Patrick Cockburn: Türkiye düşmanlara daha açık hale geldi

The Independent yazarı Patrick Cockburn'den anayasa referandumu analizi: Erdoğan'ın referandum zaferi Türkiye'yi çok sayıda düşmanı için av haline getirecek.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İngiliz gazetesi The Independent'ın deneyimli Ortadoğu yazarı Patrick Cockburn, anayasa referandumuna ilişkin analizinde 'Türkiye'nin çok sayıda düşmanın saldırısına daha açık hale geldiğini' savundu. Cockburn, 'Erdoğan'ın referandum zaferi Türkiye'yi çok sayıda düşmanı için av haline getirecek' başlıklı yazıda, "Otokratların yönetimlerinin karşısındaki gerçek tehlike iç ve dış düşmanlarının onlara karşı birleşmesidir" dedi. Cockburn şöyle devam etti:

"Erdoğan seçim kampanyasında, Hollanda ve Almanya'yla dikkatli biçimde kurgulanmış tiyatrovari kavgalar çıkararak milliyetçi hissiyatı kamçılamaya çalıştı. Fakat Türkiye çok sayıda gerçek ve potansiyel düşmanlarla çevrili. Suriyeli, Kürt, İranlı, Rus - onlar, ülkedeki nefret ve derin bölünmeden yararlanmanın ve bunu artırmanın ne kadar kolay olduğunu görüyor."

'TÜRKİYE ESKİDEN MODERNDİ'

Cockburn, Türkiye'nin artık 'Ortadoğu'daki yolsuz ve bayağı otokrasiler kulübünün bir diğer üyesi haline geldiğini de savundu: "Gözlemciler geçmişte, Türkiye'nin Ortadoğu devletlerine benzediğini düşünme hatasını yaptı. Gerçekte, siyasi tarihi açısından güney Avrupa ülkelerine benzeyen çok daha modern bir devletti. Askeri darbeler ve askeri yönetim vardı fakat aynı zamanda gerçek seçimler ve güçlü parlamentolar da vardı. Türkiye'de, Avrupa'daki birçok ülkedekinden daha üstün olan gelişmiş ve etkili bir medya ile entelektüel enerji vardı. Şu an Türkiye Ortadoğu'daki yolsuz ve bayağı otokrasiler kulübünün bir diğer üyesi haline gelirken, ortadan kalkan şeyler de bunlar."


'ADİL OLSAYDI 'HAYIR' KAZANIRDI'

Cockburn'ün makalesi özetle şöyle:

"Muhaliflerin açıkça hileli olduğunu söylediği referandum, Türkiye'de parlamenter demokrasiye son veriyor ve Recep Tayyip Erdoğan'a diktatoryal yetkiler veriyor. Pazar günkü oylamanın en beklenmedik yanı açıklanan sonucu değil, iktidardaki AKP'nin sonucu böylesine açık bir biçimde değiştirmeye ihtiyaç duyduğu iddiasıydı. Nihai sonucun bu kadar başabaş olması, seçimler adil bir biçimde düzenlenseydi 'hayır' kampanyasının çoğunluğu kazanacağını gösteriyor.

Yüksek Seçim Kurulu seçim günü geç saatlerde sayısı yaklaşık 1.5 milyonu bulan mühürsüz oyları geçerli saymaya karar verdi. Bu, önceki seçimlerdeki uygulamaya aykırıydı. Bundan daha arsızca bir taktikle, Erdoğan'ın güvenlik görevlilerinin muhalefeti acımasızca bastırdığı güneydoğuda büyük bir Kürt nüfusa sahip kentlerin onun tarafına kaydığı ilan edildi.

Bu muhtemel hile işaretlerine, gazetecilerin, milletvekillerinin ve eylemcilerin hapse atılmasını, yaklaşık 150 medya kuruluşunun kontrol edilmesini veya kapatılmasını ekleyin. Başarısız darbe girişiminden sonra yaklaşık 145 bin kişi gözaltında veya tutuklu, 134 bin kişi de görevden alındı. Erdoğan zaten şimdiden OHAL kapsamında keyfi yetkilere sahip.

'TÜRKİYE ESKİDEN GÜNEY AVRUPA'DAN ÜSTÜNDÜ'

Tüm bunlar, dünya çapındaki tek parti veya monarşi devletlerinin zehirli politikalarından haberdar olanlara tanıdık gelecektir. Suriye'de bugüne dek, Irak'ta da 2003'e kadar düzenlenen seçimler rejimler lehine büyük bir çoğunluk oyuyla sonuçlandı ve bazıları, bu ülkelerdeki yöneticilerin seçim düzenlemekle niye uğraştığını bile anlayamadı. Yanıt şu: Otokratların kibirinin sınırı yoktur ve devlet kontrolündeki medyada kendilerinin ve politikalarının halkın tercihi olduğunu anlatan haberler görmek isterler. Daha derin ve rahatsız edici olan mesaj da, halklarını sandıkta kendilerine boyun eğdirme becerilerini ortaya koymak ve dünyaya kimin güçlü olduğunu göstermektir.

