Foto muhabirleri tarihe tanıklıklarını anlattı

Foto muhabirlerinin Süleyman Demirel’den Turgut Özal’a, Abdullah Gül’den Recep Tayyip Erdoğan’a bütün yaşadıkları anılar Serdar Özsoy, “Foto Muhabiri Hikayeleri” isimli projesinde bir araya geldi. Özsoy, “Her birinin anılarında toplumun bütün bireylerinin faydalanabileceği kırıntılar var” dedi. Erdoğan’ın hastane önünde aracında kilitli kaldığı anın fotoğrafını çeken Özsoy, o günü de anlattı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA- Foto muhabirleri Türkiye’deki en önemli gelişmelerine tanıklık etti, anılar biriktirdiler. Bu anılar arasında casusluk öyküleri, siyasilerin günlük yaşamları, savaş alanlarında yaşananlar var. Foto muhabiri Serdar Özsoy, meslektaşlarına anılarını anlattırdı ve “Foto Muhabiri Hikayeleri” isimli çalışmasıyla bir araya getirdi. Süleyman Demirel, Kenan Evren, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Tansu Çiller, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili foto muhabirlerinin anlattıkları dikkat çekiyor…

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nden Serdar Özsoy mesleğe 1998 yılında Cumhuriyet Gazetesi Ankara bürosunda başladı. 2004 yılında Milliyet Gazetesi’ne geçti. Meslek yaşamı boyunca Musa Anter Gazetecilik Fotoğraf Ödülü, TGC Fotoğraf Ödülü ve Abdi İpekçi Fotoğraf Ödülü’nün de aralarında bulunduğu pek çok ödül aldı. 2014 yılında Milliyet’te işten çıkarılan Özsoy, bu süreçte meslektaşlarının tanıklıklarını derlemeye karar verdi.

‘NAZMİYE HANIM ANILARINDA ANADOLU KOKUSU ALINACAK’

8 Nisan’da Youtube üzerinden  meslektaşlarının anılarına yayınlayacak olan Özsoy, bu çalışmaya neden başladığını “Her birinin anılarında toplumun bütün bireylerinin faydalanabileceği kırıntılar var. İnsanlara kırıntı vereceğiz ve insanlar kendilerine göre olanı alacak” diye açıkladı. Foto muhabirlerinin en çok Süleyman Demirel ve Turgut Özal ile anıları olduğunu belirten Özsoy, “Demirel ile eşi Nazmiye anılar arasındaki ilişkilerle ilgili anılar var. Bu ilişkinin gazeteciler önünde yaşanıyor olması bambaşka bir şey. Nazmiye hanımın anıları dinlendiğinde herkes Anadolu kokusu alacak” diye ipucu verdi.

‘ERDOĞAN’IN ARACININ ARKASINDAN 500 METRE KOŞTUM’

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlığı döneminde 17 Ekim 2006 tarihinde şekerinin düşmesi sonucu fenalaşmıştı. Götürüldüğü hastanenin kapısı önünde makam aracında kilitli kalan  Erdoğan, aracın camı balyozla kırılarak kurtarılmıştı. O anın fotoğrafını çeken de foto muhabiri Özsoy’du ve o gün yaşadıklarını şöyle anlattı: “Gazete’den gündem toplantısından çıkmıştım. Büronun önünden aracı geçti. ‘Acaba Meclis’in Çankaya kapısından mı girecek?’ diye düşünürken, hastaneye yöneldi. Geçen konvoydaki araçların sireni farklıydı. Arkalarından 500 metre koştum. Benim aklımdan ‘En fazla hastaneye girerken fotoğraf çekerim’ diye geçiyordu. Ancak aracın içerisinde kalacağı aklıma bile gelmedi.”

‘İRAN DIŞİŞLERİ BAKANINI OTELDE BASTIM SANDIM’

Özsoy kendi başından geçen komik bir olayı da aktardı: “Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışıyordum. O zaman cep telefonları yok, çağrı cihazları var. Haber Müdürümüz Alper Ballı çağrı attı. ‘X otelinde bilmem kaç numaralı oda, Diplomasi Muhabiri Serkan Demirtaş’ın İran Dışişleri Bakanıyla röportajı var, oraya git.’ Otele gittim. Odanın kapısındayım. İçeriden duş sesi geliyor. İçimden ‘Ulan acaba İran Dışişleri Bakanı’nı bastım mı?’ dedim. Bunu yakalarsan skandal. Kapıyı çaldım. Bornozlu bir kadın çıktı. İngilizce ‘buyurum’ dedi. Olayın iki unsurundan birisi o da ikinci unsuru içeride mi diye kapından odanın içerisini gözetlemeye çalıştım. Baktım kimse yok, geri döndüm. Asansörden inerken bir çağrı daha ‘Adresi yanlış vermişim, İran Büyük Elçiliği’ne geç’...”

‘FOTO MUHABİRLİĞİ SADECE DONDURULDU’

 “Foto muhabirleri de bir anne, baba ve özel yaşamları var. Devletin en üst kademesinin yanından ayrılınca otobüse kartınızı basıp, eve gidersiniz“ diye mesleği anlatan Özsoy, şu anki durumu hakkında “Foto muhabirliği bitmedi sadece donduruldu. Bugün geldiğimiz durumun birinci nedeni basın kuruluşu sahipleri ve foto muhabirlerinin teknoloji, internetin hızına ayak uyduramaması. İkinci nedeni de foto muhabiri çalıştırmak masraflı iş. Fotoğraf makinası ve teçhizatlar pahalı. Kuruluşlar bundan tasarruf edebilmek için ilk foto muhabirlerini işten çıkarıyorlar”  ifadelerini kullandı.

‘YANLARINDA FOTOĞRAFÇI GEZDİRİYORLAR’

Artık Türkiye’deki önemli figürlerin fotoğraflarını kendilerinin servis ettiğini belirten Özsoy, “İmajlarını korumak için yanlarında fotoğrafçı gezdiriyor ve servis ediyorlar.Bakın foto muhabiri demiyorum fotoğrafçı diyorum. Basın kuruluşları kendilerine serviz yapıldığı için foto muhabiri çalıştırmak istemiyor. Çünkü zaten kendilerine yöneticilerin istediği tarzda fotoğraf veren bir yapı var ve bu PİAR çalışması ücretsiz. Ama bu böyle gitmez, foto muhabiri haberde elmanın diğer yarısıdır” dedi.