Ayfer Karakaya-Stump: Fuat Köprülü’nün ‘Alevilik göçebelere özgüdür’ miti ampirik bilgilerle ters düşüyor

Doç. Dr. Ayfer Karakaya – Stump, Çekmeköy Cemevi'nde Alevi Tarihi ve Öğretisi üzerine konuştu. Yaptığı arşiv çalışmalarıyla bilinen Karakaya, "Fuat Köprülü’nün kitaplarında yer alan ‘Alevilik göçebelere özgüdür’ miti ampirik bilgilerle ters düşüyor. Osmanlı'da bürokraside yer alan, kentli-köylü Aleviler vardı. Osmanlı arşivlerinde Kızılbaşları görebiliyoruz" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - William and Mary Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump’ın konuşmacılığında Dede ocaklarının özel arşivlerindeki belgeler aracılığıyla, Alevi Tarihi ve Öğretisi söyleşisi düzenlendi. Çekmeköy Cemevi’nde gerçekleşen söyleşide Karakaya-Stump, Alevilik üzerine halk arasında yaygın hale gelen mitleri eleştirel bir gözle inceledi. Söyleşide, tarihi arşivler üzerinden ilerleyen Karakaya-Stump, Alevilerin göçebe bir topluluk olmadığını, yazılı ve sözlü geleneğin birbirinin devamı, tamamlayıcısı ve birbirine dönüşebilir olduğunu vurguladı. Osmanlı'dan bugüne, devletin asimilasyon çalışmalarının Alevilik inancı üzerindeki olumsuz etkilerine de değinen Karakaya-Stump, "Günümüzde Alevilik, ortodoks İslamın tıkandığı noktada modern insana en uygun olabilecek inançtır. Aleviliğin göçebelere özgü bir inanç olduğu iddiası, Aleviliğin hiçbir formal yapısının olmadığını, şamanlardan dönme dedelerden oluştuğunu ima eder. 80’lerin sonu ve 90’ların başında başlayan Alevilik aydınlanması ile bunun böyle olmadığını gördük" dedi.

Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump

'ALEVİLİK GÖÇEBELERE ÖZGÜDÜR' MİTİ AMPİRİK BİLGİLERLE TERS DÜŞÜYOR'

Ord. Prof. Fuat Köprülü’nün tezlerine dair eleştirel çalışmalarıyla tanınan Doç. Dr. Ayfer Karakaya-Stump, Alevi tarih ve kültürü üzerine kamuoyunda yayılan mitlerle ilgili, "Fuat Köprülü’nün kitaplarında yer alan ‘Alevilik göçebelere özgüdür’ miti ampirik bilgilerle ters düşüyor. Osmanlı'da bürokraside yer alan, kentli-köylü Aleviler vardı. Osmanlı arşivlerinde Kızılbaşları görebiliyoruz. Aleviliğin zamanla kırsal alanlara sıkışmış bir inanç olduğu doğru. Bunun sebebi de 16. yüzyıldaki baskı ve asimilasyon" dedi.

'KIRSALDAKİ ALEVİLERE CAHİL MUAMELESİ YAPILDI'

"Bu baskılar da şehirlerde gizlenmeye neden oluyor" diyen Karakaya-Stump sözlerine şöyle devam etti:

"Osmanlı zamanında dini söylemde, Aleviler İslamı bölmek isteyen kötü insanlar olarak tanımlanıyordu. Asimilasyonlarla birlikte kırsaldaki Alevilere cahil muamelesi yapıldı. Alevilik her sınıfa hitap eden bir inanç. Günümüzde Alevilik, ortodoks İslamın tıkandığı noktada modern insana en uygun olabilecek inançtır. Aleviliğin göçebelere özgü bir inanç olduğu iddiası, Aleviliğin hiçbir formal yapısının olmadığını, şamanlardan dönme dedelerden oluştuğunu ima eder. 80’lerin sonu ve 90’ların başında başlayan Alevi aydınlanması ile bunun böyle olmadığını gördük."

