'Baroların bölünmesi halkı güvencesiz bırakacak'

AK Parti’nin çoklu baro için hazırladığı yasa teklifi dün Meclis Başkanlığı’na sunuldu. Düzenlemeye karşı olduğunu açıklayan 80 baro, Ankara’da büyük ’Savunma Mitingi’ne hazırlanırken tepkiler sürüyor. Hukukçulara göre, hayata geçirilmek istenen sistem ile baroların bağımsızlığı zedelenecek, siyasileştirilerek taraflı hale getirilecek. Hukukçular, “Baroların etkisizleştirilmesi demek doğa talanının, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, işkencenin, kötü muamelenin meşrulaşması anlamına gelir ki, bu da çok tehlikelidir” diyor.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘Kararlıyız’ dediği, bazı illerde birden fazla baro kurulmasına olanak sağlayan çoklu baro düzenlemesi Meclis Başkanlığı’na sunuldu.

AK Parti tarafından hazırlanan 28 maddelik kanun teklifinin yasalaşması durumunda avukat sayısı 5 binden fazla olan illerde asgari 2 bin avukatın imzasıyla yeni bir baro kurulabilecek. Bu şartlarda ‘çoklu baro’ düzenlemesi sadece üye sayısı en fazla olan İstanbul, Ankara ve İzmir’i etkileyecek. Kısa bir süre sonra Antalya'nın da buna eklenmesi bekleniyor.

TBB’nin 477 delegesinden 138’i İstanbul, 57'si Ankara, 30’u İzmir Barosu seçimlerinde belirleniyor. Üç baronun toplam delege sayısı ise 225. Teklif yasalaşırsa her baro TBB Genel Kurulu'na baro başkanı ve 3 delege belirleyecek. Ayrıca 5 bin avukat için bir delege verilecek. Bu durumda 46 bin 52 avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu delege sayısı 13 olurken, Ankara 7, İzmir ise 5 olacak.

ANTALYA BAROSU BAŞKANI BALKAN: BU DÜZENLEME ÖNGÖRÜLEMEYEN VAHİM SONUÇLAR DOĞURACAK

Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan’a göre, barolara yönelik düzenleme hayata geçerse uygulamada bugünden öngörülemeyen vahim sonuçlar doğuracak. Savunma özgürlüğünü koruyan baroların aynı zamanda insan hakları mücadelesi yürüttüklerine de dikkat çeken Balkan, “Bu düzenleme baroları ateşe atmaktır. Zaten asıl dert de baroların hukuki duruşunun toplum üzerinde yarattığı olumlu etkiyi kırmak ve baroları karşı karşıya getirerek bölmek. Çoğu zaman mahkeme kapılarında, adliye koridorlarında insanların sesidir barolar. Baroların etkisizleştirilmesi demek doğa talanının, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, işkencenin, kötü muamelenin meşrulaşması anlamına gelir ki, bu da çok tehlikelidir” diyor.

'İKTİDARA YAKIN BAROLAR SAVCI VE HAKİM ÜZERİNDE TAHAKKÜM KURAR'

Balkan, baroları ‘böl, parçala, yönet’ anlayışının avukatları ideolojik, etnik, tarikat ve cemaatlere göre ayrıştıracağını savunarak, bu durumun yol açacağı sonuçları şu şekilde anlattı:

“Baroları, ‘bölücü, parçalayıcı ve yıkıcı’ bir problem bekliyor. Avukatlar ideolojilerine, etnik kökenlerine, tarikat ve cemaatlerine göre örgütlenebilirler. İdeolojik bir parçalanma yaratan bu durum hukuk birliğini ortadan kaldırır. Yargıda, şu an olduğundan daha fazla tartışmalı kararlar çıkar. Kadın cinayetlerine, doğa talanına, çocuk istismarına ve herhangi bir hak ihlaline karşı aynı ildeki barolar farklı açıklamalar yapar. Bu da toplum nezdinde barolara duyulan güveni azaltır. Böylece barolar siyasileşir ve siyasi partiler gibi çatışmalar çıkar. Aynı zamanda siyasi iktidara yakın olan baro üyesi avukatlar adliyelerde savcı ve hâkimler üzerinde tahakküm kurar. Dolayısıyla o mahkemelerden çıkacak kararlar da hukuki niteliğini yitirir, siyasallaşır.”

OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL TALEBİ 10 BARODAN 25 BAROYA ÇIKARILACAK

Kocaeli Barosu Başkanı Bahar Candemir Gültekin ise, teklifin yasalaşması durumunda baroların işlevsizleştireceği görüşünde. Avukatlık Kanunu’nun 115. maddesinde yapılan değişiklik ile olağanüstü genel kurul talebinin 10 barodan 25 baroya çıkarıldığını vurgulayan Gültekin, “Demokrasi getiriyoruz” diyerek Avukatlık Kanunu’nun demokrasi düzeneğini de ortadan kaldıran bir yasa tasarısı ile karşı karşıyayız. Bu teklif aynı zamanda birlik başkanı Feyzioğlu’nu da kurtarma operasyonuna dönüşüyor. Kişiye özel maddeler getirilmiş. Bu teklif çok tehlikeli” dedi.

İDARE HUKUKÇUSU GÜNDAY: ÇOKLU BARO KENDİ ‘YARGISINI’ ORTAYA ÇIKARACAK

İdare hukukçusu Prof. Metin Günday’a göre ise, çoklu baro sistemi Anayasa’nın 135. maddesi ile çelişiyor. Baroların kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları olduğunu hatırlatan Günday, “Kuruluşların teşkilatlanmalarında meslek birliğinin sağlanması hedeflenir. Ama bu sistem tamamen kendi ‘yargısını’ ortaya çıkaracak. Baroların bağımsızlığı zedelenecek, taraflı hale getirilecek. Yandaş-muhalif, muhafazalar-seküler barolar ortaya çıkarılacak. Bu ayrışma da halkın hak arama özgürlüğünü etkileyecek. Barolar her şeyden önce hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını korumak ile yükümlüdür. Bu sistem ile yandaş barolar hak ihlallere ses çıkarmayacak. Böylece aynı şehirde iki baro arasında yaşanan ayrışma iktidarın elindeki kozu meşrulaştıracak. Baroların politika yaptığını söylemek mümkün; ancak barolar hukuk politikası yapar. Bu sistem ile bu durum gündelik, sıradan siyasete dönüşecek.”

TURGUT KAZAN: BU, 'BİZİM ADAMLAR SEÇİLEMİYOR' TEKLİFİ

İstanbul Barosu eski başkanı hukukçu Turgut Kazan ise, "çoklu baro" kurulmasına dönük çalışmaların yıllardır rafta bekletildiğini ifade etti, “O dönem FETÖ yapmak istiyordu, şimdi AK Parti. Çoklu baro, baroların gücünü etkisizleştirecek, seslerini kısacak, hareket alanını daraltacak. Baroları ayrıştırarak kategorize edecek. Hukukun 3 sacayağından savunmayı de ele geçirmek istiyorlar. Bütün adaletsizliklerin güvencesi barolardı. Toplum, sadece avukatların varlığı karşısında adalete olan güvenini koruyor. O da ele geçirilirse insanların hukuka olan umudu yok olacak. Bu, “Bizim adamlar seçilemiyor” teklifi. Bu teklifin tek amacı baroları bölmek.

'BAROLARI BÖLEREK TOPLUMU GÜVENCESİZ BIRAKIYORLAR'

CHP’nin Hukuk İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek de, hükümetin her alanda adaletsizlikleri büyüttüğünü söyledi. Hükümetin amacının yandaş barolar yaratarak insan hakları ve demokrasi adına tavır koyamayan barolar oluşturmak olduğunu belirten Erkek şunları söyledi:

"Avukatlık Kanunu’nun etiğini, disiplinini yok ederseniz aslında vatandaşların güvencelerini yok edersiniz. Vatandaşlar devlete, idareye karşı bir haksızlığa uğrayıp yargıya gittiği zaman kamu gücünden çekinmeyecek güçlü, bağımsız avukatları olsun isterler. Bu da güçlü barolar ile mümkündür. Beş yüz üyesi olan barolar ile 50 bin üyesi olan baroların delege sayıları benzer mi olacak? O zaman İstanbul’dan parlamentoya gelen milletvekili sayılarını da düşürelim, bu mu demokrasi? Barolar siyaset üstü görev yapıyor. Hukukun üstünlüğü için mücadele ediyor. Amaç yandaş barolar yaratmak. Barolar, çevre haklarına, kadın cinayetleri karşısında ses çıkaramasın, insan hakları ve demokrasi ile ilgili tavır koyamasın istiyorlar. Biz de baro başkanları gibi gereken mücadeleyi komisyonda ve genel kurulda vereceğiz.” (DUVAR)