Barış uzak ihtimal olmasın

Diyarbakır ve bütün bölge, 2015’ten bu yana huzurdan uzak karşıladı yeni yılları. Umudunu kaybetmeyen şehirlerden olan Diyarbakır, 2018 yılını türlü sıkıntılarla geçirdi ve belki bu nedenle 2019’a neşesiz hazırlandı.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Bir gün önce Suriçi’ndeydim ve yeni yıla hazırlık diyebileceğimiz herhangi bir hareketlilik yoktu. Bir vakitler Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Osman Baydemir, Sur ilçesindeki Gazi Caddesi için “Şanzalize gibi olacak” demişti. Gazi Caddesi’ndeki projeler hayata geçirilmeye başlanmıştı aslında ve ‘Barış sürecinin’ rüzgârıyla şenlikli bir yer olmaya başlamıştı cadde. Olmadı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, yıkılan mahalleler için, “Burasını Toledo yapacağız” demişti. Olmadı ve zaten mümkün değildi. Kentsel dönüşüm projesi kapsamındaki iki mahalleyle birlikte Sur’un 8 mahallesine girilemiyor. Akşam karanlığı çökmeye başladığında esnaf kepenkleri indiriyor, mekanlar ve cadde tenhalaşıyor.

Ayakkabı tamircisi işlerinin kötü olduğunu söylemişti. İşleri kötüydü ama nedeni ekonomik kriz değildi: “30 bin ev yok, işler nasıl iyi olsun?”

Öte yandan yeni mekanlar açılıyor Sur’da ve bu Sur’un küllerinden yeniden doğacağına işaret ediyor. Ama bütün Sur’u kendine ev bilenlerin içinde hep bir burukluk olacak. Konuştukları insanlara, beton bariyerlerin arkasında bir yer işaret edecekler, orada doğup büyüdüklerini, orada biriktirdikleri hatıralarını anlatacaklar.

Ofis semtindeki Sanat Sokağı gece de yaşayan bir yer. Ama yeni yıl hazırlıkları burada da yok. Kafelerin, mağazaların ve diğer mekanların kapısında örneğin “Hoş geldin 2019” yazıları yazılmamış, çam ağaçları satılmıyor, özel ışıklandırmalar yapılmamış.

Kafelerin birinde, “Tu bi xêr hatî 2019” yazısı gördüm. İşletmecisine sordum, yeni yıl için özel bir program var mı, diye. Yokmuş, öylesine, adet yerini bulsun diye yazmışlar.

Kalburüstü muhitlerde durum nedir, pek uğramadığım için doğrusu bilmiyorum. Belki oralar daha hareketlidir.

Akşam karanlığı çökmüşken baktığım Sanat Sokağı her günkü telaşı içindeydi, özel hiçbir şey yoktu. Sonra, 7 yıl önce Roboski katliamı gerçekleştiğinde bile Diyarbakır’ın eğlendiğini düşündüm.

GEÇEN YILIN KISA ÖZETİ

Şimdi neden böyle neşesiz ve kaba tabirle ruhsuz giriyordu yeni yıla?

Belki şu nedenlerledir:

Şehir, iki yıldır kayyımla yönetiliyor. Belediye eş başkanlarının biri hapiste, diğeri sürgünde.

Seçtiği milletvekillerinin bir kısmı yine hapiste ya da sürgünde.

Oy verdikleri partinin eski eş başkanları hapiste.

Son iki yılda binlerce insan gözaltına alındı. Kimi aylarca tutuklu kaldıktan sonra ilk duruşmada serbest bırakıldı. Denetimli serbestlikten ‘yararlanan’ yüzlerce insan, haftada en az bir kez karakola gidip imza atıyor.

Binlerce insan, açlıkla terbiye etme yöntemi olarak nitelendirdikleri Kanun Hükmünde Kararname ile işsiz kaldı, binlercesi işsiz kalabilirim endişesi taşıyor.

Kırsal alanlar defalarca yasak bölge ilen edildi, dağlar bombalandı, köylüler işkence gördü.

Sendikalar ve sivil toplum örgütleri mekanlarına hapsedildi.

Yıllardır Koşuyolu Parkı’nda cumartesi günleri basın açıklaması yapan kayıp yakınlarına park yasaklandı. Parkın etrafına birkaç hafta barikat çekildi.

Demokratik Toplum Kongresi Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven, milletvekili seçildikten sonra anayasaya göre serbest bırakılmalıydı. Ancak öyle olmadı, benzeri durumda olanlar serbest bırakılırken Güven hâlâ Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Güven, yaklaşık iki yıldır kimseyle görüştürülmeyen PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi protesto etmek için açlık grevine başladı. Güven 54 gündür açlık grevinde ve “talepleri talebimizdir” diyen onlarca mahpus açlık grevine başladı. Bunu Diyarbakır’da ve Fırat’ın bu yakasında yaşayan herkes biliyor. Güven’in ve diğer mahpusların açlık greviyle ilgili öte yakadaki derin sessizlik, derin bir yarılmaya neden oluyor.

Türkiye’nin Rojava politikası Diyarbakır’da 7 yıldır kabul görmedi, bundan sonra da kabul görmesi mümkün değil. Rojava ile ilgili gelişmeler dikkatle izleniyor, bütün açıklamalar dikkatle not ediliyor hafızalara.

Ekonomik krizin yansımaları yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.

Yerel seçimler yaklaşıyor ve adaylar belli olmaya başladı. İrade gaspına bir cevap olmayı iki yıldır bekledi Diyarbakır. Yerel seçim telaşı, önümüzdeki günlerde daha yoğun hissettirecek kendisini.

Bütün bunlar Diyarbakır’ın omzunda taşıdığı yük, yüreğinde biriktirdiği matem ve öfkenin özetidir ancak. Yeni yılı “çılgınlar gibi” kutlamak yerine mağrur duruşu bu nedenledir.

GÜZEL ŞEYLER

Bu arada Diyarbakır’da iki yılda güzel şeyler de oldu. Amed Şehir Tiyatrosu, yeni oyunlarla tiyatro seyircisinin karşısında olmaya devam etti ve sergilere de kapısını açmayı ihmal etmedi.

TÜYAP Kitap Fuarı manasız bir aradan sonra bu yıl içinde açıldı. Yüz binin üstünde insan fuara gitti, kitaplar aldı, imza ve söyleşi etkinliklerine katıldı.

Kitap fuarının ardından Edebiyat Günleri başladı. Fuara göre küçük mekanlarda gerçekleşen etkinlikler hak ettiği ilgiyi gördü.

Yine Yayın Ağacı her hafta sonu yazar ve şairleri okurlarıyla buluşturdu.

Mordem Sanat Merkezi etkinliklere başladı.

Bu yıl yeni çıkan çok az şiir kitabına ulaşabildim. İki söz söylemek istediğim iki iyi şiir kitabı okudum. Biri Yücel Kayıran’ın Efsus’a Yolculuk (Metis Yayınları)... Diğeri de Hicran Aslan’ın Dışarısı Mağara Kaç (Kaos Çocuk Parkı). Yücel Kayıran, şiir üzerine yazdığı kitaplarla kendi şiirlerinin ipuçlarını veriyor. Hicran Aslan ise ikinci şiir kitabıyla çıktı okurun karşısına. Hicran Aslan, Mardin’de yaşayan ve ileride şiirinden çokça söz ettireceğini tahmin ettiğim bir şair demekle yetineyim, en azından şimdilik.

2019, 2018’den beter bir yıl olmasın. Barış uzak ihtimal olmasın.