Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak için tahliye kararı

Haklarında FETÖ davası açılan gazeteciler Mehmet Altan, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile ilgili yeniden yargılamada karar çıktı. Mehmet Altan'ın beraatine, Nazlı Ilıcak'ın 'FETÖ terör örgütüne yardım etmek' suçundan 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına ve adli kontrolle tahliyesine, Ahmet Altan'ın 'örgüte yardım' suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmasına ve tahliyesine karar verildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - FETÖ medya yapılanması suçlamasıyla yargılanan gazeteci Ahmet Altan, gazeteci Prof. Dr. Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'ın haklarında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından yapılan yeniden yargılamada ikinci duruşma görüldü. Mahkeme Mehmet Altan'ın beraatine, Nazlı Ilıcak'ın ise "FETÖ terör örgütüne yardım etmek" suçundan 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına ve adli kontrolle tahliyesine karar verdi. Ahmet Altan da 'örgüte yardım' suçundan 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı ve tahliyesine karar verildi.

Mahkeme heyeti, Fevzi Yazıcı, Yakup Şimşek ve Şükrü Tuğrul Özşengül'e 11 yıl üç ayla 12 yıl arasında hapis cezaları verdi. Üç sanığın tutukluluk hallerinin de devamına hükmedildi.

İstanbul 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, savcı celse arasında verdiği mütalaasını tekrar ederek, tutuklu sanıklar Nazlı IIıcak ve Ahmet Altan hakkında "Örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ/ PDY silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etmek" suçundan alt sınırdan uzaklaşılarak 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti. Tutuksuz sanık Mehmet Altan hakkında ise beraat verilmesi talep edildi. Mütalaada diğer sanıklar Tuğrul Özşengül, Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek'in ise "örgüt üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi.

Savunmasına başlayan ve halen tutuklu olan Nazlı Ilıcak, "Sanki üç yıl boyunca yargılanmamışız gibi ilk mütalaadaki iddialar tekrar edilmiş" gibi dedi. Ilıcak şu sözlerle devam etti:

"Özgür Bugün diye bir gazetede çalıştığım iddia edilmiş, öyle bir gazete yok. Bugün gazetesinde çalıştım.Türkiye’de çok sayıda darbe oldu, ilk defa “darbenin medya kolu” diye bir icat çıkarıldı. Birbirini tanımayan insanlar “darbenin medya kolu”nda yer aldı. Bir başka icat da 'üye olmamakla birlikte bilerek yardım' maddesinin gazetecilere uygulanmasıdır. Sırrı Süreyya Önder ve akademisyenler 'propaganda'dan yargılandılar ve AYM ihlal kararı verdi. Mehmet Altan’la bana yöneltilen bazı iddialar örtüşmektedir. Onun için beraat talep edilirken, çıktığımız program benim için suçlama talebi yapılırsa eşitlik ilkesi zedelenmiş olur. Darbenin kurmaca olduğu tezine karşı geliyorum, kenetlenme çağrısında bulunuyorum. Oysa Yargıtay darbeye 'tiyatro' denmesini bile eleştiri kabul etti. Eren Erdem’in tahliyesiyle 220/7’den tutuklu yargılanan kalmadı. Ben 'bilerek, isteyerek' bir yardım suçu işlemedim, dolayısıyla beraatimi talep ediyorum. Beraat kararı vermezseniz dahi tahliyemi talep ediyorum."

ÖZŞENGÜL: HİÇBİR YAZIMDA ÖRGÜTÜ SAVUNMADIM

Nazlı Ilıcak'ın savunmasının ardından sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden SEGBİS'le bağlanarak savunmasını yaptı. Özşengül şunları söyledi:

