MUÇEP: Ormanı ormancıya karşı savunuyoruz

Akbelen Ormanı'nda ağaç kesimine karşı bölge halkıyla üç gündür nöbet tutan MUÇEP yöneticileri, Milas’ın Türkiye'de en çok doğa talanının yaşandığı yer olduğunu belirtti.

Akbelen Ormanı'nda nöbet üçüncü gününde
Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

MİLAS - Muğla'nın Milas ilçesinde bulunan 740 dönümlük Akbelen Ormanı'nda kesim işlemini durduran köylüler, alanda başlattıkları nöbet eylemini üçüncü gününde sürdürüyor.

Nöbetteki köylüleri, çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile milletvekilleri ziyaret etti. Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) ise direnişin ilk gününden beri alanda. Köylülerle birlikte nöbet tutan platform yöneticileri, “Mücadeleye devam, Akbelen Ormanı'nı vermeyeceğiz” dedi.

'ORMANI ORMANCIYA KARŞI SAVUNUYORUZ'

MUÇEP Milas Eş Sözcüsü Neşe Tuncer, İkizköy'deki direnişin iki yıldır sürdüğünü hatırlatarak,

Neşe Tuncer

"İkizköy insanca yaşamak için direniyor. Termik santrale kömür sağlayan maden ruhsat sahası içinde. Bu alan da maden ruhsat sahası içinde. Dolayısıyla OGM, bu 740 dönüm Akbelen Ormanı'nı termik santrale maden çıkaran Limak Şirketi'ne tahsis etmiş. İki senedir İkizköy’ün direndiği en önemli nokta da bu maden yüzünden yapılan istimlaklar. Köyde bazı aileler iki kere evlerini terk edip yer değiştirmek zorunda kaldı. Şimdi biz ormanı ormancıya karşı savunuyor gibi bir durumdayız. Bu içimizi yaralayan bir durum" diye konuştu. Sık sık kamuoyunda yer alan "yeşil vatan" söylemine dikkat çeken Tuncer, "Eğer ki maden yüzünden bu ağaçlar kesilirse, milyonlarca yıllık bir hafızayı yeryüzünden silmiş olacağız. Bir ekosistemi yok etmiş olacağız" dedi.

'DİRENİŞ TÜM TÜRKİYE’DEN DESTEK BULUYOR’

Ormanları keserek yok etmek yerine korumayı ön plana alınması gerektiğini vurgulayan Tuncer, üç gündür başlattıkları direnişin tüm Türkiye'den ciddi destek gördüğünü kaydetti. Ülkenin her yerinde doğanın talan edildiğini belirten Tuncer, bu talanların bir kısmının yalan raporlara dayandırıldığını söyledi. "Bilimsel Temelli Ekolojik Rapor" denen bir garabet olduğunu söyleyen Tuncer, "Bu halka açıklanmıyor. Ama Türkiye'de Doğal SİT'lerin sayısını artırmak için yapılmış bir çalışma. Doğal SİT'lerin sayısı artmış fakat yüz ölçümleri azalmış"  dedi. Son olarak tüm duyarlı kamuoyunu mücadelelerine destek olmaya çağıran Tuncer, şunları ifade etti: "İnsanlar mücadele ettikçe, haklı sebeplerini ortaya koydukça, bir araya geldikçe kazanmamak için bir sebep yok. Milas, Türkiye'de en çok doğa talanının olduğu bir yer. Muğla'nın zaten yüzde 60'ı maden sahası olarak ruhsatlandırılmış durumda. Kıyılar ele geçirilmiş durumda. Marinalar, limanlar, orman kesimleri gibi durumlarla her dakika mücadele etmek durumundayız. Herkesi mücadelemizde yanımızda olmaya bekliyoruz."

'TURİZME ODAKLANMAK YERİNE GÖZÜMÜZ GİBİ KORUMAMIZ GEREKEN ALANLAR VAR'

MUÇEP Eş Sözcüsü Umay Karabaş ise yalnızca Akbelen'de değil Muğla'nın genelindeki talan projelerine bakıldığında birçok noktada bu tarz nöbet eylemleri yapılabileceğini söyledi. 

Umay Karabaş

Karabaş, "Muğla geneli düşündüğümüzde bu gibi çadır nöbetlerini pek çok yerde kurabiliriz. Milas'da Tuzla Bölgesi bunlardan bir tanesi. Orada çok ciddi bir inşaat projesi var. Milas'ın geri kalan dağlarında Kavaklıdere'de, Yatağan'da çok korkunç bir manzara çıkıyor karşımıza" dedi. Muğla'nın bilim insanlarının araştırmaları çerçevesinde çok kıymetli bir özelliği olduğuna dikkat çeken Karabaş, buzul çağında bile bu bölgenin canlı yaşamına sığınak olmuş bir alan olduğunu söyledi. "Biyoçeşitlilik anlamında çok çok kıymetli bir yer. İklim krizi, gıda krizi insanlarla beraber bütün canlı yaşamı düşünüldüğünde, Muğla'da turizme odaklanmak yerine gözümüz gibi korumamız gereken alanlarımız var" diye konuştu.