Bozkurt'taki felaket: Sahil ölü insan dolu

Kastamonu Bozkurt'ta iş makinalarının çalışmaya geç başladığını ve enkaz kaldırma taleplerinin karşılanmadığını belirten halk tepkili. Kurtarma ekipleri sahilde çok sayıda ölünün olduğunu aktarıyor.

Google Haberlere Abone ol

KASTAMONU - Batı Karadeniz’de etkisini gösteren yağışın ardından oluşan selden en çok etkilenen yerleşim yerlerinin başında Kastamonu’nun Bozkurt ilçesi geliyor. Ölüm sayılarının her geçen saat arttığı ilçede arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Yeniden sağanak yağışın başladığı ilçede arama kurtma faliyetlerine yönelik tepkiler dile getiriliyor. Kurtarma ekibinde görev alanlar ise sahilin ölü insanlarla dolu olduğunu aktarıyor.

BOZKURT’A ULAŞIM GÜÇ

Kastamonu il merkezine yüz kilometre uzaklıkta bulunan Bozkurt’a toplu taşıma araçlarıyla ulaşılamıyor. Bozkurt ilçe merkezi Karadeniz’den iki kilometre içeride, Ezine Çayı'nın vadisine kurulmuş bir yerleşim yeri. Selin büyük yıkıma yol açtığı Bozkurt’un nüfusu ise yaklaşık 6 bin.

Selin ardından yoğun çalışmalar sonucu açılan karayolunda, sabahın ilk saatlerinden itibaren Bozkurt’a yaklaştıkça yoğunluk gözleniyor. Onlarca iş makinası ve AFAD aracı ilçeye doğru ilerliyor. Çamurla kaplanan ilçe merkezinde ise araçların hareket etmesi adeta imkansız. Araçların şehrin girişinde bırakılması gerektiği ifade ediliyor.

Yağış nedeniyle ilçe merkezinden geçen Ezine Çayı’nın taşmasının ardından, çayın kıyısında zarar gören binalardaki arama kurtarma çalışmaları üçüncü günde devam ediyor. Su seviyesinin bazı bölgelerde 4 metreye kadar yükseldiği belirtilen ilçede ara sokaklarda ise AFAD ve Jandarma dükkanların içerisinde biriken çamuru temizliyor. Ezine Çayı kenarında ise arama kurtarma faaliyetlerini kaygılı gözlerle izleyen insanlara rastlanıyor.

‘CUMHURBAŞKANI GELİYOR DİYE SUYUN AKIŞI DEĞİŞİYORSA KONUŞACAK BİR ŞEY YOK’

Arama kurtarma faaliyetlerinin devam ettiği Ezine Çayı kenarında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da incelemelerde bulundu. Enkazın kaldırılmasını talep eden Bozkurtlular’la Soylu’nun konuşması sırasında basın mensuplarının görüntü almasına izin verilmedi.

Ezine Çayı kenarında Ölçer Apartmanı’ndaki enkazın kaldırılmasını talep eden Bozkurtlular Soylu’ya, “Lütfen yalvarıyoruz enkazı kaldırın. Kaç gündür neden enkaz kaldırılmıyor?” dedi. Süleyman Soylu ise, “Oraya geçmenin ne kadar zor olduğunu biliyor musunuz? Bir sürü imkansızlıklarla mücadele ediyoruz. Biraz sabır edelim” yanıtını verdi.

Soylu’nun gidişinin ardından sohbet ettiğimiz Bozkurtlular öfkeli olduklarını söyledi. Memur olduğu için isminin yayınlanmamasını talep eden ve iki yakınının göçük altında olduğunu belirten bir kişi şunları söyledi:

“Çocuklarımız, anamız, babamız nerede diyoruz? Burada değilse bu insanlar başka yerde arayalım. İlk iki gün çalışma yapılmadı. Biz devlete ne yapılması gerektiğini söyledik ve işi biz öğrettik. Bakan beyler yanımızda, sağ olsunlar ama devlet elli metreyi geçemeyecek kadar aciz mi? Bakan bey ‘size terbiyesizlik yapmadık’ diyor, biz de yapmadık. Dün suyun akışını yalvar yakar değiştirttik. Onu da Cumhurbaşkanı gelecek diye yapmışlar. Cumhurbaşkanı geldi diye suyun akışı değişiyorsa konuşacak bir şey yok zaten. Buraya iş makinalarını zorla sokturuyoruz. Devletin hali bu. Dört gündür enkaz kaldırılmıyor. Biz kaç gündür uyku uyumadık. “

‘EV GİTSEYDİ DE CANIMIZ GİTMESEYDİ’

Enkaz altında oğlu, gelini ve torunlarının olduğunu, “dört canım orada” diye anlatan Ayşe Kalabalık da iş makinalarının çalışmalarını takip edenler arasında. Sel sırasında başka evde olduğunu ve kaçtığını, çocuklarının ve torunlarının ise binada kaldığını söyleyen Kalabalık, “Çıkacaklar diye bekliyoruz. Ne ölüsü ne dirisi yani. Yoklar. Üç gün dört güne döndük. Araştırıyoruz, bekliyoruz yok. Gecemiz gündüzümüz burada. 17 günlük torunum var. Onu da suyun içinden kepçeyle aldılar. O ölmedi, Allah onu kurtardı. Evimiz, köyümüz gitti. Ev gitseydi de canımız gitmeseydi” diye konuştu.