'ALEVİLİĞİ HEP ETNİK BAZDA ANLAMAK İSTEYENLER VAR'

Alevi inancının yazılı ve sözlü kültür üzerine inşa edildiğini ve bu iki kültür taşıyıcısı aracın birbirinin devamı ve birbirine dönüşebilir olduğunu ifade eden Karakaya-Stump, coğrafi olarak geniş bir alana ve çeşitli medeniyetlere yayılan inanç ağı ile ilgili olarak, "Günümüzde Aleviliğin sadece Anadolu’da olduğu düşünülüyor. Ama Mezopotamya ve Balkanlar’a yayılan geniş bir coğrafyada yer alıyor. Aleviliği hep etnik bazda anlamak isteyenler var. Tarihsel olarak Anadolu Aleviliği Türkmen, Kürtçe konuşan ve Zazaca konuşan topluluklar arasında yayılmıştır. Aleviliğin en önemli söylemi şudur: 72 millete eş gözle bakmayan, halka müderris olsa hakikatte asidir" dedi.

Tarihi arşivleri referans alan Karakaya-Stump, sözlerini şöyle bitirdi:

"Aleviliğin sözlü gelenek olduğunu vurgulayanlar şunu amaçlıyor: Sözlü gelenek zayıftır, yazılı gelenek güçlüdür. Akademide sözlü geleneğin ve yazılı geleneğin iç içe olduğunu görebiliriz. Sözlü gelenek, yazılı geleneğe dönüşebilir. Bu çift kutuplu anlayış yanlış ve bu hiyerarşik yaklaşım problemli. Aleviliğin yazılı gelenekten uzak olduğunu söylemek ampirik olarak doğru değil. Alevilik yazının güçlü olduğu Mezopotamya, Anadolu gibi bir coğrafyada çıktı. Böyle bir coğrafyada kitabi gelenekten uzak olması söz konusu olamaz."

YENİ KİTAP KASIM'DA ÇIKIYOR

Ayfer Karakaya-Stump’ın yeni kitabı The Kızılbash-Alevis in Ottoman Anatolia: Sufism, Politics and Community adıyla Kasım 2019’da Edinburg University Press’den çıkacak.

Sessizce değişen bir paradigma: Alevi tarihyazımıSessizce değişen bir paradigma: Alevi tarihyazımı

AYFER KARAKAYA-STUMP KİMDİR? 

İstanbul (Erkek) Lisesi ve Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünden mezun oldu. Amerika’da Ohio State Üniversitesi’nde İslam/Osmanlı tarihi alanında yüksek lisans yaptı. Doktora derecesini, Harvard Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları/Tarih ortak programından, “Sultanın Tebaası, Şahın Talipleri: Osmanlı Anadolusu’nda Kızılbaş Topluluklarının Oluşumu ve Değişimi” başlıklı teziyle aldı. Cornell Üniversitesi’nde sürdürdüğü iki yıllık doktora-sonrası çalışmayı takiben, 2011 yılında William and Mary Üniversitesi Tarih Bölümü’nde yardımcı doçent olarak göreve başladı. Halen aynı üniversitede Ortadoğu, İslam ve Osmanlı tarihi dersleri vermektedir. Araştırma alanları arasında, Anadolu’nun sosyo-kültürel tarihi, Osmanlı-Safevi ilişkileri ve sınır bölgeleri, Sufizm ve tarikatların sosyal tarihi, muhalif dinî akımlar, Alevi-Bektaşi toplulukları ve kadın ve toplumsal cinsiyet tarihi vardır. Son yıllarda çeşitli dergi ve gazetelerde yazı ve söyleşileri de yayımlanmıştır.

Ayfer Karakaya - Stump’ın “Vefailik, Bektaşilik, Kızılbaşlık – Alevi Kaynaklarını, Tarihini ve Tarihyazımını Yeniden Düşünmek” kitabı İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları arasından çıktı.