Kobanê Davası hakkında her şey: İnce ince örülen kapatma yolu

HDP’li siyasetçilerin yargılandığı Kobanê Davası'nda savcı mütalaasını verecek. Dava süresince hukuk ve siyaset tarihine geçecek onlarca gelişme yaşandı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Türkiye hukuk ve siyaset tarihinde yer etmeye aday davalardan biri olan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem ve mevcut yöneticilerinin yargılandığı Kobanê Davası, Ankara merkeze 30 kilometre uzaklıktaki Sincan Cezaevi Kampüsü'nde, 2 yılı aşkın bir süredir devam ediyor.

IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protestolar gerekçe gösterilerek açılan davada, aralarında HDP’nin önceki dönem eş genel başkanları ve merkez yürütme kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.

Basının ve kamuoyunun ilgisi her geçen gün azalsa da bu dava, sonuçları itibariyle Türkiye’nin yakın tarihini etkileyebilecek nitelikte. HDP’ye göre iktidar, HDP’ye yönelik kapatma davası ile paralel olarak yürüttüğü bu davayı araç olarak kullanıyor ve kendi ikbaline göre hukuku biçimlendiriyor. Davadan çıkacak kararın Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) devam eden HDP’nin kapatılmasına ilişkin davaya ek delil olarak sunulması bekleniyor.

DEPREM SEBEBİYLE ERTELENMİŞTİ

22 aydır devam eden davanın 7-8-9 Şubat’ta görülmesi gereken duruşması kritik öneme sahipti. Çünkü savcı mütalaasını verecek yani dosyaya ilişkin son sözünü söyleyecekti. Ancak Maraş merkezli depremler nedeniyle bu duruşma 28 Şubat haftasına ertelendi. Yargılanan HDP’li siyasetçilerin avukatlarının büyük çoğunluğu deprem bölgesinden davaya gelecekleri için duruşmaya katılamayacaklarına ilişkin mazeret dilekçelerini mahkemeye iletti ve duruşmanın deprem bölgesindeki illerde olduğu gibi 6 Nisan’dan sonraya bırakılmasını talep etti. Bugün görülecek duruşmada mahkeme başkanı bu talebi kabul etmezse savcının mütalaa vermesi söz konusu olabilir.

DAVA 6 YIL SONRA AÇILDI, 6 YILDA SAYISIZ HUKUKA AYKIRILIK YAŞANDI

6-8 Ekim Kobanê olaylarının yaşandığı 2014’ten, davanın kabul edildiği Ocak 2020’ye kadar onlarca tartışmalı gelişme yaşandı, Türkiye siyasetini etkileyen sonuçlar ortaya çıktı. Bu sonuçlardan ilki ve belki de en önemlisi 2016 yılında HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve tutuklanmaları oldu. Buna gerekçe olarak HDP Genel Merkezi hesabının paylaştığı, IŞİD saldırılarına karşı tweet gösterildi. HDP’nin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında da aynı suçlamalarla başka bir dosya açıldı.

TUTUKLU CUMHURBAŞKANI ADAYI, ERDOĞAN’IN HDP KARŞITI SEÇİM KAMPANYASI

Soruşturmanın siyasi sonuçlarından birisi de Türkiye’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri'ne eş genel başkanları ve milletvekilleri tutuklu bulunan bir muhalefet partisi ile girmesi oldu. Cumhurbaşkanı adaylarından Recep Tayyip Erdoğan, seçim kampanyasını 6-8 Ekim olayları ve olayların sorumlusu olarak gösterdiği HDP ve tutuklu rakibi Selahattin Demirtaş üzerine kurdu.

SORUŞTURMAYA ÖZEL SAVCI: AHMET ALTUN

Tam da bu süreçte Selahattin Demirtaş’ın yargılandığı Kobanê dosyasının duruşma savcısı Ahmet Altun, Ankara’ya gönderilen Kobanê ana dosyasının soruşturma savcısı olarak atandı. Altun, sonraki süreçte hukuk temayüllerine aykırı şekilde hem duruşma hem soruşturma savcısı olarak devam etti. Aynı günlerde İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne atanan Altun’un bu ataması da geri çekildi. Altun kısa süre içinde İzmir Başsavcı Vekilliği'nden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yeniden atandı.

