5 Haziran davasında karar: Adalet yerini bulmadı

HDP Diyarbakır mitingi davasından çıkan karar, IŞİD’in bombalı saldırısında ölenlerin yakınlarını ve saldırıdan yaralı kurtulanları tatmin etmedi. Müşteki avukatlarından Kazım Bayraktar, "Bu üç kişi piyon. Bu kişiler zaten gözden çıkarılmıştı. Onlara emir verenlere ulaşılmadı. Adalet yerini bulmadı" dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Diyarbakır'da 7 Haziran 2015'teki milletvekili genel seçimi öncesinde HDP’nin düzenlediği 5 Haziran mitingine, IŞİD’in gerçekleştirdiği ve dört kişinin hayatını kaybettiği çok sayıda kişinin yaralandığı ve uzuvlarını kaybettiği bombalı saldırının davası sonuçlandı. Diyarbakır’dan güvenlik gerekçe gösterilerek Ankara’ya taşınan ve kent merkezine uzak bir noktada bulunan Sincan Adliyesi’nde görülen davanın son duruşmasında üç sanığa beşer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.

Ankara Batı 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını açıklamasının ardından saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarıyla yaralı kurtulanlar adliye önünde açıklama yapmak istedi, polis izin vermedi.

Saldırıda 47 yaşındaki kardeşi Necati Kurul’u kaybeden Adalet Sevil "Hiçbir ceza bize yetmez. Bu ceza ne kardeşimi geri getirebilir ne ayağını kolunu kaybedenlerin organlarını onlara geri verebilir” dedi. Adalet Sevil basın açıklamasına izin vermeyen polisin tutumunu da eleştirdi, “Mahkemeyi evimize en uzak yere taşıdılar. Aileler gelip gidemedi Ankara’ya. Hasta olmama rağmen yine de geldim ama yargılama boyunca bizi hiç konuşturmadılar. Hep engellendik. Bugün de bir açıklama yapmamıza bile izin vermediler. Böyle adalet olur mu!" diye konuştu.

LİSA ÇALAN: YARALARIMIZ HEPSİ CEZA ALMADAN KAPANMAYACAK

Patlamada iki bacağını kaybeden ve tedavisi hâlâ devam eden Lisa Çalan, “Bu dosyalarda adı geçenlerin hepsi yargılanmadan, biz bitti demeden bu dava bitmeyecek” dedi. Çalan şöyle konuştu: "İnsan dava bitince, sanıklar ceza alınca bir nebze olsun içinin soğuyacağını zannediyor ama soğumuyor, çünkü ölenler geri gelmeyecek, bizim hayatımız bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Başından beri sesimizi çıkarmamıza engel oldular. Bize sadece bir kez konuşma hakkı verildi. Aylarca bu yaralı halimizle geldik gittik. Karar duruşmasına ailelerin neredeyse tamamı gelmişti. Herkesin söyleyecek sözü vardı ama bir basın açıklaması yapmamıza, içimizdeki öfkeyi bağırıp çağırarak dışa vurmamıza bile tahammül edemediler. Belki bu sayede biraz içimiz soğuyacaktı. Dosyada adı geçen çok sayıda kişi ve kurum var. Bizim acımız, yaralarımız bu kişilerin hepsi ceza almadan asla kapanmayacak."

'İLHAMİ BALI İLE İLGİLİ İDDİALAR ARAŞTIRILMADI'

Müşteki avukatlarından Kazım Bayraktar davanın seyrini ve kararı şu sözlerle değerlendirdi: “Dava başında müdahil avukatlardan delillerin gizlenmesi için alınan gizlilik kararıyla başladı ve bir çok eksikle açıldı. Yaralananların, ölenlerin yakınlarının duruşmalara gelmesi, avukatların katılımının kısıtlanması için güvenlik gerekçe gösterilerek dava Diyarbakır’dan Ankara’ya kaçırıldı. Politika o zaman başladı. Yine katılımın engellenmesi için davayı Ankara merkez adliyede görmek yerine merkeze uzak bir yerde bulunan Sincan Adliyesindeki küçük bir salona sıkıştırdılar. Mahkeme heyeti müdahillerin konuşmasını her duruşmada engelledi. Duruşmalar hep bu tartışmalarla geçti. Delillerin toplanmasından kamu görevlilerinin sorumluluğunun araştırılmasına kadar bir sürü eksik vardı dosyada. Sadece tetikçilerle sınırlı bir mahkûmiyet kararı verildi. 3 sanığa 5’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Bu kişiler zaten piyon, gözden çıkarılmışlar. Gerçekleştirilen tüm katliamların faillerini kısa sürede elleriyle koymuş gibi buldular çünkü hepsi takip altındaydı. Bu piyonlara emir verenlere ise bir türlü ulaşılamadı. Örneğin bu saldırıların faillerinden biri olduğu bilinen İlhami Balı. IŞİD’in Türkiye sorumlusu olarak bilinen İlhami Balı’nın kırmızı bültenle arandığı dönemde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Ankara’da bir otelde ağırlandığına dair iddialar HDP ve CHP tarafından Meclis gündemine taşındığı halde bunlar araştırılmadı. Yargılanan sanıklardan birisinin örgüt üyesi olduğuna dair açık kanıtlar varken onun hakkında beraat kararı verildi. Karar sonrası adliye önünde basınla düşüncelerimizi açıklamamız bile engellendi. Bu da baştan bu yana izlenen politikanın devamıydı. Kısaca adalet yerini bulmadı."