sürdüren Uğur Tekstil, sendikalı oldukları gerekçesi ile 3 Ekim 2021’de tüm işçilerini işten çıkardı. İşçilerin eylemleri ve kamuoyunda oluşan tepki ile bir süre sonra fabrika yönetimi ile anlaşma sağlanarak 1 Kasım’da tüm işçiler iş başı yaptı. Ancak 18 Kasım’da 97 işçi yeniden çıkarıldı. İşten çıkarılan işçilerden bazıları patronun şartlarını kabul etmek zorunda kalarak işe geri döndü.

Sedat Aslan (soldan üçüncü)

Sedat Aslan , ‘Taleplerimiz kabul edilene kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz’ diyen işçilerdendi. Adı, bölgedeki fabrikalara giden kara listedeydi. Bu nedenle Sedat Aslan aylarca işsiz kaldıktan sonra deneyimi olmayan bir işe başlamak zorunda kaldı.

28 Mart’ta hem de ilk iş gününde çatıdan düşerek yaşamını yitirdi. Direnişteki işçiler, bir ay önce yaptıkları açıklamada ise kara listeye işaret ederek “Açlığa mahkum edildik, sosyal ölüme terkedildik” demişlerdi. Bu sosyal ölümden fazlasıydı…

‘AİLESİNE BAKMAYA ÇALIŞIYORDU’

Sedat Aslan, birisi yedi aylık üç çocuğunu ve eşini arkasında bırakıp, iş cinayetinde ölen milyonlarca işçiden biri oldu. Arkadaşlarının ve BİRTEK-SEN (Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası) Başkanı Mehmet Türkmen’in anlattıkları Sedat Aslan’ın ölümüne sebep olanların kimler olduğunu ortaya koyuyor.

Sedat Aslan’ın fabrikadan ve direnişten arkadaşı Suphi Şahinalp, ölüm haberini başka bir işçi arkadaşından aldığını söylüyor. Önce inanamadığını sonra da yerel haber sitelerinde haberi gördüğünü anlatarak gözünün önüne arkadaşının üç çocuğunun geldiğini söylüyor.

“Daha 29 yaşındaydı kardeşimiz” dediği arkadaşının ölümünün ardından öfkeli olduğunu ve hesap soracaklarını belirtiyor. Şahinalp, Sedat Aslan için “Ailesine bakmaya çalışıyordu. Daha insani şartlarda çalışabilmek için DİSK-Tekstil altında arkadaşlarıyla beraber üye oldu” diyor.

‘EN KÜÇÜK ATÖLYEDE BİLE İŞ BULMAMIZ ENGELLENDİ’

Şahinalp sürece dair şöyle konuşuyor: “3 Ekim'de fabrika kapandığında arkadaşlarıyla beraber direnişlere ve basın açıklamalarına katıldı. Markanın ve küresel sendikanın da yaptırımıyla fabrika, tekrardan açıldı. 1 Kasım'da yeniden iş başı yapmak için fabrikaya döndü Sedat da. Sadece 17 gün çalışabildi. 97 işçi sendikalı olduğumuz için jandarma zoruyla patronun ortağı Servan Zenderlioğlu tarafından fabrikadan çıkarıldık. Organize Sanayi Bölgesi ve merkez dahil olmak üzere en küçük atölyeye bile Sedat’ın da olduğu 97 kişilik isim listesi dağıtılarak iş bulmamız engellendi.”

Direnişlerinin ses getirmesinin ardından patronları Hayri Uğur’un işçileri işe alacakmış gibi açıklamalarda bulunduğunu ancak sürecin tamamen kandırmaca olduğunu anlatıyor.

‘İNSAN KENDİ MESLEĞİ OLMAYAN TEHLİKELİ BİR MESLEĞİ NİYE YAPAR?’