SAVCI, TEM’İN ÖZEL NOTUNU DOSYADA UNUTTU: HDP’NİN KAPATILMA GEREKÇESİ OLABİLİR

Günümüz siyasetini yakından ilgilendiren bir başka gelişme de Savcı Altun’un Kobanê Davası'ndaki suçlamaların HDP’nin temelli kapatılmasına gerekçe olacağına dair Terörle Mücadele Şubesi’nin hazırladığı ‘özel’ bilgi notunu dosyada unutması oldu. Henüz kapatma gündemi yok ve Kobanê Davası açılmamışken, 2018’de hazırlanan bu özel not, HDP’nin avukatları tarafından fark edildi. Siyaseten etkili bu önemli gelişmelerin yanı sıra dava başlamadan önce yaşanan tartışmalı gelişmeler olarak şunlar da kayda geçti:

- Savcı Altun dosyaya hiçbir yeni bilgi ve belge girmemesine rağmen 6-8 Ekim olayları döneminde HDP’de yönetici olmayan, soruşturmanın hiçbir aşamasında isimleri geçmeyen, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Aysel Tuğluk, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak gibi isimlerin bulunduğu, tarihsiz ve imzasız 90 kişilik bir listeyi bütün emniyet şube müdürlüklerine gönderip bu kişilerin araştırılmasını istedi.

- Savcı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne yazı göndererek tanık / gizli tanık arayışına girdi.

- AİHM’in ‘HDP’nin 6-8 Ekim’e ilişkin tweet'inin şiddet çağrısı olarak yorumlanamayacağı ve söz konusu suçlarla ilgili olarak başvuran Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiği’ kararına rağmen Demirtaş ve diğer tutuklular tahliye edilmedi.

- Cumhurbaşkanı Erdoğan “AİHM'nin verdiği karar bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” açıklaması yaptı.

- Demirtaş ve Yüksekdağ aynı içerikli başka bir davadan ikinci kez tutuklandı ve bu ikinci tutukluluk AİHM’in tahliye kararının uygulanmamasına gerekçe gösterildi.

- Dosyaya gizlilik kararı getirilerek avukatların bilgi ve belgelere ulaşması engellendi.

VE İDDİANAME HAZIRLANDI: 10 BİNLERCE SAYFA 7 GÜNDE ‘TİTİZLİKLE’ İNCELENDİ

6-8 Ekim olaylarından 6 yıl sonra, 30 Aralık 2020’de 3 bin 530 sayfalık iddianame hazırlandı. 324 klasörlük ekiyle birlikte on binlerce sayfa olan bu kapsamlı iddianame, hazırlanmasından 7 gün sonra Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 10 binlerce sayfanın 7 gün içinde incelenmesi sonrası, duruşma tarihi olarak 25 Nisan 2021 Pazar günü belirlendi. Dosyayı titizlikle incelediğini söyleyen mahkeme heyetinin pazar gününe duruşma tarihi vermesi eleştirilince Kobanê Davası’nın ilk duruşması 26 Nisan 2021 Pazartesi olarak netleşti.

İddianamenin kabulünden sadece 4 gün sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yargıtay’a HDP’nin kapatılması çağrısı yaptı.

SOYLU VE ALTUN’DAN AÇIKLAMALAR, KURUMLARIN MÜDAHİLLİĞİ

Davaya giden süreçte HDP’ye yönelik iktidar kanadından gelen açıklamalar bununla sınırlı kalmadı. 26 Nisan 2021 tarihli ilk duruşmadan bir gün önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabında “HDPkkiçinHesapVakti” etiketiyle bir video paylaştı. Duruşma gününde de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, benzer içerikli bir basın açıklaması yaptı. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Et ve Süt Kurumu da dahil olmak üzere pek çok devlet kurumu dosyaya müdahillik başvurusunda bulundu.

İLK DURUŞMAYA AVUKATLAR ALINMADI

21 Nisan 2021 tarihli ilk duruşmada salona, savunma avukatları, izleyicilerin önemli bir kısmı ve yabancı heyetler alınmadı. İtirazlara rağmen usule aykırı biçimde avukatlar olmadan kimlik tespiti yapılmak istendi. Sanıklar kimlik tespitinde sorulara cevap vermemesine rağmen tutanaklara kimlik tespiti yapıldığı notu düşüldü.

MAHKEME BAŞKANI DARP İDDİASINA RAĞMEN DURUŞMAYA DEVAM ETTİ

21 Ekim 2021 tarihli duruşmada, duruşmaya SEGBİS ile katılan Sebahat Tuncel, Sincan 3 no’lu L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda, savunmalarını hazırlamak üzere gittikleri bilgisayar odasında darp edildiklerini anlattı. Mahkeme başkanı, bunun cezaevinin sorumluluğunda olduğunu ifade ederek duruşmaya devam etti.

