Munzur'daki Halvori Gözeleri'ne tesis: 'Koruma statüsü değiştirilmeli'

Munzur Vadisi’nde yer alan Halvori Gözeleri’ne tesis yapımı sürüyor. Çevreciler koruma statüsünün bölgeyi korumaya yetmediğini belirterek 'kesin korunacak hassas alan' olması gerektiğini söylüyor.

Halvori Gözeleri'nde tesis yapımına çevreciler karşı çıkıyor.
Google Haberlere Abone ol

DERSİM - Munzur Vadisi Milli Parkı içerisinde yer alan Halvori Gözeleri’ne tesis yapımı devam ediyor. 

Geçtiğimiz aylarda Munzur, Pülümür vadilerinin vadi tabanları ve Munzur Gözeleri, koruma kapsamına alındı. Halvori Gözeleri de Munzur Vadisi içinde yer aldığı için korumaya dahil edildi. Ancak 'nitelikli doğal koruma alanı' olarak tanımlanması, bu bölgelere tesis yapımını engelleyemiyor. 

Çevreciler, bu bölgelerin inşaat ve insan faaliyetinden korunmasının yolunun, koruma statüsünün niteliğinin değiştirilip 'kesin korunacak hassas alan' olarak değiştirilmesinden geçtiğini savunuyor. 

İnşaat ve insan faaliyetlerinin bölgedeki ekosisteme zarar vereceği ifade ediliyor. 

‘HALVORİ GÖZELERİ’NE HERHANGİ BİR MÜDAHALE DAHİ KANUNA AYKIRIDIR’

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 18 Temmuz 2023 tarihli oluruyla birlikte Munzur ve Pülümür vadilerinin vadi tabanları ile Munzur Gözeleri 'nitelikli doğal koruma alanı' yani 2. derece doğal sit alanı olarak kararlaştırılmıştı. Karara bazı kesimler temkinli yaklaşırken kimileri kazanım olarak yorumladı. Ancak Munzur ve Pülümür vadilerinde devam eden yapılaşmalar koruma statüsünün yetersizliğine dair birçok soruyu da beraberinde getiriyor.

Avukat Barış Yıldırım devam eden inşaatın birçok kanun hükmüne göre aykırı olduğunu belirtti. Bölgenin içme suyu kaynakları, habitatı ve yaban hayatı dolayısıyla korunmasının şart olduğunu ifade eden Yıldırım, şunları söyledi: “Halvori Gözeleri’nde özellikle yol olarak ayrılan sahaya dönük kamulaştırma işleminin iptali için Erzurum İdari Mahkemesi’ne dava açtık. 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu hükümlerine göre kamu yararı açısından vazgeçilmez ve kesin bir zorunluluk doğmadığı müddetçe milli park sınırları içerisinde hiçbir şekilde tesis inşa edilemez. Devam eden inşaatla Alanda Kıyı Kanunu hükümlerine göre yapı yaklaşma sınırı ihlal edilmiş durumda. İçme ve kullanma suyu havzalarının korunmasına dair yönetmelik hükümlerine göre de yapılaşma hukuka aykırı. Bölge aynı zamanda Bern Sözleşmesi’ne göre koruma altında ve orada insan etkileşimini artırarak habitat alanlarına zarar verilmesi söz konusu sözleşmeye aykırı. Ayrıca Munzur Havzası boyunca hiçbir noktada biyolojik atık su arıtma tesisi yok. Her koşulda orada tesis inşa edilmesi mevzuatlara aykırı.”

‘2. DERECE DOĞAL SİT ALANI YAPILAŞMALARA ENGEL DEĞİL’

Dersim’de çevre mücadelelerine gönüllü destek sunan şehir plancısı Ceyhan Çılğın, Halvori Gözeleri’nde inşa edilmeye çalışılan tesisin, Uzun Devreli Gelişim Planı hükümlerine ve Milli Parklar Kanunu’na aykırı olduğunu belirterek bu gibi yapılaşma müdahalelerinin neticesinde Munzur Vadisi Milli Parkı’nda ekosistemin zarar göreceğini söyledi. Çılğın, daha çok insan hareketine ve tahribata neden olacak bu girişimlerin durdurulması gerektiğini ifade etti. Çılğın, sözlerine şöyle devam etti:  
“Munzur ve Pülümür vadilerinin vadi tabanları nitelikli doğal koruma alanı yani '2. derece doğal sit alanı' ilan edildi ancak bu koruma statüsü, her iki vadinin RES, GES, sulama amaçlı baraj ya da Halbori’deki gibi yapılaşmalara konu edilmesine engel değil. Bu faaliyetlerin önlenebilmesi için Munzur ve Halvori gözelerinin ve eşsiz ekosisteme sahip her iki vadinin 'kesin korunacak hassas alan' yani '1. derece doğal sit alanı' ilan edilmesi gerekiyor.

‘ORTADA ANORMAL OLAN HİÇBİR ŞEY YOK’

Bakanlık izini dışında basına bilgi veremediklerini belirten Doğa Koruma Milli Parklar Müdürlüğü yetkilisi, “Şu an işleyişte olan bir şey mevzuata uygun olmadan devam edemez" ifadelerini kullandı. Yetkili, “Devam eden yapı bakanlığın bilgisi dahilinde olup Milli Parklar’ın dokusuna uygun, kanuna da uygun onaylanmış projedir. Milli parklarda dokuya uygun yapılaşmalara izin var. Uzun Devreli Gelişim Planı’na uygun olmayan bir yapı yapılamaz. Bölgede bir rekreasyonal ziyaretçi girişi veya bir yandan da sürdülebilir noktada hareket durumu var. Milli parklar ‘çok hassas’ veya ‘mutlak korunma’ konusu değil, aynı zamanda halka açık rekreasyon ihtiyacı gören bir yapıdır. Böyle dogmatik konuları önemsememek lazım. Yani ortada bir anormal hiçbir şey yok" dedi. 

 

(HABER MERKEZİ)