İlhan Güneş: Biz ne seller gördük. HES'ten önce böyle olmuyordu.

‘BİZE SON ON DAKİKA HABER VERDİLER’

Akrabalarını selde kaybettiğini ve enkaz altında iki yeğeninin olduğunu söyleten İlhan Güneş, selin yaşandığı ana dair, “Çayın üzerinde 12.00 gibi ufak tefek odunlar vardı. İşyerime gittim. 12.30 gibi baktım millet kaçışmaya başladı. Beş dakika sonra sular bastı her tarafı. Hanım ve çocuklar evdeydi. Binanın yarısına kadar su geldi bir anda. Vurdu her tarafı geçirdi” dedi.

Bozkurt'taki tahribat çok büyük.

Can kayıplarının açıklanandan daha fazla olduğunu belirten Güneş, “İnşallah az olur, temennimiz o ama yok yani. Yardım ilk gün akşam yedide geldi. ‘Yollar kapalıydı gelemedik’ diyorlar. Ne kadar doğru bilmiyoruz” diye konuştu.

Ezine Çayı’ndaki suyun fazla olmasının HES’lerle ilişlili olduğunu belirten Güneş şunları kaydetti:

“Ben 60 yaşındayım. Yıllarca biz burada ne seller gördük. 12 saat bardaktan boşalırcasına yağmur yağdı. Bu çay böyle olmuyordu, böyle bir su gelmiyordu. HES’in şeyi. Belediyeye kaymakamlığa telefon geliyor. Niye halkı uyarmıyorlar? Bize son on dakika haber veriyorlar. Neymiş elektrik kesikmiş. Elektrik kesikse polis hoparlörle dolaşsın mahalleyi. Son on dakika kala haber vermek olmaz.”

‘HES OLMASA BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ’

Bozkurt’taki tahribat ilçenin ara sokaklarında daha da hissediliyor. Evlerini temizlemeye çalışanlar destek talebinde bulunuyor. “Sabahtan bu yana komşumla küreği sırayla kullanıyoruz” diyen bir kadın, desteğin arttırılmasını talep ediyor.

Aysel Öztürk.

İşyeri sel suları altında kalan Aysel Öztürk, yaşananlara ilişkin, “Daha önce hiç böyle bir şey olmadı. 60 yaşındayım ben ilk defa bunu gördüm. Kimisi üç yüz kimisi beş yüz can kaybının olduğunu söylüyor. 15 tane komşumuz gitti. Komşularımızın kimini çıkaramadılar. HES olmasa böyle bir şey olmaz” ifadelerini kullandı.

Gülizar Güner

Öztürk’le konuştuğumuz sırada yanımıza gelen komşusu Gülizar Güner ise şunları söyledi: “Ormanları kesiyorlar, sana bana ev yaptırmıyorlar, bu hale bizi sokan ormanlarımız. Hiç kimse kusura bakmasın. Benim çocuklarım orada kaç gün kaldılar. Çocuklarım zor kurtuldu. Her tarafımız gitti.”

‘SAHİL ÖLÜ İNSAN DOLU’

Selin yaşandığı Bozkurt’ta birçok işyeri ve araç kullanılamaz durumda. Suların sürüklediği araçları alandan çekme çalışmaları devam ederken, çamur ve ağaç parçalarıyla dolmuş dükkanlar da boşaltılıp temizlenmeye çalışılıyor. Çalışmalarda Ankara, İstanbul başta olmak üzere çok sayıda belediye personeli görev alıyor. “Biz bu denli bir sel daha önce görmedik” diyen çalışanlar, selin ardından ilk iki gün yaşanan koordinasyon sorununun zamanla düzene girdiğini belirtiyor.

Bozkurt'ta jandarma ekipleri temizlik çalışmalarında görev yapıyor.

Bölgedeki çalışmalara katılan bir Orman Genel Müdürlüğü çalışanı ise, açıklanan ölüm sayılarının zamanla artabileceğini, yüzün üzerinde vefat eden kişi olduğunu tahmin ettiğini belirterek, “Sahil ölü insan dolu. Yeni yeni cansız bedenlere ulaşıyoruz” diyor.