‘MÜVEKKİLLERİNİZİ TÜRKÇE SAVUNMA VERMEYE ZORLAYIN’

25 Ekim 2021 tarihli duruşmada da Kürtçe tercümanın iyi çeviri yapmamasından ötürü yeni tercüman talepleri gündeme geldi. Mahkeme heyeti, avukatlara “Siz de müvekkillerinizi Türkçe savunma vermeye zorlayın” dedi.

DAVAYI ETKİLEYEBİLECEK SAYISIZ SİYASİ AÇIKLAMA YAPILDI

Dava devam ederken başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri HDP’yi hedef alan ve davayı etkileyebilecek nitelikteki açıklamalarını sürdürdü.

Örneğin; Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 Ekim 2021’de Selahattin Demirtaş’ı işaret ederek, “Neymiş? 4 senedir yatıyormuş. Yargı ne diyorsa o. Şimdi HDP de Selahattin Demirtaş’ı çıkarmanın gayreti içerisinde. Hale bakın. Terörist adam ya… 53 tane vatandaşımız bunun çağrısıyla ölüyor Diyarbakır’da… Kusura bakmasınlar, biz bu görevde olduğumuz sürece hukuk ne ise bunun gereğinin yapılmasını istemeye mecburuz. Buradan taviz veremeyiz” dedi.

23 Ekim 2021’de de, “Bunlar terörist Selo ile beraber oldu. Bunlarda ar yok. Yasin Börü'yü öldüren Selo değil miydi? Bütün oradaki vatandaşları sokağa döken Selo değil miydi? Şimdi kalktılar, onu içeriden nasıl çıkarırız, bunun gayreti içerisindeler. Yargı ne diyorsa o. Çıkaramayacaksınız” ifadelerini kullandı.

DAVANIN HAKİMİ SUÇ ÖRGÜTÜ YÖNETİCİSİ ÇIKTI, GÖREVDEN ALINDI

Kasım 2021’de Hakimler Savcılar Kurulu kararnamesi ile Mahkeme Başkanı Hakim Bahtiyar Çolak görevden alındı ve yerine Yıldıray Kaya atandı. Bu görevden almanın sebebi Hakim Bahtiyar Çolak’ın “Derin devletin ticari istihbarat ayağı” olarak tanıtılan ‘Atadedeler’ suç örgütünde yönetici olduğunun belirlenmesiydi.

Çolak’ın, “Atadedeler Elçi Baş Yardımcısı” sıfatıyla 22 ülkenin Ata Dedesi olduğu kaydedilen iddianamede, 5 bin 600 yıla kadar hapsi istendi.

PARİS’TEKİ MAHKEME KARARI EMSAL OLARAK KABUL EDİLDİ

Aralık 2021’de davanın ara verilmeksizin devam etmesine gerekçe olarak IŞİD’lilerin yargılandığı Paris Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı emsal gösterildi: HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Demirtaş, Paris’teki bir mahkemenin kararının Türkiye’de emsal olarak değerlendirilmesinin yargı tarihinde ilk olduğunu söyledi.

HDP’Lİ SİYASETÇİLER VE AVUKATLARINDAN GİZLENEN KORSAN DURUŞMA

Duruşmalar haftanın 4 ya da 5 günü, saatler süren periyodlarla devam ederken, sanıkların bu temponun duruşmaya hazırlanmayı, duruşmanın sağlıklı ilerlemesinin önünde engel olduğu gerekçesiyle yaptığı tüm itirazlar reddedildi. Sadece çarşamba günlerinin tutuklu sanıkların kişisel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için boş bırakılmasına karar verildi. Boş bırakılan günlerden biri olan 9 Aralık 2021 Çarşamba günü mahkeme heyeti, yargılanan HDP’li siyasetçilerin ve avukatlarının olmadığı gizli bir duruşma gerçekleştirdi ve bu duruşmada gizli tanık ‘ABC123’ü dinledi. HDP’li siyasetçiler ve avukatları, söz konusu duruşmanın gerçekleştiğini ertesi gün öğleden sonraki oturumda zapta geçirilince öğrendi. Hafta sonu, sanık avukatlarına haber vermeden ifade alma yöntemi ilerleyen süreçte tekrarlandı.