"Hakkımızda yeterli delil olsaydı zorlama delillere ihtiyaç duyulmazdı. Hiçbir yazımda örgütü övücü, destekleyici, savunucu hiçbir söylemim olmamıştır. Bırakın bunları sempatim bile olmamıştır. Kurumlarla bağım nedeniyle öğrencilerin suçlanmasını eleştirdim. Yanlışa yanlış demek FETÖ ile aynı safta olmak anlamına gelmez. Ben de bunu yaptım, vicdanımın sesini dinledim. Anayasa’nın bana tanıdığı fikir ve ifade özgürlüğümü kullandım. 28 gün hiçbir işlem yapılmadan nezarethanede kaldım. 28 gün sonunda çıkarıldığım hakimlikte 5 dakikada tutuklandım. Sanki savunmam hiç alınmamış gibi iddianameye bağlı kalınarak hakkımda hüküm kurulmuştur. Bir suçtan cezalandırılmanın temel koşulu, suçun kuşkuya yer bırakmayan kesin ve açık bir ispata dayanmasıdır. Dosyada makul şüphe bile oluşturmayacak konular, iftiraya dönüşmüştür."

Mahkeme Başkanı, sağlık kurulunun, Özşengül'ün rahatsızlığının tutukluluğuna engel oluşturmayacağına dair raporunu okudu. Özşengül ise tahliye olmak gibi bir ısrarının olmadığını belirterek şunları söyledi:

"Bir takım sözlerimin cımbızlanarak suçlama yapılmasının adı mütalaa değil, iftira olur. Bu iftirayı yapanların da benim verdiğim vergilerimle maaş alan memurlar olmasına üzülüyorum. Benim yazdığım yazılar, bugün gazetelerde yazılanların yanında leblebi çekirdek. İnsanlar neler yazıyor. Demek ki benim fiilim değil, ben cezalandırılıyorum. Kendimi medeni bir şekilde savunuyorum. Yolsuzluk, hırsızlık yapmadım. Tam tersine on binlerce insan yetiştirdim. Kimse beni 'vatan haini', 'terörist' olmakla suçlayamaz. Samanyolu TV’de program yaptım. Kimsenin cemaatinden değilim. Gocunacak bir tarafım yok. Sitemlerimin arkasında “teröristlik” değil vatanperverlik var"

Hakkındaki iddiaların “iftira” olduğunu tekrarlayan Özşengül beraatini talep ederek savunmasını tamamladı. Duruşma verilen aranın ardından 13.15'te yeniden başladı.

AHMET ALTAN: HAPİSHANE BENİ KORKUTMAZ

SEGBİS aracılığıyla savunma yapan tutuklu sanıklardan Ahmet Altan, hazırladığı sekiz sayfalık savunmasını okudu. Savcının, kendisi hakkında, "15 Temmuz'daki darbenin gerçekleşeceğini beyan ettiği" yönünde iddiada bulunduğunu belirten Altan, "Böyle bir beyanım yok ve bu dosyada böyle bir beyanda bulunduğumun bir belgesi de bulunmuyor. Savcıya göre, birisi darbenin olacağını biliyorsa mutlaka darbecilerle eylem birliği içindedir. Demek ki savcı bu darbe ihtimalini görüyor ve biliyormuş" dedi. Altan savunmasına şöyle devam etti:

"Bu bir hukuki metin değil, bu hapse atılması için adı daha önceden listeye yazılan birini hapiste tutabilmek için yazılmış acıklı bir kıvranma. Bu mütalaaya dayanarak hiç kimseyi hukuki bir biçimde hapiste tutamazsınız. Ben, bugüne kadar söylediğim her sözün ve yazdığım her yazının arkasındayım. Beni hapiste tutmak istiyorsanız istediğiniz kadar tutabilirsiniz. Hapishane beni korkutmaz."

Tutuksuz sanık Mehmet Altan da hakkındaki Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararının, Anayasa'nın 153. maddesi gereği herkesi bağladığını ifade savunarak, "Bu celsede karar verilmemesi, bir şekilde duruşmanın ertelenmesi gibi bir durum olursa benim beraatıma her koşulda bu duruşmada karar verilmesi de taleplerim arasındadır" ifadelerini kullandı.

ILICAK: 75 YAŞ DÜZENLEMESİ GETİRİLECEK

Savunmaların alınmasının ardından davaya ilişkin nihai karar verileceği belirtilerek sanıklara son sözleri soruldu.