“Aradan dört ay geçmişti ama olumlu bir gelişme olmadığı için Sedat, kendisinin ve ailesinin yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çatı işine gitmeye karar verdi. Bu bozuk ve kahpe düzene boyun eğmek zoruna gitmişti” diye konuşuyor Şahinalp. “Kendi işi olmayan tehlikeli bir mesleği insan ne için yapar?” diye soran Şahinalp cevabı da kendisi veriyor: “Tabi ki ailesini kimseye muhtaç etmemek için. Ama yapamadı Sedat. İlk iş gününde dengesini kaybedip sekiz metreden aşağı düşerek yaşamını yitirdi.” Yaşananlara isyan eden Şahinalp “İş güvenliği zırvalıklarını dinlemek istemiyoruz biz artık. Asıl zafiyet, hakkını arayan Sedat’ın önce kapının önüne konulması, sonra üyesi olduğu DİSK-Tekstil sendikası tarafından satılması ve mahkemede Sedat’a karşı tanıklık yapılması. Ayrıca fabrikanın işlemiş olduğu suç da diğer fabrikalara isim listesi dağıtarak işçileri açlığa mahkum etmesidir” diyor.

‘EN KARARLI İŞÇİLERDEN BİRİYDİ’

BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen ise pek çok işçi ölümünün yarattığı üzüntüyü ifade ederken birebir tanıdığı, direnişine şahitlik ettiği Sedat Aslan’ın ölümünün kendisini derinden sarstığını belirtiyor. Sedat Aslan’ın Uğur Tekstil’de sonuna kadar mücadele eden son 30 kişiden biri olduğunu anlatıyor. Sedat Aslan’ın ölmeden yaklaşık iki hafta önce yapılan toplantıda en kararlı tavrı alan işçilerden olduğunu ifade eden Türkmen “Kesinlikle bu talepler kabul edilmeden boyun eğmeyeceğim, sonuna kadar mücadele edeceğim diyen işçilerden biriydi. Kara listeye alınmıştı. Normalde usta bir tekstil işçisi olmasına rağmen kendi vasfına uygun bir iş bulabilseydi başına bu iş gelmeyecekti. Ama işte patronu Hayri Uğur’un listeyi başka fabrikalara dağıtması, bu fabrikaların Uğur tekstil işçilerini işe almaması yüzünden kendi işini yapamadı Sedat ve bu yüzden de inşaat çatı işine gitmek zorunda kaldı ve orada hayatını kaybetti” Sedat Aslan’ın bu nedenlerle ölmesinin işçi arkadaşları için daha yıkıcı olduğunu söylüyor Mehmet Türkmen.

SÖZLER TUTULMADI

Aslan’ın ölümünden kısa bir süre önce patronun işçilere  taleplerinin kabul edildiği sözü verdiğini hatırlatan Türkmen, işçilerin Sedat Aslan’ın taziyesinde işe dönmeleri halinde ailesine bu zor süreç için yardımcı olma kararı aldıklarını aktarıyor. Ancak ne söz tutuluyor, ne de Sedat Aslan’ın geride kalan üç çocuğu ve eşi için destek sunabiliyor işçiler. Bir yandan arkadaşlarını kaybederken, bir yandan da işçilerin işe dönememesinin kendileri için yıkıcı bir sürece dönüştüğünü belirtiyor Türkmen.

‘SEDAT’IN YARIM BIRAKTIĞI TALEPLER İÇİN O FABRİKAYA DÖNMEMİZ GEREKİYOR’

Türkmen, işçilerin ölüm haberinden sonra fabrikaya da dönmek istemediklerini söyleyerek “Biz tabi sonra bunun doğru olmadığını, Sedat’ın anısına ve onun yarım bıraktığı mücadeleye sahip çıkmak için o fabrikaya dönmemiz gerektiğini konuştuk. Çünkü Sedat, o fabrikaya talepleri kabul edilerek, başı dik bir şekilde dönmek için mücadele eden bir işçiydi. Biz de Sedat'ın uğruna mücadele ettiği bu taleplerden vazgeçmek doğru olmaz diye konuşmuştuk” diye anlatıyor.

1 MAYIS SEDAT ASLAN’A ADANACAK

Türkmen, hakları için direnişe geçen işçilerin tüm bu zaman içerisinde büyük zorluklar yaşadıklarını aktarıyor. İşsizlik, ekonomik çıkmaz, geçim derdi aile içerisine kadar taşınan meseleler oluyor. Sedat Aslan’ın ölümü ile işçilerin yaşadıkları ağır koşulların bir kez daha gün yüzüne çıktığını belirten Türkmen, Urfa’da bu yıl 1 Mayıs’ı Sedat Aslan’a adamayı planladıklarını belirtiyor.