'Nalan'ın ölümünden hepimiz sorumluyuz'

ODTÜ öğrencisi Nalan Bayar, eşcinsel olduğu için yakın çevresinin yoğun baskılarına, hatta şiddete maruz kaldı. Daha özgür bir yaşam umuduyla Almanya'ya gitti. Ancak, maruz kaldığı baskılar sonunda onu ölüme sürükledi....

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - ODTÜ Makine Mühendisliği öğrencisi Nalan Bayar, eşcinsel olduğu için ailesinin ve sosyal çevresinin baskılarına dayanamayarak yaşamına son verdi. Nalan'ın ölüme götüren olaylar zinciri, son umut olarak gördüğü Almanya'ya iltica başvurusunda bulunmasıyla başladı. Bürokratik engellerden dolayı başvurusu kabul edilmeyen Nalan, 'mahalle baskısı'ndan bir türlü kurtulamayınca, içine düştüğü bunalımı atlatamadı ve genç yaşta aramızdan ayrıldı...

'BASKI VE ŞİDDET GÖRDÜ...'

Mersin LGBT grubundan Gizem Derin, birincil sorumlunun Nalan'ın ailesi olduğunu söylüyor. Nalan'ın cinsel kimliğini ailesine açıkladıktan sonra tehdit edildiğini ve daha önce erkek kardeşi tarafından darp edildiğini belirten Derin'in bu konudaki iddiaları şöyle:

“Nalan, ailesi ve çevresi tarafından dışlandıktan sonra psikolojisi bozuldu. Almanya'dayken Türkiye'de yaşayan kız arkadaşını da yanına almak istedi. Fakat bu süreç olumlu bir şekilde gerçekleşmediği için kız arkadaşını yanına almadı. Bu durum Türkiye'de yaşayan bütün eşcinsellerin başına geliyor. Toplumsal olarak bu sorun bizim en büyük yaramız. En büyük şiddeti en yakınımızdaki insanlardan görüyoruz. Çoğu zaman eşcinsellerin katilleri ya da eşcinselleri intihara sürükleyen insanlar aile bireylerimiz oluyor. Bu süreç aile içerisinde böyle yaşanırken toplum içerisinde zaten daha büyük bir nefretle sonuçlanıyor. Aile nefret edip uzaklaştırıp, yalnızlaştırırken toplum olarak daha büyük homofobik saldırılara maruz kalıyoruz. Aile kavramı en büyük sorun. Konu eşcinseller olduğu zaman korkunç boyutlar ortaya çıkıyor. Bu durumdan dolayı çok fazla intihar vakaları gerçekleşiyor. Onun dışında cinayet vakaları da eşcinseller için son zamanların en büyük sorunu. Eşcinsellerin ortak talebi cinayet ve intihar olaylarının detaylı olarak incelenmesidir. Bir eşcinselin intiharından dolayı aile bireyleri de dahil olmak üzere hukuksal alanda cezalandırma mekanizmalarının oluşturulması gerekiyor.”

'ARKADAŞLARI CENAZEYE GİDEMİYOR'

Nalan'ın cenazesinin aileye verilmesine tepki gösteren Derin, en yakın arkadaşlarının bile cenazeye gitmeye çekindiğini belirterek, şöyle devam etti: “Nalan'ın kendi canına kıyabilecek kadar baskı uyguladıktan sonra cenazeyi sahiplenmek istiyorlar. Yasalar Nalan'ın cenazesini birinci dereceden akrabalara vermekte sorun görmüyor. Ama bu hukuki bir durum değil. Birini sadece silahla öldüremezsin. Bir insanı intihara sürükleyenler ve eşcinselleri yalnız bırakıp hor görenler de cinayet işliyor. Ne yazık ki bunu yapan insanlar eşcinsellerin akrabaları. Nalan'ın birçok arkadaşı cenazede yaşanacak tatsızlıktan dolayı arkadaşlarını uğurlayamayacak. Acımızı bile birbirimizle paylaşmamıza izin vermeyen bir sistemde yaşıyoruz. Bizim için en büyük acı da şudur: Her şeyi gerçekleştiren, bu sonucu doğuran olumsuzlukları yaratan kimseler tarafından eşcinsellerin öldürüldükten sonra sahiplenmeleridir.”

BU BİR İNSANLIK HİKAYESİ

Nalan Bayar, hayatına son verdikten sonra arkadaşları tarafından bir de mektup yayımlandı. Nalan'ın yakın çevresi tarafından ölümle tehdit edildiği hatta bir keresinde öldüresiye dövüldüğü belirtilen mektupta, şöyle denildi:

"İstanbul’a yanımıza geldiğinde bitik haldeydi. Ailesiyle kavgasını aylarca bitiremedi. En sonunda psikiyatrik tedaviye başladı. 'En iyisini yapıyorsun' diyerek destekledik onu. Arkadaşları, dostları olarak günlerce aylarca dinledik. Kavgası, öfkesi, dışlanmışlık hissi biraz dindi sandık… Hani hepimize olur ya anlattıkça açılırız.. Meğer anlattıkça kapanmış Nalanımız… O sırada tekrar Almanya’ya gitmeye, Kiev Düsseldorf’ta bulunan Rhein Waal University of Applied Science-Makina Mühendisliği’nde okumaya karar verdi. 'Nalan yapar, zaten gönlünde makina mühendisliği var, sevdasının peşinden gidiyor' dedik. Bilemedik ki ölümüne gidiyormuş… Maddi birikimleri Aralık 2016 sonuna kadar yetiyordu ama olsundu, maddi sıkıntılara çözüm bulunurdu. Yaştan dolayı burs da alamıyordu ya… Üzülmesindi, artık ailesi bizdik, birbirimize sahip çıkardık.

2016 Ağustos’una geldiğimizde tam da doğum gününe bir hafta kala, 28 Ağustos gecesi hepimizle konuşmuş. Kimimizle iş- güç, gündem sohbeti, kimimizle dedikodu, kimimizle geyik yapmış. Hiçbirimize hiçbir şey belli etmemiş. Hepimiz her zamanki deli dolu, neşeli Nalan demişiz. İçimizi ısıtmış, -Nalan yerinde rahat- hissi uyandırmış, biz anlamadan aslında hepimize veda etmiş.

Sabah uyandığımızda, her birimiz sabaha karşı Nalan’dan gelen net veda mesajıyla karşılaştık. Hepimizi birer birer, birbirimize emanet etmiş...”