İkizköylülerin avukatı Atal: Doların yeşili için ormanı yok ediyorlar

Akbelen Ormanı'nın kesilmesine karşı direnen İkizköylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal, ormanların şirketlere satılmasının akıl tutulması olduğunu belirterek, dava açtıklarını söyledi.

Avukat İsmail Hakkı Atal da İkizköylülerle Akbelen Ormanı için nöbette
Google Haberlere Abone ol

Cihan Başakçıoğlu

MİLAS - Muğla'nın Milas ilçesinde bulunan 740 dönümlük Akbelen Ormanı'nın kesilmesine karşı köylülerin direnişi sürerken, bölge halkının avukatı İsmail Hakkı Atal da alanda nöbet tutuyor. 

Avukat Atal, hukuki süreci ve açtıkları davaları Gazete Duvar'a anlattı.

'TCK 305 İLE TCK 257'DEN DAVA AÇILDI'

Orman kesim izninin iptali için dava açtıklarını söyleyen Atal, OGM'nin Akbelen Orman alanını adeta Limak Şirketi'ne sattığını belirtti. Atal, şunları kaydetti: "Orman kesim izninin iptali davası açtık. Burada Yeniköy-Temelköy Termik Santrali için Orman Genel Müdürlüğü 740 dönüm orman alanını açıkçası Limak Şirketi'ne satmış. Bazı hukuki terimlerin arkasına sığınmaya çalışıyorlar ama bu açıkça 740 dönüm devlet ormanını bir şirkete satmaktır. Başka açıklaması olamaz. Bu anayasaya da aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de aykırı, orman kanununa da aykırıdır. Ayrıca TCK manasında suç da oluşturuyor. Biz Milas Orman İşletme Şefliği'nin, OGM'nin oluru ile verdiği kesim izninin iptali davası açtığımız gibi Orman Genel Müdürü ile dört genel müdür yardımcısını TCK 305'inci madde 'temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak üzere yarar sağlama' suçundan şikayet ettik. Ayrıca görevi kötüye kullanma yani TCK 257'inci maddeden de şikayet ettik."

'İKLİM KRİZİ ÇAĞINDA AKIL TUTULMASIDIR'

Atal, kamu kurumlarının, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Enerji Bakanlığı'nın yaptığı işlemlerin, bir tarafta bataklıkta sinek avlayıp diğer tarafta bataklığı beslemeye benzediğini söyledi.

İsmail Hakkı Atal

Atal, "Bir tarafta Çevre ve Şehicilik Bakanlığı iklim değişikliğine bağlı afetlerle mücadele genelgesi çıkartıyor. Ondan sonra iklim değişikliğine bağlı afetlerin artmasını sağlayacak şekilde ormanları şirketlere satıyor. Bu akılsızca, mantıksızca bir şey. Bu iklim krizi çağında akıl tutulmasıdır" dedi. Ülkede yaşanan susuzluğa dikkat çeken Atal, orman kesimleri ile insanlığa karşı suç işlendiğini vurguladı.  

‘BUNLAR İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLİYOR’

Atal, "Türkiye yanlış tarım politikaları nedeniyle gıdayı, hububat ve tarım ürünlerini buğdayı arpayı Rusya'dan ithal ediyordu. BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün kıtlık uyarıları, gıda stoklarının tehlikeye girmesine dair uyarılar doğrultusunda Rusya şu anda Türkiye'ye gıda ithalatını durdurdu. Şimdi siz ormanları kesiyorsunuz, yağış rejimini değiştireceksiniz. Zaten çiftçi susuzluktan kırılıyor. Türkiye'nin her tarafından iklim krizi ile ilgili haberler çıkıyor. Susuzluk içimizde. İnsanlar tarım yapamıyor. Heyelanı artıracak, seli artıracak, iklim krizini daha da derinleştirecek 740 dönümlük devlet ormanını bir özel şirkete resmen ve hileyle satıyorsunuz. Bu Temel Milli Yararlara Karşı Faaliyette bulunma suçudur. Hem ülkelerine zara veriyor, hem de insanlığa. Bunlar insanlığa karşı suç işliyor" diye kaydetti.

‘MADEN ŞİRKETLERİNİN FAZLA ÖMRÜ KALMADI’

Ekokırım faaliyetlerinin uluslararası ceza mahkemesinde insanlığa karşı suç kapsamına alınması teorisi üzerine çalışıldığını hatırlatan Atal, bu doğrultuda maden şirketlerinin pek fazla ömrünün kalmadığını ifade etti. Atal, "İnsanlığın geleceğine zarar veren, doların yeşili için ormanın yeşilini yok edip para uğruna insanların ölümüne sebep olacak olan maden şirketlerinin faaliyetleri çok yakın zamanda uluslararası ceza mahkemesinde insanlığa karşı suç olarak yargılanacak. Bunların fazla zamanı yok. Bir kaç yıl içerisinde bunların hepsi kapatılmak zorunda kalacak" diye konuştu.  

'ORMANLARIMIZI RAHAT BIRAKIN'

Bilim insanlarının yakında yeni salgınlar olacağını söylediğini belirten Atal, son olarak şunları kaydetti; "Kapitalist insanlık düşmanları daha önce kendi yarattıkları ekolojik yıkımın dışında kalmayı beceriyorlardı. Ama artık iklim krizi ve korona virüsler çağında kapitalistler de kendi yarattıkları ekolojik yıkımın dışında kalmayı beceremiyor. Eskiden buradaki ormanı kesiyorlardı ama kendi sırça köşklerinde rahat yaşıyorlardı. Termik Santralle, siyanürlü altın madenciliğiyle zehirlenmemiş temiz suyu içip, temiz topraktan yetişmiş temiz gıdayı yiyorlardı. Ama artık öyle değil. Ey kapitalistler size söylüyoruz; korona virüsün kimin burnundan girip kimi öldüreceği belli değil. Siz de ölebilirsiniz. Sizler bu işten vazgeçmek zorundasın. Ormanlarımızı rahat bırakın, termik santrallerinizi de kapatın. Defolun gidin.”