Meriç'teki adacıkta mahsur kalan göçmenlere ulaşıldı

Yunanistan'da Meriç nehrinde bir adacıkta mahsur kalan göçmenlere uluslararası kamuoyundan yapılan çağrılar sonrası ulaşıldı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Yunanistan makamları Meriç nehrindeki adacıkta mahsur kalan mültecilerin tespit edildiğini açıkladı. Dikkat çekici bir gecikme sonrasında, uluslararası toplumun baskısı ve Yunanistan toplumunun tepkisinin ardından bu gelişme, Yunanistan Polisi’nin (ELAS) önceki günlerde mültecilerin yerini tespit edemediğini ve Yunan topraklarında bulunduklarını inkar ettiğini açıklamasının ardından geldi.

ELAS konuyla ilgili olarak gerçekleştirdiği yeni açıklamada "Yeni bilgiler ve kapsamlı aramaların ardından, Lavaron bölgesinde Suriye'den geldiği bildirilen, 22 erkek, 9 kadın ve 7 çocuktan oluşan ve kadınlardan birinin hamile olduğu bir grup kaçak göçmen bulundu. Bu noktanın, birkaç gün önce başlangıç pozisyonu olarak ilân edilen Yunan toprakları dışındaki koordinatların yaklaşık 4 kilometre güneyinde olduğu unutulmamalıdır. Tespit edildikleri andan itibaren, ELAS'ın güçleri ve diğer tüm devlet hizmetleri, göçmenlerin bakımı, yiyecek ve su sağlanması ve geçici bir barınma alanına nakledilmeleri için insanların yardımlarına koştu" denildi.

Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarakis ise Twitter hesabından yaptığı paylaşımda mültecilerin sağlık durumlarının iyi olduğunu, hamile kadının ise hastaneye sevk edildiğini bildirdi.

YUNANİSTAN TOPRAKLARINA GEÇİŞ

Meriç/Evros’ta Türkiye-Yunanistan sınırında günlerce beklemek zorunda bırakılan mülteciler önceki saatlerde Kissari yerleşiminin doğusundaki Meriç adacığından nehrin Yunanistan kıyısına geçti.

Gruptaki hamile kadınlardan birinin yardıma ihtiyacı olması nedeniyle, 15 Ağustos günü Yunan makamlarına yönelik acil bir kurtarma operasyonu gerçekleştirmeleri ve yardım sağlamaları için yeni bir acil çağrıda bulunuldu.

NELER YAŞANDI?

Meriç'te Kissari köyünün doğusundaki bir adacığa 14 Temmuz'da sığınan mülteciler, gruptaki bir Suriyeli mültecinin Yunan makamları tarafından gerçekleştirilen bir operasyon sonucunda öldüğünü, diğer iki mültecinin ise Yunan makamları tarafından adaya transferleri sırasında bottan nehre düşerek boğularak feci şekilde can verdiğini bildirdiler.

Yeni gelişmelerin uluslararası kamuoyuna yansıması ve Yunanistan’da tepkilere neden olmasına rağmen Yunanistan makamları günlerce gerekli arama ve kurtarma operasyonunu geciktirdi. Bu süreçte muhafazakâr Yeni Demokrasi hükûmeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını görmezden gelmeyi, Parlamento'ya bir soru önergesi sunan ana muhalefet partisi SYRIZA’nın tepkisini ve imza toplamak için acîl bir kampanya başlatan Uluslararası Af Örgütü'nün çağrılarını dikkate almadı.

‘Efimerida ton Sintakton’ gazetesi kurtarılan mültecilerin Yunanistan makamlarının kendilerine 26 Temmuz'da, şiddet uyguladıktan ve Yunanistan kıyısındaki bir gözaltı merkezinde saatlerce yasadışı bir şekilde tuttuktan sonra Türkiye'ye geri gönderdiğini ifşa ettikleri haberini geçiyor. 

Mülteciler Türkiye'de bir gözaltı merkezinde alıkonuldu. Birkaç gün sonraysa Türk yetkililer onları tekrar Yunanistan-Türkiye sınırını geçmeye zorladı. Aksi takdirde Suriye'ye sınır dışı edileceklerdi. 

‘Efimerida ton Sintakton’ gazetesinde yer alan yeni habere göre Türkiyeli merciler mültecileri iki ya da daha fazla gruba ayırarak bölgenin farklı yerlerine dağıttılar.

5 YAŞINDAKİ ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ

Geçtiğimiz Pazar günü mülteciler tekrar Kissari köyünün doğusunda bulunan, üç hafta önce kabus dolu maceralarının başladığı adacığa götürüldüler. Bu esnada, 5 yaşındaki Suriyeli kız çocuğu Maria A., pazartesi gecesini salı'ya bağlayan gece geç saatlerde akrep sokması sonucu trajik bir şekilde hayatını kaybetti. Günlerce nehrin soğuk sularında muhafaza edilmeye çalışılan Maria geçtiğimiz cumartesi adacıkta toprağa verildi.

Bu süre zarfında Yunanistan Hükûmetinin gelişmeler karşısındaki tutumu Yunanistan’da muhalif çevrelerin, geniş toplum kesimlerinin ve Avrupa’da resmî mercilerin ve kuruluşların tepkisini çekti. Yunanistan ve Avrupa basını Evros/Meriç’teki gelişmeleri Avrupa toplumlarına yansıtırken Kiryakos Miçotakis hükûmetine sert eleştiriler yöneltti.