Mahfi Eğilmez: Amerikan rüyasından karabasana

ABD'de yaşananlara dair bir yazı kaleme alan Mahfi Eğilmez, "Amerikan demokrasisi her şeye karşın güçler ayrımındaki netliği, hukukun üstünlüğü konusundaki açıklığı ile bu tür zorbalıkların sürmesine izin vermeyecek ve bu sıkıntıyı aşacak olsa da bu zorbalık girişimi ABD açısından müthiş bir itibar kaybı olarak iz bırakacak" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR -  İktisatçı Mahfi Eğilmez, ABD'de Donald Trump taraftarlarının Kongre binasını basmasının ardından kaleme aldığı yazıda, 'Amerikan rüyasının' bugüne kadar aldığı çeşitli darbeleri hatırlattı ve son yaşananların tarihe büyük bir itibar kaybı olarak geçeceğini vurguladı.

Mahfi Eğilmez, kendi blogunda yayımladığı 'Amerikan rüyasından karabasana' başlıklı makalesinde şunları yazdı:

"Amerikan rüyası, çok çalışma ile başarı, refah ve şöhretin yakalanabileceği düşüncesini savunan bir düşünce biçimi ve geleneğidir. 

 

Amerikan rüyası zaman içinde birçok darbe daha yedi. Yirminci yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde çok çalışıp başarılı olma düşüncesi, fırsatları yakalayıp, haksız yere de olsa hızla köşeyi dönme düşüncesine dönüştü. Böylece zenginleşme için her şeyin kabul edilebilir olduğu düşüncesi demokrasi içinde fırsat eşitliğinin sağlanmasına saygı duyulması yaklaşımını bastırmış oldu. Amerikan rüyasının yediği büyük darbelerden birisi de budur.

Trump ve taraftarlarının seçimin son aşamasını da kaybettikleri halde iktidarı terk etmemek için demokrasiye karşı giriştikleri darbe teşebbüsü, dijitalleşmenin bilgiye ulaşım kapılarını sonuna kadar açtığı ve aklın giderek egemen hale geldiği günümüz ortamında yaşandı. Amerikan demokrasisi her şeye karşın güçler ayrımındaki netliği, hukukun üstünlüğü konusundaki açıklığı ile bu tür zorbalıkların sürmesine izin vermeyecek ve bu sıkıntıyı aşacak olsa da bu zorbalık girişimi ABD açısından müthiş bir itibar kaybı olarak iz bırakacak.

Bu zorbalık girişimi; Dickens’in ‘akıl çağıyla budalalıklar çağının aynı anda var olabileceği’ tespitinin ve Tocqueville’in vurguladığı ‘demokratik çoğunluğun zorbalığa dönüşme tehlikesinin’ günümüzde de aynen geçerli olduğunu herkese açık biçimde göstermiş bulunuyor.

YAZININ TAMAMI