İhraç edilen öğretmen Abbas Şahin: Geri döneceğiz

Diyarbakır’da KHK'ye dayanan Bakanlık kararıyla meslekten ihraç edilen Eğitim Sen üyesi 19 öğretmenden Abbas Şahin: İhraç kararı ile toplumun baskı altında tutulmak isteniyor. Geri döneceğiz...

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR- 29 Kasım tarihinde, 46 öğretmen 375 sayılı KHK'nin Geçici 35. Maddesine dayanan Bakanlık Disiplin Kurulu kararıyla kamu görevlerinden ihraç edildi. Bunların 19’u Diyarbakır’da görev yapan Eğitim-Sen üyesi eğitim emekçileriydi. Öğretmenler, Diyarbakır Eğitim Sen 1 No’lu Şube’de 2 gün süren bir oturma eylemi gerçekleştirerek seslerini duyurmaya çalıştılar.

Diyarbakır’da ihraç edilen öğretmenler, 6 Kasım 2020’de Diyarbakır’da gerçekleştirilen ev baskınlarıyla gözaltına alındı. Biri hariç, o gün gözaltına alınan 29 öğretmen dört gün sonra serbest bırakıldı. Tutuklanan sendika yöneticisi eğitim emekçisi ilk duruşmada tahliye edildi, ikinci duruşmada beraat etti.

Gece baskınıyla alınan öğretmenlerin bilgisayarlarına ve kitaplarına el konuldu, açılan soruşturmalar takipsizlikle sonuçlandı. Ancak soruşturma bakanlık bünyesinde devam etti ve öğretmenlerin meslekten ihracıyla sonuçlandı.

Gözaltına alınıp tutuklanan ve bir süre hapis yatan öğretmen, meslekte 15 yılı geride bırakmış olan Abbas Şahin’di.

2016’DA DA AÇIĞA ALINDI

Meslekten ihraç edilmesi üzerine konuştuğumuz Abbas Şahin, ilk kez 2016 yılında açığa alındığını hatırlattı. Şahin, açığa alındığı süreci, “2016 yılında yaşanan darbe girişiminden sonra dönemin Başbakanı Binali Yıldırım Diyarbakır’a geldi ve bölgede çalışan 14 bin öğretmenin sürgün edileceğini söyledi. Bu açıklamanın ardından Diyarbakır’da 4 bin 900 öğretmen arkadaşımla birlikte açığa alındım. 3 ay açıkta kaldıktan sonra göreve döndüm, diğer eğitimci arkadaşlarla beraber” diye anlattı.

Şahin, ilk açığa alındığında sendikada örgütlenme sekreteri olarak görev yapıyordu. Daha sonra Eğitim Sen 1 No'lu Şube Başkanı oldu.

144 EĞİTİMCİ İHRAÇ EDİLDİ

Diyarbakır genelinde darbe girişiminden sonra aralıklarla çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) içlerinde Barış Akademisyenleri’nin de bulunduğu 144 eğitimci ihraç edildi. Eğitimcilere yönelik baskıyı anlatan Şahin, şunları söyledi: “İhraçlar yapılırken ihraç edilen arkadaşların herhangi bir yerde çalışmamaları için de çeşitli maddeler eklendi ve bu şekilde açlığa mahkum edilmeye çalışıldı. KHK ile ihraç edilen arkadaşlarımıza uygulanan baskı sadece üyelerimizle sınırlı kalmadı, eşleri ve çocuklarının da aynı şekilde çeşitli hakları kullanmaları engellendi.”

Şahin’e göre eğitimciler üzerinde baskı sürekli vardı ancak özellikle darbe girişiminden hemen önce ve sonra arttı: “17 Şubat 2016’da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu illere bir genelge gönderdi. Öğretmenlerin birbirlerini şikayet etmesini sağlamayı hedefleyen genelge Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu genelgeden sonra artık öğretmenler, öğretmenler odasında bile 'şikayet ediliriz' tedirginliğiyle konuşamamaya başladı. Daha sonra darbe süreci yaşandı ve kısa bir süre içinde, sanki her şey önceden hazırlanmış gibi, ihraç listeleri peş peşe yayınlandı ve kamuda yüzbinlerce ihraç yapıldı.”