Ahmet Altan, "Hukuka uyulmasını istiyorum" derken, Mehmet Altan, "Yargıtay gereğince beraatimi istiyorum" şeklinde konuştu. Nazlı Ilıcak da, "Örgüte yardım suçlamasıyla yargılanan tüm gazetecilerin ya tutuksuz yargılandıklarını ya da tahliye edildiklerini hatırlatıyorum. İktidarın 75 yaş için bir düzenleme getireceğini de belirtmek istiyorum. Hiç değilse tahliyeme karar vermenizi istiyorum" dedi.  Diğer tutuklu sanıklar da beraat ve tahliyelerini istediler.

Mahkeme heyeti, nihai kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi. Aradan sonra açıklanan karara göre tutuklu sanıklardan Ahmet Altan'ı, "üye olmamakla birlikte silahlı terör örgüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan önce 7 yıl hapis cezasına çarptıran, bu cezada sanığın toplum üzerindeki etkisi ve bulunduğu konuma göre indirim uygulamayan heyet, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 5'inci maddesi kapsamında yarı oranında arttırdığı cezayı 10 yıl 6 ay hapis cezasına çevirdi.

Tutuklu sanık Nazlı Ilıcak'a da, aynı suçtan önce 7 yıl hapis cezası veren mahkeme heyeti, sanığın toplum üzerindeki etkisi ile bulunduğu konuma göre indirim uygulamadı. TMK'nin 5'inci maddesi kapsamında yarı oranında arttırdığı cezayı 10 yıl 6 ay hapis cezasına çeviren heyet, Ilıcak'ın yargılama sürecinde pişmanlık duyduğunu belirtmesini lehine takdiri indirim sebebi sayarak cezayı 8 yıl 9 aya düşürdü.

Tutuksuz olarak yargılanan Mehmet Altan hakkında ise cezalandırılmasına yeter, kesin, inandırıcı ve şüpheden uzak delil elde edilememesi, suç işlendiğinin sabit olmaması gerekçeleriyle beraatine karar veren heyet, sanığın adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, sanığa 5 bin 450 lira avukatlık ücreti ödenmesine ve beraat ettiği için tazminat isteme hakkının bulunduğunun belirtilmesini de kararlaştırdı.

ÜÇ SANIĞA 11 YIL ÜÇ AYLA 12 YIL ARASINDA HAPİS CEZASI VERİLDİ

Mahkeme heyeti, "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan yargılanan ve takdiri indirim uygulamadığı diğer tutuklu sanıklardan Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek'in ise 11 yıl üçer ay, Şükrü Tuğrul Özşengül'ün ise 12 yıl hapisle cezalandırılmasını kararlaştırdı.

"Örgüt üyeliği" suçundan cezalandırılan tutuklu sanıklar Yazıcı, Şimşek ve Özşengül'ün tutukluluk hallerinin devamına hükmeden heyet, "örgüte yardım" suçundan cezalandırılan tutuklu sanıklar Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın ise suçun niteliği ve tutuklulukta geçirilen süreye göre tahliyesini karara bağladı.

Heyet, tahliyesine karar verdiği Altan ve Ilıcak hakkında, yurt dışına çıkış yasağından oluşan adli kontrol tedbiri uygulanması hükmünü de verdi.

'DARBEYE TEŞEBBÜS SUÇLAMASINDAN CEZAYA YER YOK' KARARI

Mahkeme heyeti, Yargıtay bozma aşamasından önce Mehmet Altan hariç 5 sanığı cezalandırdığı "darbeye teşebbüs" suçundan ise, "ceza verilmesine yer olmadığı" hükmü kurdu.

Beraat eden sanık Mehmet Altan'dan el konulan 6 adet 1 dolarlık banknotların sanığa iadesini de kararlaştıran heyet, Yargıtay içtihatları doğrultusunda sanıkların cezalarıyla ilgili suç tipini dikkate alarak gerçek ve tüzel kişilerin (TBMM) zarar görme ihtimalinin olmaması nedeniyle müdahillik sıfatlarının kaldırılmasına da karar verdi. (HABER MERKEZİ)