ANA TANIKLAR EMNİYET İFADELERİYLE ÇELİŞTİ: HDP’LİLERİ TANIMIYORUZ

İfadeleri dosyanın ana omurgasını oluşturan tanıklar Sami Baran ve Kerem Gökalp’in mahkemede verdikleri ifadelerinin soruşturma aşamasında verdikleri ifadelerle çelişmesi de sürece damga vuran gelişmelerdendi. Soruşturma aşamasında HDP’li siyasetçilerin PKK ile ilişkileri bulunduğunu ve 6-8 Ekim olaylarında rolleri olduğunu söyleyen bu iki isim, duruşmada ilk ifadelerindeki beyanlarının bir kısmının kendilerine ait olmadığını, ifadelerinin avukatları olmadan alındığını, mahkeme salonunda bulunan siyasetçileri büyük oranda tanımadıklarını, tanıdıklarının da 6-8 Ekim olaylarıyla bağlantıları olduğuna dair bilgilerinin bulunmadığını söylediler.

GİZLİ TANIKLARIN ‘KOPYALA-YAPIŞTIR’ İFADELERİ

Bazı gizli tanıkların ifadelerinin tamamen aynı olması da sürecin tartışmalı gelişmelerindendi. Farklı gizli tanıkların, farklı sanıklar hakkında birebir aynı cümleleri kurduğu, yazım yanlışlarının bile aynı olduğu görüldü.

DAVANIN HIZLI BİTİRİLMESİ YÖNÜNDE ARA KARAR VERİLDİ, SAVUNMA SÜRELERİ KISITLANDI

Duruşma boyunca HDP’li siyasetçiler, savunmalarını yapmak için çoğu dijital olan on binlerce sayfalık iddianameyi incelemeleri gerektiğini ancak cezaevi koşullarının ve mahkemenin aralıksız devam eden çalışma tarzının buna imkan vermediğini çok kez dile getirdiler. Belgeleri incelemek için gerekli zamanın ve cezaevlerinde teknik koşulların sağlanması yönündeki talepleri her seferinde reddedildi. Duruşmalar, yargılanan HDP’li siyasetçiler için bu koşullarda devam ederken mahkeme heyeti, 13 Mayıs 2022 tarihli duruşmada ‘dosyanın hızlıca karara bağlanması’ ve ‘savunma sürelerinin kısıtlanması’ yönünde bir ara karar verdi. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel’in de aralarında bulunduğu 11 sanığın ve avukatlarının savunma süreleri bir gün ile sınırlandı.

TAHLİYE TALEBİ BEKAR OLDUĞU İÇİN REDDEDİLDİ

Mayıs 2022’de görülen duruşmada gizli tanık ifadesiyle tutuklanan sanıklardan Zeynep Ölbeci’nin tahliye talebi ‘bekar’ olması gerekçesiyle reddedildi. Bu gerekçe, gizli tanığın "örgüt kadrosu olanlar evlenmez" ifadesine dayandırıldı.

DEMANS HASTASI TUĞLUK’A İFADE DAYATMASI

Davada yargılanan isimlerden Aysel Tuğluk’un hastalığı da sürece damga vuran gelişmelerden oldu. Tuğluk’un ‘Cezaevinde kalamaz’ yönündeki sağlık raporlarına rağmen tahliye edilmemesi, kamuoyunun tepkisini çekerken mahkeme heyeti, demans hastası olan Tuğluk’un SEGBİS aracılığıyla ifadesinin alınmasına karar verdi. Ağustos 2022’de görülen duruşmada Tuğluk, konuşmakta ve soruları algılamakta zorluk çekmesine rağmen mahkeme heyeti Tuğluk’a iddianamedeki suçlamalara ilişkin sorular yöneltti. Tuğluk’un sorulara cevap verememesi üzerine heyet başkanı, sözü avukatına vererek Aysel Tuğluk yerine savunma yapmasını istedi.

GİZLİ TANIK HERMES, ALEYHİNE İFADE VERDİĞİ İSİMLERİ TANIMADI

Gizli tanıkların verdiği ifadeler dava boyunca tartışma konusu oldu. Temmuz 2022’de görülen duruşmada gizli tanık 'Hermes', HDP’nin önceki dönem sözcüsü Günay Kubilay hakkında kapsamlı ifade vermiş olmasına rağmen, kameraların kendisine Kubilay’ı göstermesi sonrasında Kubilay’ı başka biri ile karıştırdığını söyledi. Sanıklardan Pervin Oduncu hakkında verdiği detaylı ifadeye rağmen kim olduğuna ilişkin soruya, “Yüksel Baran” şeklinde cevap verdi. İfadesinde, yargılanan isimlerden Mesut Bağcık’ı tanıdığını söyleyen gizli tanık Hermes, salonda bulunan Mesut Bağcık’ı da teşhis edemedi.