OHAL’in resmi olarak kalktığına ancak iktidarın okullardaki yetkilerini kullanmaya devam etmek için çeşitli kararnameler çıkardığına dikkat çeken Abbas Şahin, ihraç yetkisinin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 35 /g maddesiyle bakanlıklara verildiğini belirtti.

Abbas Şahin 

‘İLK DURUŞMADA TAHLİYE EDİLDİM’

6 Kasım 2020 tarihinde Diyarbakır’da Eğitim Sen üyesi öğretmenlere yönelik yapılan operasyonun havuz medyasında manşetten verildiğini belirten Şahin, o dönem yaşananlarla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Bu operasyonda 29 arkadaşımla gözaltına alındık. Gözaltına alınan arkadaşlarımız arasında 7 aylık hamile olan ve çocuğunu emziren arkadaşlarımız da vardı. 4 gün gözaltında kaldık TEM’de. Gizlilik kararı konduğu için avukatlarımız dosyalara ulaşamadı. İfadeler alındığında, Valilik izinli yaptığımız mitingler, basın açıklamaları, 2018 yılındaki deprem ve çığ felaketleriyle ilgili açıklamalarımız bizlere suçlama olarak yöneltildi.

29 arkadaşımızdan 28’i savcılıktan adli kontrolle serbest bırakıldı, ben tutuklandım ve iki aya yakın cezaevinde kaldım. İlk duruşmada tahliye oldum, ikincisinde beraat ettim. 6 ay açıkta kaldım sonra ben de göreve döndüm.”

'24 KASIM'DA İHRAÇ EDİLDİK'

İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Bakanlık'tan müfettiş talep ettiğini belirten Abbas sonra yaşananları ise şöyle anlattı: Bizim avukatlarımıza verilmeyen dosyalar Bakanlık müfettişlerine verildi. Bakanlık müfettişlerinin sorduğu sorulardan anladığımız oydu ki; bizleri ihraç etmeye çalışıyorlardı. 

Bütün arkadaşlar beraat etmesine ve takipsizlik almalarına rağmen ifademizi alan müfettişler, ihraç talebiyle komisyona sevk ettiler. Ve komisyon da 3 Kasım’da son sözlü ifadeyi alarak aynı anda ihraçlarımızı istedi. Dosyalarımız 24 Kasım günü ihraç edilmemiz için Bakan'ın onayına sunuldu ve hemen imzalandı. 21 arkadaşımla beraber ben de ihraç edildim.

Mahkeme karalarına rağmen, kendilerini mahkemelerden üstün gören komisyonlar marifetiyle, iktidar kendisine muhalif olarak gördüğü herkesi ihraç etmeye başladı.”

Anayasal haklarını kullanırken ‘birilerini’ sürekli rahatsız ettiklerini belirten Öğretmen Abbas Şahin, “Hiçbir somut delil olmamasına rağmen ki bunlar mahkeme kararlarıyla ortaya kondu, keyfi bir şekilde bizleri ihraç etmelerinin altında yatan şey bizler üzerinden topluma mesaj vermek ve toplumu baskı altına almaktır” ifadesini kullandı.

'İHRAÇ KARARI KEYFİ ALINDI'

Öğretmenler ihraç edildikten sonra bakanlık yetkilileriyle görüşmeler yapıldığını söyleyen Şahin, yetkililerin, “Zaten 2-3 ay sonra mahkeme kararıyla dönecekler” denildiğini belirtti ve şöyle devam etti: “Bu tutum, nasıl keyfi karar verdiklerinin göstergesidir.

İktidarlar kendi bekaları uğruna eğitimin içinin boşalttı ve eğitimcileri sürekli baskı altında tuttu. Ülkenin, halkın geleceğini karanlığa mahkum ediyorlar. 

Bizler, bütün ihraç edilen arkadaşlar, evet işimizden olduk ama verdiğimiz mücadeleden bir adım bile geri adım atmayacağız. Bizleri hukuksuz bir şekilde ihraç edenlerin telaşı aslında içine düştükleri yolsuzluk ve hukuksuzlukları gizlemek için zaman kazanmak içindir, bunu biliyoruz. Bizler şundan eminiz, tekrar işlerimize döneceğiz ve mücadelemize devam edeceğiz.”