'IŞİD stratejisini toplumun en derin fay hattına kuruyor'

IŞİD’in yılbaşı gecesi gerçekleştirdiği, 39 kişinin ölümüne yol açan katliamı değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, “Bu kadar sofistike hedef seçimi, işi bilenlerin icraatı” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırmaları Vakfı (TEPAV) uzmanı ve Milliyet gazetesi yazarı Yrd. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan’la IŞİD’in yılbaşı gecesi gerçekleştirdiği Ortaköy katliamını ve devletin alması gereken önlemleri konuştuk.

'BU KADAR SOFİSTİKE HEDEF SEÇİMİ, İŞİ BİLENLERİN İCRAATI'

“Dini referanslı örgütler 2001 yılından sonra terörizm tartışmalarına yeni bir boyut getirdi” diyen Özcan, 2001 öncesi amacın daha fazla insan öldürmek değil daha çok ses getirmek olduğunu, bugün ise daha fazla insan öldürmenin makbul olduğunu çünkü bunun dehşet yarattığını ve korkuyu katladığını söyledi. Özcan Ortaköy katliamını şu sözlerle değerlendirdi, “DAEŞ, stratejisini toplumun en derin fay hattına kuruyor. 20 gündür Noel, yılbaşı diye tartışan bir toplumda bu eylemle son noktayı koymuş oldu. Bu kadar sofistike hedef seçimi, akıllı ve işi bilenlerin icraatı.”

Nihat Ali Özcan, “DAEŞ hibrit bir sorun. Bunun Türkiye’ye yansıyan yüzünün büyük çoğunluğu polisiye bir iş. Dolayısıyla Türkiye’deki DAEŞ faaliyetlerinin izlenmesi için polis teknikleri kullanarak istihbarat yapmak gerekiyor” dedi.

'SİYASALLAŞAN İSTİHBARAT RİSKTİR'

ozcan Yrd. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan

Peki istihbaratta zaafiyet iddiaları?.. Özcan, bu soruya şu yanıtı verdi, “Türkiye’nin yelpazesinde çok farklı örgütler var. Her gün birisi öncelikli hale geliyor. Panik halde saldırıyorsun ve istihbaratçıların sayılı. Son 20 yıldır yaşananlara bakılırsa senin istihbaratın siyasallaşmış. Güvenlik sorunundan çok patronunu mutlu edecek işlere bakıyor. Siyasallaşan istihbarat hem siyasetçi için hem istihbaratın kendisi için bir risk. 2006’ya gelindiğinde cemaat, Emniyet İstihbarat’ı bitirmişti zaten. 2013’te de onları atmaya başladılar. Bir kurum 15 yılda iki defa nitelik değiştirirse bugün ancak yüzde 8 veya 10 kapasiteyle çalışıyor demektir. Ağustos ayında eski İçişleri Bakanı dedi ki, ‘7 bin istihbaratçının 6 bin 500’ü FETÖ’cüydü.’ Geriye kalan 500 kişiyi 81 ile bölün. Demek ki her ilin 6 tecrübeli istihbaratçısı var, geri kalanlar birkaç yıllık memur. Terörün istihbaratında işin kötü yanı, hedefin dinamik ve değişken olması. Ama senin kapasite sorunun var.”

IŞİD’LE MÜCADELEDE YAPILMASI GEREKENLER

Nihat Ali Özcan çözüme ilişkin şunları söyledi, “Bir stratejik planınız olacak. Bunun uluslararası bir sorun olduğunu göreceksiniz. DAEŞ bu haliyle kaldığı sürece orada militan üretmeye, saldırmaya devam edecek. Suriye ve Irak’ta mutlaka uluslararası normlara göre meşru bir otoritenin bu sorunu çözmesi lazım. Senin tek başına milli kapasitenle üstesinden geleceğin bir sorun değil artık. Bu örgütün eylem kapasitesini azaltmak konusunda kaynağı ortadan kaldıracak bir planın olması lazım. İnsanların radikalleşmesini, radikal olanların oraya gidip savaşmasını engelleyecek önlemler alacaksınız. Ekonomik kaynaklarını kurutmak, bütün bunları yaparken koruma tedbirlerini artırmak, bunu halka anlatmak gerekiyor. Tabii bütün bunların yanında güvenliği sağlayıcı, önleyici, cezalandırıcı (yargının önüne çıkaran) ve gerektiğinde sınırlarının ötesinde ona askeri cevap verecek bir istihbaratının da olması lazım.”

'IŞİD’İN DÖRT AŞAMALI TÜRKİYE STRATEJİSİ'

Yrd. Doç. Dr. Nihat Ali Özcan, 22 Mart 2016 tarihli “IŞİD’in dört aşamalı Türkiye stratejisi” başlıklı köşe yazısında özetle şöyle diyordu:

1’inci aşama: Örgüt gücünü tahkim etmeye ve rakip örgütleri tasfiyeye yöneldi. 2014’e kadar Türkiye’ye pek ilişmedi. IŞİD’in bazı bölgeleri kontrol etmesi ve Musul Türk Konsolosluğu çalışanlarını rehin almasıyla ikinci aşamaya geçildi.

2’inci aşama: PKK/PYD’nin IŞİD ile savaşmasıyla her iki grupta yer alan Türk vatandaşları savaşı Türkiye topraklarına taşıdılar. 6-8 Ekim 2014 Kobani olaylarının ardından 5 Haziran HDP’nin Diyarbakır mitingine saldırı, 20 Temmuz Suruç ve 10 Ekim Ankara Garı intihar eylemleriyle çatışmalar büyüdü. IŞİD, toplumdaki PKK karşıtlığından faydalanarak taraftar ve sempati toplamayı umdu.

3’üncü aşama: 12 Ocak 2016 tarihinde Sultanahmet’te Alman turist kafilesine yönelik intihar saldırısı IŞİD’in Türkiye’ye yönelik algı ve stratejisinin değiştiğinin işaretiydi. İstiklâl Caddesi saldırısı da bunun devamıydı. Yumuşak hedefleri seçerek ‘kâfirleri cezalandırmaya’, dünyaya ve Türkiye’deki sempatizanlarına yeni mesajlar vermeye başladı.

4’üncü aşama: IŞİD’in yeni hedeflere yönelmesi, sadece PKK ve yabancıları değil devleti/hükümeti de hedef alması bekleniyor. Toplumun ideolojik, dini, mezhebi fay hatlarını harekete geçirmeye teşebbüs edecektir. Amaç IŞİD’in kurtarıcı olacağı bir “kaos ortamı” yaratmaktır.

Özcan’ın 9 ay önce yaptığı bu tespite göre 4’üncü aşamaya geçilmiş görünüyor.