İplik Mahallesi’nden İsveç’in kalesine

DİSKİ’nin altyapısında futbola başlayan Aziz Demircan, Türkiye Süper Lig takımlarında oynadıktan sonra İsveç birinci lig takımlarından Dalkurd’un kalesini korumaya başladı. Dalkurd’da oynadığı için mutlu olduğunu söyleyen Demircan’ın bundan sonraki hayali ise Avrupa’nın büyük takımlarından birinde futbol oynamak.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Uzun boyu, büyük elleri var Aziz Demircan’ın. Bunlar, tek başına yeterli olmasa da, bir kalecide olması gereken özellikler. Arkadaşları, Aziz’in günün birinde aranan bir kaleci olabileceğine inanmadıkları için olacak, çok dalga geçmişler elleriyle. Çocukluk günlerini anlatırken, “Arkadaşlarıma göre çok büyüktü ellerim çünkü hep çalışıyordum ve onlar hep dalga geçiyorlardı” diyor. Sonra Ronaldo’nun bir sözünü hatırlatarak “Ben de Ronaldo gibi fakirliğin en dibini gördüm ama henüz zenginliğin en yükseğini göremedim” diyor gülerek.

Gazeteci arkadaşım Mahmut Bozarslan’ın bir berber dükkanında tanıştırdığı Dalkurd takımının kalecisi Aziz Demircan’ın babası, Diyarbakır’ın İplik Mahallesi’nde toprağı icar alıp çiftçilik yapan bir insan. Sekiz çocukla geçinebilmek konusunda zorluklar yaşıyor olsa da futbola düşkün ve bir amatör takımın kaleciliğini yapıyor. Aziz’in en büyük şansı da babası gibi görünüyor. Çünkü birçok babanın aksine oğlunun futbol oynamasını hep desteklemiş.

Kaleci olarak keşfedilmesini şöyle anlatıyor Aziz: “Komşu köyün takımı bizim köye maç için gelmişti. Maç bittikten sonra kaleye geçtim, benden 7-8 yaş büyük gençler kaleye şut çekiyordu. Topa nasıl gözü kara atladıysam artık, iyi bir kaleci olacağımı düşündüler. Babam beni TEDAŞ’ın yaz okuluna yazdırdı. Ama paramız olmadığı için gidemedim.”

FERİT ALTAŞ’IN EMEĞİ

Daha 12 yaşındadır Aziz ve babası onun futbolcu olmasını çok istese de parasızlık hep engel olarak çıkar karşısına. Daha sonra Amedspor adını alacak olan DİSKİSpor’un elemelerine götürür Aziz’i. Ancak burada da parasızlık sorunu çıkar karşılarına. Aziz, takımla çalışmak için 7 kilometre yürümek ayrıca takımın istediği parayı ödemek zorundadır.

“O kadar yol yürümek çok zordu” diyor Aziz. “Parayı da ödeyemedik. Takımla çalışmayı bıraktım. Bir gün annemle minibüste yolculuk yaparken takımın hocasıyla, Ferit Altaş ile karşılaştık. Çalışmalara neden katılmadığımı sordu. Annem paramızın olmadığını söyledi. Kulübün istediği parayı Ferit hoca ödedi. Benim üzerimde emeği çoktur. O olmasaydı belki tamamen kopacaktım futboldan. Çiftçilik yapacaktım ya da sanayide işçi olacaktım.”

Aziz Demircan

BİR İSTANBUL MACERASI

DİSKİ’nin hocaları ve futbolcuları kalecilerini bulduklarını düşünüyorlar. Aziz de 9 yıl boyunca takımın formasını terletir. Takımın kendisine yeterince yer vermediğini düşünmeye başladığında henüz 17 yaşındadır. İstanbul’da Sivasspor’un elemeleri vardır ve şansını denemek ister. İstanbul’a gidebilmesi için amcası yol parasını karşılar Aziz’in, babası da biraz harçlık verir.

Aziz’in İstanbul’a ilk gelişidir bu. Çapa tarafında bir arkadaşında kalmış ilk gün. Ertesi gün tek başına elemelere katılmak için Üsküdar tarafında gitmek zorundadır. İstanbul’daki şaşkınlığını şöyle anlatıyor Aziz: “Arkadaşım bir kağıda nasıl gideceğimi yazdı. Eminönü’ne geldim. Yüz metre ileride balık ekmek satılıyordu. Canım çok istiyordu ancak kaybolurum, elemelere yetişemem diye gidememiştim.”

Elemelerin yapıldığı yerde bin beş yüz kişi vardır. İnsanlar ailesiyle, dostlarıyla, sevgilileriyle gelmiştir elemelere. Aziz tek başınadır ve “Bin beş yüz kişi içinde hiç şansım yok” diye düşünmeye başlar. “Bir köşeye çekildim. Kendimi o kadar yalnız hissettim ki gözlerimden yaşlar geldi. Sonunda beni de aldılar oyuna. 15 dakika oynadım, hoca beni çağırdı, ‘Sen Diyarbakır’a git, eşyalarını topla gel’ dedi.”

Aziz sevinçle döner Diyarbakır’a ancak DİSKİ lisansını vermez. “Takımda kalmamı istediler. Başka takımlarda hak ettiğim yere gelemeyeceğimi söylediler. Hem de DİSKİ’de kalmamı istiyorlardı. Bu yüzden takımdan ayrılamadım.

