'Bursa'da üfürükten şeyler delil olarak yansıtılmış'

Polis fezlekesinde geçen, 'Terör finansmanı filan üfleriz abi' ifadelerinin yer aldığı iddianamede savcılık, DBP ve HDP ile avukatlar için ceza istedi. Avukatlar ve müdafileri, iddianamede yer alan bu ifadelere karşı, “Üfürükten şeyler delil olarak yansıtılmış” dedi. Dosya kapsamında yargılanan avukat Cahit Kırkazak, savcının 'İradelerini örgüt üst yönetimi ve liderinin iradesinin tekeline bıraktıkları' iddiasıyla ceza istemesine ilişkin, “İrademiz olmamış olsa idi, biz gider siyasal iktidarlara teslim olurduk, onlardan rant sağlardık” ifadelerini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR – Bursa'da aralarında avukatlar, HDP ve DBP yöneticilerinin olduğu 12 kişi hakkında savcılık mütalaasını verdi. Kamuoyunda, 'üfürükten suç üretme' olarak bilinen iddianamede savcılık, sanıklar için, “İradelerini örgüt üst yönetimi ve liderinin iradesinin tekeline bıraktıkları...” ifadesini kullandı. Dosya kapsamında yargılanan avukat Cahit Kırkazak ise bu iddiaya tek tek yanıt verdi.

Savcılık, HDP İl Yöneticisi Ceylan Erol ve Mudanya İlçe Eşbaşkanı Mediha Azra Güllüpınar, DBP İl Eş Başkanı Recep Kuru, HDP Osmangazi İlçe Başkanı Azat İmal, HDP Yıldırım İlçe Başkanı Mehmet Kocaman, DBP Nilüfer İlçe Başkanı Seyfettin Havuz, HDP İl Yöneticisi Layık Hanazay, HDP'nin Bursa Milletvekili adayı Ceylan Erol, avukat Ayşe Batumlu Kaya, avukat Mehmet Deniz Büyük hakkında ceza istedi.

'ÜFÜRÜKTEN ŞEYLER DELİL OLARAK YANSITILMIŞ'

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı bu iddianame günlerce kamuoyunda tartışma yaratmıştı. 2017 yılında savcılığın avukatlar, HDP ve DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) üyeleri hakkında hazırladığı iddianame içeriğinde polis fezlekesi unutuldu. Böylece polislerin avukatlar, HDP ve DBP'liler için söylediği, “Terör finansmanı filan üfleriz abi” sözleri de iddianamede yer aldı. İddianamenin kamuoyuna yansımasının ardından bu dava 'Üfürükten dava, üfürükten suç üretme' olarak günlerce tartışıldı. Konu defalarca Meclis gündemine taşınmış ve HDP'liler bu iddianame için savcılığı istifaya çağırmıştı.

Sanık olarak dinlenen HDP'nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın avukatı olan Cahit Kırkazak'ın müdafiisi Neslihan Aktosun'un 'Terör finansmanı filan üfleriz abi' ifadelerine karşı şu sözleri de tutanaklara geçti: “Delil yaratalım derken de siyasi faaliyetleri içerisinde göstermiş olduğu legal tüm demokratik haklarını kullandığı eylemleri diğer sanıklar ile birlikte, ki onlarda aynı şekilde demokratik olan haklarını kullanmışlardır, suçun unsuru olarak gösterilmiş, iddianamede de diğer meslektaşlarımın da belirttiği gibi fezlekeye üfürükten şeyler delil olarak yansıtılmış. Taraflı, yanlı, subjektif, objektif olmayan tüm değerlendirmeler, kanaatler, kendi düşünceleri fezlekeye yansımış. Fezlekeden sonrada iddia makamı bu fezlekeyi olduğu gibi alarak suç unsuru olarak göstermiş ve iş bu davayı açmıştır.”

İDDİANAME: SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ...

Ayrıca savcılık 12 kişi için, ANF'den talimat aldıklarını öne sürerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için de 'sayın' ifadelerini kullandı. İddianameler hazırlanırken hiç kimseye 'sayın' gibi sıfatlar kullanılamayacağını belirten avukatlar bu durumun tarafsızlığa zarar vereceğinin de altını çiziyor. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianameden bir bölüm şöyle: “Türkiye cumhuriyeti devletine ve cumhurbaşkanımız sayın recep tayyip erdoğan’a hakaret içerdiği, ülkemizi aşağılayıcı, alay edici ve küçük düşürücü asılsız haberler yaptığı, ülkemiz aleyhine kamuoyu oluşturarak uluslararası platformda ülkemizi itibarsızlaştırmayı amaçlayan yayın politikası yürüten almanya ülkesinde faaliyet gösteren der spiegel isimli dergi ile ilişki ve irtibat içerisinde olunarak türkiye cumhuriyeti devleti aleyhine haber temin edilmesi...”