Öte yandan pek çok yardım kuruluşunun ve belediyenin bölgeye ulaştırdığı temel gıda maddelilerinin dağıtımı devam ediliyor. Sıcak yemek ve hazır yemek dağıtımının yapıldığı kentte alt yapı sorunlarının giderilmesi ve temiz suya kavuşmanın günler sonra mümkün olabileceği ifade ediliyor.

Selin etkilediği akaryakıt istasyonu çalışanları, gaz kaçağı ihbarında bulunmalarına rağmen kimsenin gelmediğini anlattı.
‘GAZ KAÇAĞIMIZ VAR DEDİK ‘BAKARIZ’ DEDİLER’

Selin maddi hasar yarattığı yerlerden biri de binaların yıkıldığı Ezine Çayı’nın hemen kenarında yer alan bir petrol istasyonu. Suların beş dakika içerisinde yükseldiğini, önüne her şeyi katarak ilerlediğini belirten bir çalışan, görevli personelin çatıya kendilerini atmayı başardığını ve ölümden kurtulduklarını söylüyor. Selin hemen ardından gerekli müdahalenin yapılamadığını ve desteğin geç bölgeye ulaştığını belirten çalışan, polisle yaşadığı bir diyaloğu, “Sel geldikten sonra gaz kaçağımız var dedik. ‘Bakarız’ dediler, ilgilenmediler. Daha büyük bir şey olmadan iki gün geçtikten sonra sorunu hallettik” sözleriyle anlatıyor.

Bozkurt'ta bir butiğin yanındaki ağaç parçalarının arasında bir kişinin daha cesedine ulaşıldı.
BİR KİŞİNİN DAHA CANSIZ BEDENİNE ULAŞILDI

Bozkurt’ta selin en etkilediği dükkanlar Ezine Çay’ının paralelinde yer alan sokaklarda bulunuyor. Selin üzerinden geçen 74’üncü saatte bir mağazanın yanında, ağaç parçalarının arasında bir kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın 74’üncü saate kadar açıkladığı Kastamonu’da vefat eden kişi sayısı 34 idi.

Dursun Bozkurt
‘ÜÇ GÜNDÜR UYKU UYUYAMIYORUM’

Uyku apnesi rahatsızlığı olan ve cihazı evde kaldığı için günlerdir uyku uyuyamadığını söyleyen Dursun Bozkurt, 75. Saatte evine girdi ve cihazını aldı. Sel anına ilişkin Dursun, “Ben 57 yaşındayım. İlk defa böyle bir şey yaşıyorum. Bunu 90 yaşında insanlar da söylüyor. Böyle bir şey görmemişler. Ben bu olay patlamadan bir dakika önce çayın kenarında çekim yapıyordum. O arada çayın patladığını araçlarla birlikte gelindiğini gördüm. Dumlupınar Caddesi boyunca ‘Dere patladı kaçın’ diye bağırdım. Arabamı çalıştırdım ilkokulun oraya çıktım. Ondan sonra kapandı her yer” dedi.

Yaşananların anlatılır gibi olmadığını belirten Bozkurt sözlerini şöyle sürdürdü:

“Uyku apnesi var bende, onun için CPAP cihazı diye bir cihaz kullanıyorum. Üç gündür uyku uyuyamıyorum o olmayınca. İşte halimi görüyorsunuz. Çatılardan indik çıktık. Bina oturulacak gibi değil. Altımızda insanlar ‘kurtaran yok mu diye’ bas bas bağırıyordu. Ama maalesef elimizi uzatamıyoruz. On beş metre altımızda.”

Enes Rençper.

 

‘İNSANLARIN HEPSİ SUDA GİTTİ’

Selin başladığı dakikalarda Ezine Çayı’nda yer alan köprüde olduğunu söyleyen Enes Rençper yaşananların yakından tanıklarından biri. Yıkılan apartmandakilere tahliye olun uyarısı yaptığını ama binaları tahliye etmediklerini söyleyen Rençper, tamamen yıkılan Ölçer Apartmanı’nın işaret ederek şunları söyledi:

“Buradakilere kaç kere ‘tahliye edelim sizi tahliye edelim’ sizi diye söyledik. Tahliye olmadılar. Son dakikaya kadar buradaydım. Binanın inişini canlı canlı gördüm. İnsanların hepsi suda gitti. Camdan atlayanlar mı dersin, gidenler mi dersin kimler kimler gitti. Köprüde de millete ‘kaçın kaçın’ diyorum, gitmiyorlar. Ellerinde telefonu almış video çekiyorlar. Sesim patladı. Pazarcılara ‘yukarıdan sel patladı gidin’ diyorum, ‘Benim burada mallarım var ne yapayım’ diyor. Mal mı önemli can mı önemli? Aynı şekilde video çekiyorlar. Hepsi suya kapılıp gitti. Benim boğazıma kadar su geldi. Ben bazı yerleri yüzerek geçtim."