Sinemacılar ama ne dizi var ne film!

Üniversiteyi kazanmak bir dert, mezun olduktan sonra iş bulmak ayrı bir dert. Sinema ve dizi sektörüne giremeyen dört arkadaşın bu düzene 'isyanı' var!

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Üniversitelerin yeni mezunlarının en çok korktuğu şey işsizlik. Özellikle sinema bölümlerinden mezun olan öğrenciler bu durumdan en çok etkilenenler arasında yer alıyor. Gaziantep Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümünden mezun Caner Uğur, Emre Duman, Veysel Acar ve Ökten Ökten, ne sinema ne de dizi projelerinde yer alamadılar. Dört arkadaş sektörde iş bulamadıkları için çareyi yurtdışında aramış. Fakat çaldıkları tüm kapılar yüzlerine kapanmış. İşte sinema sektöründe iş bulamayan genç sinemacıların hikayesi...

caner-okten'KURTULUŞ AVRUPA'DA'

Ökten, sinema sektörüne girmek için yaklaşık bir sene boyunca İstanbul'da kapı kapı dolaşmış. Fakat olumlu bir sonuç alamayınca bir kafede çalışarak geçimini sağlamaya başlamış. Bu durumun artık kendisini zorladığını düşündüğünden sinema alanında kendisini geliştirmek üzere Fransa'ya gitmeye karar vermiş. Ona göre sanata ve sanatçıya Avrupa'da daha fazla değer veriliyor: “Benim itirazım sadece sinemaya değil. Dizi yapımcılarına, daha setlere girmeden ezme ve ezilmelere... Sektöre girebilmek için önce tecrübe istiyorlar. Tecrübe yoksa para da yok. Bunu doğrudan yapımcıyla görüşemiyorsun tabi daha çok hangi alanda çalışmak istiyorsan onun şefiyle görüşmek gerekiyor. Örneğin, kostümde çalışmak istiyorsak kostüm şefiyle görüşmek lazım. İşte işin en acı kısmı da burada başlıyor. Biliyorsun ki o şef daha önce zor şartlarda çalışmış, işe tecrübesiz başlamış, o da ezilmiş. Fakat seni en çok bu insan eziyor işte. Avrupa'yı bu yüzden bir kurtuluş kapısı olarak görüyorum. Hem iş açısından bizden iyiler hem emeğe karşı bir değerleri var. Sanata ve sanatçıya önem veriliyor. Bunun için Fransa'ya gitmek istedim. Bu doğrultuda vize başvurusunda bulundum, dil eğitimi aldım. Ama vize başvuruma ret cevabı geldi.”

Vize başvurularının reddedilmesinin ardından vazgeçmediğini ve her sinemacı gibi bir hayali, bir projesi olduğunu söyleyen Ökten şöyle devam ediyor: “Projelerim var. Bunun için yeterli olduğumu düşünüyorum. Ama hem maddi hem de mesleki becerim yeterli değil. Bunda en büyük pay sahibi ben miyim, Türkiye'deki şartlar mı, ya da bir film çekebilmek için illa 15 Temmuz'un filmini mi çekmek gerekiyor? Bu soruların cevabını da okuyuculara bırakıyorum.”

'KÖLE OLMAK İSTEMİYORUZ'

Örnek aldığı yönetmenin Özcan Alper olduğunu belirten Ökten, Alper'in ''Bu dünyada, bu evrende, sadece insanlar için değil, doğadaki bütün canlılar için, kimsenin kimseye tahakküm etmediği ve kimsenin sadece bir ev ya da çocuğunu doktora götürmek için ya da eğitim alabilmek için altmış yıl boyunca köle gibi çalışmadığı bir dünya arzuluyoruz" sözlerini hatırlatarak 'köle olmak istemiyoruz' dedi.

cner Caner Uğur ışığa filtre takarken.

'SEKTÖRDE BİZE YER YOK'

Caner de Ökten gibi hayalini yurt dışında gerçekleştirmek istiyor. Kendisine bunun sebebini sorduğumuzda Ökten'le aynı şeyleri söylüyor. İsviçre'ye vize başvurusu reddedilen Caner ise, 'Türkiye'deki sinema sektörü kendi pazarını kurmuş artık, bize yer yok' diyor ve ekliyor: “Üniversiteden mezun olduktan sonra sinemada çalışmak istedim. Fakat durum ortada. Bunun üzerine yüksek lisans için yurt dışına gitmek istedim. Fakat Avrupa'ya alınmıyoruz. Özgür bir ortam yoksa dizinin de sinemanın da bir özgürlüğü kalmıyor. Türkiye'deki sektörde yer almak için pazarın dişlisi olmak gerekir. Bu sektörde bize yer yok...”

'SİNEMAYA ŞEKİL VERİLMEK İSTENİYOR'

Üniversitede okurken Caner, Ökten ve Veysel ile birlikte hayalleri olduğunu fakat bunları hayata geçirmediğini anlatan Emre Duman Türkiye'de ifade özgürlüğünün kısıtlandığını belirterek şunları ifade ediyor: “Türkiye'de adalet ve özgürlük kısıtlanmış durumda. Bunu sinema sektörü için düşündüğümüzde işin içerisinden çıkmaz bir durum haline geliyor. Her anlamda sansüre uğrayabiliriz. Şu an sinemayla ilgili bir projemi Kültür Bakanlığı'na götürsem eminim ki reddedilecek. Çünkü mevcut sisteminin getirdikleri ne ise ona uygun olarak da sinemaya şekil verilmek isteniyor.”

'UCUZ EĞİTİM, BEDAVA ULAŞIM, İŞ İMKÂNI...'

Veysel Acar'ın  durumu diğer 3 arkadaşından biraz daha farklı. Kendisi yurt dışı hayalini gerçekleştirebilmiş. Şu an Almanya'da sinema eğitimine devam ediyor. Acar, Almanya'yı tercih etme sebebini şöyle açıklıyor: “Sinema bölümünden mezun olduktan sonra yurt dışına çıkmaya karar verdim. Bu konuda diğer arkadaşlarımdan biraz daha şanslı olduğumu söylemem gerekiyor. Türkiye'de dizi sektöründe çalışma sistemi ve saatlerinin fazla olması, düşük ücret, politik ve ekonomik nedenler yurtdışına çıkmamdaki en büyük etken oldu.”

Acar, Almanya'daki eğitim ve iş imkanları gibi bir çok durumun eğitimine olumlu etki ettiğini aktarıyor: “Ticari sinema açısından Almanya sineması her ne kadar gelişmemiş ise de sinemanın ilk yıllarından itibaren etkili olmuş, 1920'li yıllarda dışavurumculuk (expresyonizm) akımını ortaya çıkarmışlar. Rainer Werner Fassbinder gibi, genelde yol filmleriyle tanıdığımız Wim Wenders gibi Alman sanat sinemasını geliştiren yönetmenler yetiştirmişler. Az ama öz bir sinemaları var. Türkiye de birkaç yönetmenin filmleri dışında çekilen bütün filmler ticari amaçlı olup insanlığa hiçbir faydası olmayan film pelikülü veya dijital sayı israfıdır. Ucuz eğitim, bedava ulaşım, verilen ekonomik yardımlar, okul bittikten sonra sunulun iş imkanları, emeğinin karşılığını bir şekilde almak gibi birçok şey, zaten insanı Avrupa'ya çekmeye yetiyor.”