KARABÜK İLE SÜPER LİG’E

DİSKİ’de bir sezonda 30 maça çıkar Aziz. Bu maçların 17’sinde kalesinde gol görmemiştir. Beşiktaş, Galatasaray, Başakşehir, Kasımpaşaspor gibi takımların dikkatini çekmiştir. Sonunda Karabükspor’a transfer olur ve para kazandıran ilk futbolcu olarak DİSKİ’nin tarihine geçer.

Karabükspor’dan sonra önce Kayserispor’a ardından da Aykut Kocaman’ın ısrarıyla Konyaspor’a transfer olur Aziz Demircan. Süper Lig’de süper futbolculara karşı oynar, kupalar kaldırır. Konyaspor’un başına Mehmet Özdilek (Şifo Mehmet) gelinceye kadar.

Aziz, “Daha ilk antrenmandan sonra hoca beni takımdan çıkardı. Başarılı olmadığım için değil, Türkiye liglerinde yabancı kalecilere daha çok değer verildiği için” diyor.

DALKURD İLE İSVİÇRE LİGİ

Şifo Mehmet’in tutumu Aziz Demircan’ın yeni takım arayışına girmesine neden oldu. Esasında Türkiye liginde oynamak isteyen ve Milli Takım forması giymek isteyen Aziz’e İsveç’ten bir teklif gelir. Mardinli Ramazan Kızıl’ın İsveç’te kurduğu, en alt ligden süper lige kadar çıkan Dalkurd, kalesini Aziz'in korumasını ister.

Türkiye’de “terörist takım” olarak değerlendirilen Dalkurd’da oynamak için iki nedeni vardır Aziz’in. Birincisi, takım iyi bir transfer ücreti teklif etmiştir. İkincisi, Aziz’in eşi İsveçlidir. İsveç hem kendisine hem de eşine iyi gelecektir. Peki ama Dalkurd nasıl oldu da Aziz'in farkına vardı?

Ramazan Kızıl’ın oğlu da kalecidir ve Aziz DİSKİ’de oynarken takımın seçmelerine katılmak üzere Diyarbakır’a gelmiştir. Burada tanışıyorlar ama dostlukları devam ediyor. “Beni daha önce de istiyordu Dalkurd ancak ben karar veremiyordum. Konyaspor’da işler değişince ve Türkiye’den iyi bir teklif alamayınca Dalkurd’a gitmeye karar verdim. İsveç’te oynayacağım için eşim de buna çok sevindi.”

Aziz Dalkurd ile anlaşıp Konyaspor’dan ayrılınca Konyaspor taraftarının hışmına uğramış. O güne kadar Diyarbakırlı bir Kürt olarak hiç hakarete uğramamış olan Aziz, taraftarın saldırısı nedeniyle sosyal medya hesaplarını kapatmak zorunda kalmış.

DALKURD KÜRT TAKIMI MI?

Aziz, futbol oynadığı Dalkurd ile ilgili şu bilgileri paylaşıyor: “Dalkurd takımını Mardinli Kürt Ramazan Kızıl kurdu ama şimdi takımda sadece 4 Kürt futbolcu var. Bunlardan biri İran, biri de Irak Kürtlerinden. Geriye kalan futbolcular içinde Afrikalılar da var İsveçliler de. Zaten İsveç’te Arjantinlilerin, Yunanistanlıların ve başka ülkelerden insanların takımları da var. En başarılı takım Dalkurd oldu ve İsveç’in Süper Ligi’ne kadar çıktı. Bu takımlar İsveç’te bir ayrımcılığa uğramıyorlar. Sadece Türkiye’de böyle bir algı var.”

DALKURD LİGİN ACEMİSİ

Bir Kürt olarak Dalkurd’da futbol oynadığı için mutlu olduğunu söyleyen Aziz Demircan, İsveç’in soğuk havasına uyum sağlamakta güçlük çektiğini de aktarıyor: “Takımla çalışmaya başladığımda Ocak ayındaydık ve İsveç buz gibiydi. Performansımı beğenmediler, ‘yanlış transfer mi yaptık’ diye düşünmeye başladılar. Ancak hazırlık maçlarına çıktığımızda hava ısınmaya başlamıştı ve işte o zaman inanmaya başladılar bana.”

Takımın ligdeki durumu hakkında da bilgi veren Aziz, “Hem psikolojik olarak hem de ekonomik olarak süper lige hazır değildik. Mesela geçen hafta oynadığımız maçı acemiliklerimiz nedeniyle kaybettik. Bir de altyapı sorunu var takımın. Kendi sahamız olmadığı için bütün maçları deplasmanda oynuyoruz” diyor.

İsveç’te lig maçları henüz başladı. Aziz, Diyarbakır’da bulunma nedeni ise umreden yeni dönen anne-babasını ziyaret etmek. “Hayırlı evlatsın” dediğimde Aziz duygulanıyor. “Çok yoksulduk ve onların bana emeği çoktur. Mahallede herkes bir işe girip çalışmamı istiyordu ama annemle babam futbolcu olacağıma her zaman inandılar. Şimdi ekonomik durumum iyi ve benim paramı onlar yönetiyor. Yine de onlara olan borcumu ödeyemem.” (DUVAR)