Gözlemciler geçmişte, Türkiye'nin Ortadoğu devletlerine benzediğini düşünme hatasını yaptı. Gerçekte, siyasi tarihi açısından güney Avrupa ülkelerine benzeyen çok daha modern bir devletti. Askeri darbeler ve askeri yönetim vardı fakat aynı zamanda gerçek seçimler ve güçlü parlamentolar da vardı. Türkiye'de, Avrupa'daki birçok ülkedekinden daha üstün olan gelişmiş ve etkili bir medya ile entelektüel enerji vardı. Şu an Türkiye Ortadoğu'daki yolsuz ve bayağı otokrasiler kulübünün bir diğer üyesi haline gelirken, ortadan kalkan şeyler de bunlar.

'HAYIR DİYENLER UMUT VERDİ'

Muhalefetin savunduğu manipülasyon, geçmişte genel olarak adil olan Türk seçimlerinin uygulanış biçimiyle keskin bir tezat içeriyor. Ülkenin en büyük üç kenti olan İstanbul, Ankara ve İzmir'deki 'hayır' oylarının da gösterdiği gibi, sürecin bazı kısımları meşruydu. Bu, yetkililerin 'evet' verilmesi yönündeki ağır baskısına rağmen seçmenler açısından umut verici bir bağımsızlık gösterisiydi. Her tür intikam da makbuldü: Bir vakada, muhalefet vekillerinden birinin 88 yaşındaki annesi iki buçuk yıldır tedavi gördüğü hastaneden çıkarıldı.

Erdoğan'ın muhalifleri, 'çalınmış' bir seçimin yönetimini gayrımeşru kılacağı ve mahkemelerde meydan okunabileceği düşüncesiyle rahatlıyor. Fakat otoriter yönetim tesis etme ve yargıyı ele geçirme işinde olan kişiler, bu tür ufak şikâyetlerle caymaz. Dahası, siyasi partilerin liderleri yetersiz, devlet zulmüyle etkisiz kılınmış durumda. Kürt yanlısı HDP'nin durumundaysa, cezaevlerinde uzun hapis cezalarını bekliyorlar.

'ERDOĞAN DAHA DA SALDIRGANLAŞACAK'

Erdoğan'ın seçim 'başarısı'nın kılpayı ve şaibeli olmasının onu daha uzlaşmacı hale getirmesi muhtemel değil. Ve, 2015'te parlamento çoğunluğunu kazanamadığı seçimlerden sonraki adımları düşünüldüğünde, muhalefeti ezmek açısından daha saldırganlaşacaktır. Şimdiden idam cezasını geri getirmeyi öneriyor. Parlamento siyasi aracılığıyla etkili ve meşru protesto aracının ortadan kaldırılmasıyla, yönetimine karşı direniş daha fazla şiddet içerebilir. Fakat o da bunu, bütün muhalefeti 'terörizm' olarak şeytanlaştırmak için kullanabilir.

'DERİN BÖLÜNMEDEN YARARLANMAK KOLAY'

Bununla birlikte, ülkesine istikrar getirmek Erdoğan için zor olacaktır. Zira geçmişte, 2015'te yeniden patlak veren Kürt direnişi veya Suriye'deki savaş gibi krizleri provoke etti; bunların çözümü sözümona, tam da onun gibi güçlü bir lider gerektiriyordu. Otoriter yöneticiler iktidar tekeli için bu tür meşrulaştırıcı gerekçeler kullanır. Özellikle de, medya üzerinde tam kontrole sahip oldukları durumlarda... İç düşmanlarla, devletin güvenlik aygıtını onların üzerine salarak başa çıkarlar. Yönetimlerinin karşısındaki gerçek tehlikeyse, iç ve dış düşmanlarının onlara karşı birleşmesidir.

Erdoğan seçim kampanyasında, Hollanda ve Almanya'yla dikkatli biçimde kurgulanmış tiyatrovari kavgalar çıkararak milliyetçi hissiyatı kamçılamaya çalıştı. Fakat Türkiye çok sayıda gerçek ve potansiyel düşmanlarla çevrili. Suriyeli, Kürt, İranlı, Rus - onlar, ülkedeki nefret ve derin bölünmeden yararlanmanın ve bunu artırmanın ne kadar kolay olduğunu görüyor."

MAKALENİN İNGİLİZE ORİJİNALİ

The Guardian 'Türkiye'nin demokratları'nı yazdıThe Guardian 'Türkiye'nin demokratları'nı yazdı