HUKUK TARİHİNDE ÖRNEĞİ YOK: SAVCI SON SÖZÜNÜ SÖYLEYECEK AMA SAVUNMALAR BİTMEDİ

Davanın 7-8-9 Şubat’ta görülecek duruşması kritik önemde. Zira bir önceki duruşmada mahkeme heyeti, savcının esasa ilişkin mütalaasını vermesine, yani karar öncesi son görüşünü iletmesine karar verdi. Dolayısıyla 7-8-9 Şubat’taki duruşmada savcı mütalaasını verecek. Ancak önemli bir eksik var. Yargılanan HDP’lilerin savunması henüz tamamlanmadı. Yani savcı son sözünü sanıkların tamamını dinlemeden söylemiş olacak. Üstelik mahkeme heyeti, savcının mütalaa için ek süre talebini de reddetti. HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 5 ismin savunması, esas hakkındaki mütalaadan sonra alınacak. HDP’ye göre savunmalar tamamlanmadan savcı mütalaası alınmasının hukuk tarihinde örneği olmayan, askeri darbe yargılamaları sırasında dahi görülmemiş bir hukuk skandalı.

DAVADA SONA GELİNDİ, BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Davayı ilk günden bugüne takip eden HDP’nin avukatları Sipan Cizreli ve Kenan Maçoğlu davada sona gelindiğini söyledi. Savcı mütalaasından sonra yargılananlara savunma hazırlığı yapmaları için süre verileceğini ifade eden Cizreli, bu sürenin çok uzun olmayacağını tahmin ettiklerini belirterek, “Mahkemenin bir seçim takvimi var ve bu takvimden şaşmak istemiyor. Davaya ilişkin tüm süreçleri bu takvime uydurarak ilerliyor. Türkiye’de herhangi bir iş davası bile 2 yıl sürerken böylesi bir davanın 2 yıl içinde karara çıkıyor olması mahkemenin bu takvime uyduğu anlamına geliyor” diye konuştu.

Normal şartlarda Kobanê Davası'nın seçimlerden önce bitmesinin mümkün olmadığını belirten Cizreli, mahkemenin savunma sürelerini sınırlayarak nisan sonuna kadar karar vermesini beklediklerini belirtti.

‘KOBANÊ KARARI KAPATMAYA GEREKÇE, SEÇİM KAMPANYASINA MALZEME OLACAK’

Davadan çıkacak kararın, yaklaşan seçimlerde iktidar tarafından seçim kampanyası malzemesi olarak kullanılmak istendiğini de ifade eden Cizreli, kararın HDP hakkındaki kapatma davasına gerekçe yapılabileceğini de söyledi.

Sipan Cizreli
‘6-8 EKİM SONRASI İLMEK İLMEK ÖRÜLDÜ’

6-8 Ekim soruşturmasının başladığı günden bugüne iktidar tarafından ince hesaplar yapıldığını, her şeyin düşünüldüğünü ve ilmek ilmek örüldüğünü belirten Cizreli, “Kobanê ve kapatma davaları tarihleriyle incelendiğinde iki davanın paralel ilerlediği görülür. Çok önceden belirlenen bir takvim işletiliyor” dedi.

‘İKİ MAHKEME DE SİYASETİN AJANDASINA UYUYOR’

Hem Anayasa Mahkemesi’nin hem de Kobanê Davası mahkeme heyetinin, siyasetin ajandası doğrultusunda hareket ettiğini ifade eden avukat Kenan Maçoğlu, “İktidar seçimin hemen öncesinde bu kararları vererek siyasi gündemi kilitlemek veya gündemi kendileri lehine yönlendirmek amacında” dedi.

234 numaralı klasör
‘KOBANÊ DAVASININ 234 NO’LU KLASÖRÜ TÜM SİYASİ HESAPLARA IŞIK TUTUYOR’

Maçoğlu da Cizreli gibi kapatmaya giden sürecin taşlarının çok önceden döşendiğini ve buna ilişkin belge de bulunduğunu söyledi.

 Kenan Maçoğlu

Savcı Ahmet Altun’un 2018 yılında kendisi için hazırladığı 234 no’lu çalışma klasörünü soruşturma klasörlerinin arasında unuttuğunu ve bu klasörde Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nin hazırladığı özel bir not bulunduğunu anlatan Maçoğlu, “TEM’in bu belgesi HDP’nin temelli kapatılmasına dayanak olabileceğine dair bir not. Savcı bu notu klasörde unutuyor. Yani Kobanê Davası'nın HDP’nin kapatılmasına gerekçe olacağı 4-5 yıl önceden, daha dava açılmadan belli. 234 no’lu klasör kapatma dahil tüm gelişmelere, tüm siyasi hesaplara ışık tutuyor” dedi.

Etiketler kobanê Davası hdp