Deprem toplantısına İmamoğlu yine davet edilmedi

Depremin öncelikli konu olduğu ve kurumlar arası organizasyona dikkat çekilen İstanbul Afet Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı'na İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu davet edilmedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul'da alınacak kararları bir 'laboratuvar' olarak gördüğünü ve buradaki iyi uygulama örneklerini Türkiye'nin diğer illeri için 'baz' kabul ettiklerini anlattı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul'da AFAD Afet ve Acil Durum İl Müdürlüğü'nde "İstanbul Afet Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı” yapıldı. Toplantıya İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, AFAD İl Müdürü Gökhan Yılmaz, İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Baybaba da katıldı.

Independent Türkçe’den Can Bursalı’nın haberine göre İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu toplantıya davet edilmediği için katılmadı.

24 Eylül 2019 tarihinde İstanbul’da meydana gelen 5.8’lik depremin ardından Türkiye Afet Müdahale Planı Toplantısı yapılmıştı. Ekrem İmamoğlu, toplantının ilk gününe davet edildiğini ikinci gününe ise davet edilmediğini açıklayarak tepki göstermişti. İstanbul Valiliği ise yaptığı açıklamada ikinci gün yapılan toplantı için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından tüm katılımcılara talimat verildiğini ileri sürmüştü.

FAY YASASI İÇİN HAZIRLIK 

İçişleri Bakanı Soylu toplantıda yaptığı konuşmada "17 Ağustos 1999 nasıl bizim afetler ve deprem konusunda aldığımız bir milatsa yine geçmiş dönemlerde yaşadığımız Van depremi de bir devletin müdahale birimlerinin bir afette, depremde neler yapması lazım geldiği konusundaki önemli bir milattır. Devlet yöneticilerinin, kurumlarımızın atacağı adımların, ödevlerinin, vatandaşımızı yalnız bırakmamanın ve daha sonra iyileştirme ve rehabilitasyon çalışmalarının nasıl yapılacağının, nasıl zamanında yetiştirileceğinin temel bir örneğidir. Sürekli iyileştirerek götürmek zorunda olduğumuz örnektir. Bu örnekleri ilgili kurumlar en iyi noktaya taşımak görevindedir" dedi.

17 Ağustos Marmara Depremi'nin 21. yılında bu haftayı depreme ve Afetlere Hazırlık Haftası olarak değerlendirdiklerini ifade eden Soylu, şunları söyledi: "Dün ilk kez Türkiye'de yeni bir platformu topladık. O da hem sivil toplum kuruluşlarından hem üniversitelerden hem meslek odaları ve meslek kuruluşlarından hem kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili olanlarından oluşan Türkiye Afet Risk Azaltma Platformu'nu topladık. Orada da kendimize bir takım hedefler ortaya koyduk. Biliyorsunuz bundan bir ay önce de Danışma Kurulumuzu toplamıştık. Danışma Kurulunda da iki temeli ortaya koyduk, daha doğrusu gerekliliğini, tavsiyesini ortaya koyduk. Bunlardan bir tanesi Türkiye'de bir Fay Yasası çıkması zaruretini hep beraber değerlendirdik ve bu konuda bir çalışma ekibi oluşturduk. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile beraber ona nasıl bir şey sunabiliriz, bizim neye ihtiyacımız var, Fay Yasası itibarıyla ne murad ediyoruz, ne ortaya koymaya çalışıyoruz, İl Afet Risk Azaltma Planlarıyla Fay Yasası'nı bütünleştirmenin nasıl bir önemi var, bunu bir şekilde ortaya koyacağız."

İstanbul'da alınacak kararları bir "laboratuvar" olarak gördüğünü dile getiren Soylu, buradaki iyi uygulama örneklerini Türkiye'nin diğer illeri için "baz" kabul ettiklerini anlattı. İletişimden toplanma ve barınma alanlarına kadar çalışma gruplarının ortaya koyacağı örnek sürecin Türkiye'ye örnek olacağını anlatan Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"Türkiye Afet Müdahale Planı'nda şu ana kadar İstanbul'da haberleşme ki ilk toplantımızda çok önemli kararlar aldık, çok da iyi bir noktaya geldik. Pazartesi vatandaşımıza afetle ilgili attığımız ilk mesajda buna da ehemmiyet verdik. Vatandaşımızdan bir ricada bulunduk. Bugünkü ana meselelerden bir tanesi de bu. Birinci ricamız şuydu: 'Ne olursunuz o gün cep telefonundaki hatlarınızı kullanmayın. İnternet tabanlı konuşun veya mesaj atın.' Her gün deprem olacak diye bekliyoruz. Bu, benim için bir sorumluluktur. Buna hazırlık yapmamız gerekir. Ne zaman olacağını biliyor muyuz? Hayır. Onun için bizim sorumluluğumuz her an olabilecekmiş gibi hazır olmaktır.  Bu konuda Türkiye'de çok adımlar atıldı." (HABER MERKEZİ)