'İRADEMİZ OLMASA İKTİDARA TESLİM OLURDUK'

Sanıklar için savcılık, 'Örgütten, ANF'den talimat aldı' iddialarına da tepki gösterdi. Avukat Cahit Kırkazak, 'Talimat aldı' iddiasının doğru olmadığını, yapılan görüşmelerin parti faaliyeti olduğunu ve telefonla konuşulan kişilerin de parti üyeleri olduğunu söyledi. Kırkazak savcılığın hazırladığı iddianamede geçen iddialarla ve ifadelerle ilgili de şöyle dedi: “Başka bir iddia yine şu: Sözde kendi irademiz yok. Biz bunu hakikatten kendimize saygısızlık ve nezaketsizlik olarak kabul ediyoruz. Bizim irademiz olduğu için biz bu siyasi tutumu geliştiriyoruz. Biz bu perspektifi geliştiriyoruz. Tekrar söylüyorum irademiz olmamış olsa idi, biz gider siyasal iktidarlara teslim olurduk, onlardan rant sağlardık. Belediyelerden avukatlık alırdık. Kamuoyu ihalelerinde ihaleler alırdık. Kamulaştırma dosyalarını alırdık. Bir yerlerde makam ve mevkilerimiz olurdu. Bunu yapabilecek potansiyelimiz de var. Ama biz kişisel rantı toplumsal menfaatine aykırı bulduğumuz için toplum adına bir mücadele ve bedel ödemeye çalışıyoruz.”

'ZULME KARŞI ÇIKACAĞIZ DEMİŞİZ'

İddianamede yer alan eylem çağrıları için de Kırkazak şunları söyledi: “Biz Türkiye'de demokrasiye inanan herkese bu çağrıyı yaptık. Ve Türkiye'de demokrasiye inanan herkeste o dönemde bizim yanımızda oldu. Hep beraber Türkiye'nin o en sıkıntılı, en antidemokratik uygulanan dönemlerini geçtik. Ve önümüzdeki haftada bu arkadaşlarımızın hukuksuz bir şekilde alınmalarının ikinci yıl dönümü doluyor. Demişiz ki zulme karşı direneceğiz, direneceğiz, kazanacağız, gereğinin yapılması diyoruz suç uydurma, yargıyı yönlendirme, sahte delil üretme ile karşı karşıya olduğumuzu tekrar gördük. Uydurma ve sahte bir iddianame ile savunma yapmak gerçekten zor. buna rağmen tekrar biz hukuk varmış gibi ve mahkemeye de olan güvencimizi de tekrar bir yargılamaya ve savunmamızı yapmaya devam edeceğiz.”

'DEMİRTAŞ, ANLI TUTUKLANDIĞINDA NE YAPMALIYDIM?'

Ayrıca iddianamede basın açıklamasına katılmak da suç sayıldı. Demirtaş'ın tutuklandığı dönem yapılan basın açıklamasının suça teşkil olamayacağını anlatan Kırkazak bu durum için de şunları söyledi: “Hukuksuz bir şekilde Türkiye toplumunda demokrasi ve özgürlüğü ve eşitliği getirmek adına yapmış olduğum mücadeleden dolayı itibarsızlaştırmak suretiyle alınmalarına evimde oturup ya kaderimizde bu mu varmış deyip oturmamı mı bekliyorlar. Benim kişisel ahlakım toplumsal mücadele ahlakım dayanışmayı gerektirir. Yan yana durmayı gerektirir. Demirtaş alındıysa beni de alırlar diye düşünmeyiz. Fırat Anlı alındıysa beni de alırlar diye düşünmeyiz. Ben Demirtaş’ın da Anlı’nın da birebir avukatlığını yapıyorum. Savunmaları da yapıyorum. Benim başımda ne varsa sizin karşınızda onların da aynısı. Yapmış oldukları meclis konuşmaları vs. şimdi buna ilişkin olarak da ben basın açıklaması yapmışım. Ne yapayım yani. Oturup yas mı tutaydım. Oturup göbek mi ataydım. Ben ne yapaydım. Bunun için ne diyorlar, talimat almıştır diyorlar.”

Savcılık, mütalaasında 12 HDP 'li DBP'li ve avukatlar için, “Örgütle bağlantılarının bulunduğunu” iddia etti ve şöyle devam etti: “Örgüt hiyerarşisine dahil oldukları, iradelerini örgüt üst yönetimi ve liderinin iradesinin tekeline bıraktıkları böylece silahlı terör örgütü üyesi oldukları, yine sanıkların terör örgütü propagandasını yapmak suçuna iştirak ettikleri”ni iddia ederek 'Örgüt üyeliği, belirli haklarından yoksun bırakılma' gibi suçlardan cezalandırılmalarını istedi.