Kürşat Bumin’in ardından...

2012 ile 2015 yılları arasında Bilgi Üniversitesi’ndeyken tanıdım hocamı. “Siyaset felsefesi” diye bir şeyi ilk ondan duyduğumu hatırlıyorum. “Düşünsel Miras”tı dersimizin adı. Henüz 20’li yaşların kıyısında bulunan bizleri etik, şiddet, özür, toplum, düzen gibi kelimelere ve bu kavramlar etrafında düşünmeye sevk ederdi.

Google Haberlere Abone ol

Bercan Aktaş

Bazı hocalar öğrencilerinin üstünde çok derin izler bırakırlar. Salı günü yaşamını tamamlayan Kürşat Bumin gibi… O kadar çok şey öğrendik ki Kürşat Hocadan. Eleştirel düşüncenin kıymetini, dünyaya kavramlarla bakmayı, akıl gözüyle görmeyi, şiddetin binbir halini, hep başka türlü bir şeyin de olabileceğini… Çelebi bir adamdı. Galiba ona en çok yakışan tanımlardan birisi de gezginlik olmalı. Düşüncesi bir limana demir atmaz; gezinir dururdu. Her mahalleyi ve sokaklarını iyi bilirdi. Dertleşmenin, melezleşmenin, biraradalığın öneminin farkındaydı ve her şeyden önce bir toplum olabilmenin izlerini sürerdi.

2012 ile 2015 yılları arasında Bilgi Üniversitesi’ndeyken tanıdım hocamı. “Siyaset felsefesi” diye bir şeyi ilk ondan duyduğumu hatırlıyorum. “Düşünsel Miras”tı dersimizin adı. Henüz 20’li yaşların kıyısında bulunan bizleri etik, şiddet, özür, toplum, düzen gibi kelimelere ve bu kavramlar etrafında düşünmeye sevk ederdi. Siyaset felsefesi üstüne konuşurken edebiyata uğramayı ihmal etmezdi. Açıklık, düşüncede seyahat edebilmek için olmazsa olmazdı.

Kelimenin tam anlamıyla akil bir insandı. Ama bu yakıştırmadan pek hoşlanmazdı. Daha doğrusu, “atanmıştan akil olmaz” derdi, ince mizahıyla karışık. İnsana ve siyasete değer verirdi Kürşat Hoca. Çözüm sürecine katkı sunduğu Akil İnsanlar Heyeti deneyiminin en güzel yanının da insanların kamusal alana çıkıp “ben de şöyle şöyle düşünüyorum” diyebilmesi, yani yurttaşların ortaya konuşması olduğunu söylerdi. Herkesin Ankara gündemine odaklandığı konularda o siyaset ile toplum arasındaki bağın peşindeydi.

Kürşat...Kürşat...

Muzip bir mizacı vardı. Bazen insana çok sıradan gelen fikirleri yakalar, bir fikrin çağrışımları üstüne konuşur, tam zamanı gelince de tiye alırdı.

Onu hiç unutmayacağım.

Sorulara en çok yakışan felsefeciSorulara en çok yakışan felsefeci