'Kuğulu Park, kuğular, kazlar ve ördekler için bir açık hava hapishanesi'

Ankara Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi yaptığı açıklamada, "Bizim içimizi ferahlatan Kuğulu Park, kuğular, kazlar ve ördekler için bir açık hava hapishanesi görevi görüyor" dedi.

Fotoğraf: Arşiv
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ankara Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi, yeni dünyaya gelen yavru kuğularıyla gündeme olan Kuğulu Park'la ilgili 'Kuğulu Park: Ankara'nın Açık Hava Hayvan Hapishanesi' başlıklı açıklama yaptı. Açıklamada, "Bizim içimizi ferahlatan Kuğulu Park, kuğular, kazlar ve ördekler için bir açık hava hapishanesi görevi görüyor. İnsan türünün seyir zevki için bu hayvanlar tutsak ediliyor" denildi.

Ankara Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi'nin açıklaması şöyle:

“Haberini alır almaz hepimiz yeni doğan beş kuğu yavrusunu görmek için Kuğulu Park’a koştuk. Ne kadar tatlı, ne kadar şeker hayvanlar. İzledikçe içimizi ısıtıyor, Ankara’nın kasvetini biraz olsun dağıtır insana yaşam enerjisi veriyorlar. Ama pembe bulutların ardında gizlenmekte olan, bilmeniz gereken bir gerçek var: Kuğulu Park aslında bir hayvan hapishanesi ve sevecenlikle kalbimiz eriyerek izlediğimiz bu kuğular ise -parktaki kazlar ve ördeklerle birlikte- aslında birer tutsak. Bu hapishanenin nasıl kurulduğuna ve içindeki tutsak kuşların nereden geldiğine bakalım.

Kuğulu Park’ın ilk tutsakları, Ankara ile Viyana’nın kardeş şehir olması sebebiyle, 1977 yılında Ankara Belediyesi’ne Viyana Belediyesi tarafından eşyaymış gibi diplomatik bir hediye olarak verilen kuğuydu. Farklı ülkelerden yine diplomatik bir hediye olarak gelen başka kuğular, kazlar ve ördeklerle Kuğulu Park’taki tutsak hayvanların sayısı zamanla arttı. Bu artış üzerine buradaki kuşlardan bazıları Kenan Evren’in emriyle inşa edilen Seğmenler Parkı’na nakledildi. Nakledilen hayvanlardan üçü, daha sonra kaçmaya çalışırken binalara ve ağaçlara çarparak hayatını kaybetti. Tutsaklıktan ölüme doğru olan bu kaçma girişimi, görevlilerin rutin bir uygulama olan kuşları sakatlama işini yaparken dikkatsizlik etmelerinin bir sonucuydu. Çünkü normalde kaçamamaları için kuşların kanatlarının kırılmış ya da dikilmiş olması gerekiyordu.

Kuğuların bulunduğu havuz alanının yaklaşık olarak 370 metrekare ve havuz, kuğular sürü halinde yaşayamadığından teller ile üçe bölünmüş durumda. Her bir bölümde farklı türler ve kuğu çiftleri bulunuyor. Alanların eşit bölündüğünü varsaydığımız takdirde bölüm başına 120 metrekare düşüyor. Bu alan, ortalama bir apartman dairesine eşit olduğundan biz insanlar için yeterli gibi görünebilir. Ancak elbette kuğuların yaşamlarını sürdürebilmeleri için bundan daha fazlasına ihtiyaçları var. Akan suda, kuğuların bölgesi iki ila üç kilometre boyunca uzanır. Büyük durgun sular birden fazla çifti barındırabilse de gölün yeterince büyük olması gerekir, böylece kuğu çiftleri çoğu zaman birbirlerini görmezler. Ayrıca çoğu kuğu türü göçmendir. Genellikle kış vakti, koşulların zorlaştığı dönemlerde, daha elverişli alanlara göç ederler. Kuğulu Park’taki kuğuların ise böyle bir şansı yok, çünkü yukarıda da söylediğimiz gibi, uçarak parkı terk etmemeleri için kanatları ya kırılıyor ya da dikiliyor. Ankara’nın sert geçen kışı, zaman zaman parktaki kuğuların buz tutmasına sebep oluyor. Anlaşılacağı üzere, bizim içimizi ferahlatan Kuğulu Park, kuğular, kazlar ve ördekler için bir açık hava hapishanesi görevi görüyor. İnsan türünün seyir zevki için bu hayvanlar tutsak ediliyor.”