Karıncalar Ağı bir araya geldi

"Karıncalar Ağı", kuruluşunun ilk yılında toplandı. Ekolojik topluluk, yeni hedefler belirledi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye’deki yerel olarak mücadele veren doğa korumacı gruplar ile çeşitli politik ekoloji gruplarının da içinde yer aldığı "Karıncalar Ağı", kuruluşunun yıl dönümünde bir toplantı yaptı. Bireysel ve grup olarak katılımcıların bir araya geldiği toplantıda, Karıncalar Ağı’nın bir yılı değerlendirildiği ve ikinci yıl için hedefler belirlendi.

Geçen yıl Türkiye’nin ilk ekolojik cinayetinin kurbanları olan Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu'nun anma toplantısı esnasında gündeme gelen, çeşitli doğa korumacı gruplar arasında bir iletişim ve koordinasyon sağlamak amacı ile kurulan Karıncalar İletişim Ağı’nın kuruluşunun birinci yılı toplantısı, geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Şişli’deki Nostalji Cafe’de gerçekleştirildi. Toplantıya Yaşam ve Dayanışma Savunucuları grubu, Munzur Çevre Derneği temsilcileri, Validebağ Gönüllüleri, Yeryüzü Derneği gruplarının temsilcileri yanın da çeşitli doğa korumacı aktivistler katıldı.

Toplantıda ilkin Karıncalar İletişim Ağı’nın nasıl ve hangi süreçlerden geçerek oluştuğu konuşuldu. Bu kapsamda söz alan İsmail Akyıldız, 'bir iletişim ve koordinasyon ağı fikrinin Büyüknohutçu çiftinin anması esnasında konuşulduğunu' belirtti ve şunları söyledi:

“Hiçbir örgütü örgüt olarak davet etmedik. Karıncalar İletişim Ağı, bireyler üzerinden bir araya gelen bir yapı. Gezi benzetmesinden ortaya çıktı. Büyüknohutçu anmasına giderken bir whatsapp grubu kuruldu ve aynı grup zeytin yasasını protestoya gitti, bu da verimli oldu. "Bu mantıkla bir şey kurulamaz mı?" dedik. 80'lerden bu yana ekoloji hareketinden insanlarla görüşüyorum, böyle bir şey başarılamamış. Hatırlarsanız suların ticarileşmesine karşı birçok örgüt bir araya gelmişti ama eyleme gelen yoktu. Örgütler değil bireyler üzerinden hiç kimsenin seceresine bakmadan bir şey kuralım diye düşündük.”

İsmail Akyıldız’ın ardından söz alan STK temsilcileri ve bireyler, 'ağ düşüncesinin olumlu olduğunu, bu ağ fikrinin de hiçbir hiyerarşi içermemesinin, bir grubu bir başka grubun üstüne koymamasının olumlu olduğunu ancak eksikler olduğunu, belirlenmiş ilkelerin bir yıllık deneyim çerçevesinde güncellenmesinin faydalı olduğunu' dile getirdiler. Söz alanların ortaklaştığı en önemli nokta ise "ağ düşüncesi ve bu kapsamda eşitlik" oldu.

SİYASET KONUSUNDA İKİ FARKLI GÖRÜŞ ORTAYA ÇIKTI

Toplantıda konuşulan konulardan birisi de siyaset olgusu oldu. Söz alan çeşitli grup temsilcileri ve bireyler bu konuda farklı görüşler ortaya koydular. Bazıları, 'siyasi farklılıkların çok öne çıkmasının bu ağın temel amacı olan doğa korumacı aktivistlerin bir araya gelip ortak işler yapabilmesi çabasına olumsuz etkide bulunduğunu, bunun yerine ortaklıkların, müştereklerin daha öne çıkartılması gerektiğini' ifade etti. Siyaset yanlısı olanlar ise 'doğa üzerinde uygulanagelen olumsuzlukların siyasi kaynaklı olduğunu, bu bakımdan siyasetin dışlanmasının meselenin özünün kaçmasına yol açacağını' dile getirdiler.

Söz alanlardan İbrahim Özkurt 'devleti ele geçirmek için örgütlenen yapıların başarısız olduğunu, emek ve doğa sömürüsünü birlikte gündeme getirecek yapılanmaların ihtiyaç olduğunu belirterek komünal belediyecilik şeklinde bir belediye anlayışına yönelik mücadele ve örgütlenme' önerdi. Özkurt, 'katılımın çok önemli olduğunu çevre örgütlerinin çoğunda karar süreçlerine katılımın söz konusu olmadığını, bunun da o örgütlerde bir süre sonra heyecan kaybına neden olduğunu' söyledi.

Toplantı esnasında gündeme gelen konulardan birisi de Dersim'de yaşanan yangınlar karşısında doğudaki STK’lar ile batıdaki STK’ların aynı hassasiyeti göstermediği olduğuydu. Bu konuda görüş bildiren bireylerden birisi olan Haşmet Demirel, 'Kürt Meselesi'nin doğa koruma hassasiyetinin önüne geçtiğini, batının milliyetçilikten etkilenerek bu konuda hassasiyet sergilemekten çekindiğini' ifade etti.

AYDIN VE BURSA'DA JEOTERMAL SANTRALLERE DİRENENLER İLE DAYANIŞMA

İlk tur değerlendirmelerden sonra toplantıda Karıncalar Ağı’nın bundan sonraki hedeflerinin neler olması konuşuldu. Munzur Çevre Derneği'nden gelen Sevil Doğan, 'Bursa ve Aydın’da kurulması için süreçlerin işlediği jeotermal santrallere yönelik direnişlere destek verilmesi için gruplara çağrı yapmayı' önerdi.

Çağrı yapılması istenen ikinci konu ise, şu anda yaşam mücadelesi veren Öykü Arin ve benzeri durumdaki Lösemi hastalarına dönük olarak kapsamlı bir kan bağışı kampanyası verilmesi oldu. 'Karıncaların yaşam savunucusu bir yapılanma olduğunu' belirten konuşmacılar, 'yaşamın insan ve insan dışı ayrımı yapmadan savunulacak bir değer olduğunu bu nedenle de lösemililerle dayanışarak yaşamın değerinin altının çizileceğini' ifade etti.

Toplantının sonunda bu toplantıların çoğaltılması, hatta tematik toplantılar yapılarak daha çok bir araya gelinerek yaşam savunucularının ortaklaşması için çaba gösterilmesi vurgulandı.