Sadece ordu girmemişti, o da oldu

Birileri başından beri Türk ordusu Suriye’ye girsin diye uğraşıyordu. Ankara yanaşmıyordu, çünkü bu felaketlere kapı açabilecek çok riskli bir hareket olurdu. Şimdi girdi.

Google Haberlere Abone ol

Sonunda Türk ordusu Suriye’ye girdi. (Toplumumuzdaki barut kokusu iptilâsı, kan tutkusu, şuursuzluk, cehalet ve histeri, esas üzerinde konuşulması gereken mevzu; fakat geçiyoruz. Gerçek anlamda bir basınımızın varolmayışı, sahiden gazetecilik yapmak isteyen yayın organlarının böyle bir durumda bu işi hakkınca yapacak imkânlardan yoksun bulunuşu, en azından ikinci sırada konuşulmayı hak eden bir başka hayatî mevzu; fakat onu da geçiyoruz.)

“Fırat Kalkanı Operasyonu”nun esas amacının YPG ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’ni durdurmak, mümkünse geriletmek olduğu ortada. Cerablus resmen “yıllardır” diyebileceğimiz bir zamandır “İslâm Devleti” örgütünün elinde; bu Ankara’yı hiç de rahatsız etmedi. Şimdi harekete geçilmesinin sebebi, SDG’nin Kürt kantonlarını bağlama hedefi güden operasyonuna bir kalıcı sınır koymak. Zaten İD’in Cerablus ve yakın çevresini büyük ölçüde boşalttığı, çekildiği biliniyor.

Dolayısıyla, harekât daha baştan riyakârlıkla mâlûl.

İkinci olarak, bu harekâtın Suriye “saha”sına elini kolunu uzatmış bütün unsurların onayıyla yapıldığı kesin. Bu konuda şüphe yok. Şam’ın “topraklarımıza girdiniz, sınır ihlalidir, egemenlik haklarımız…” falan demesi protokol icabı zorunlu, aksi düşünülemez.

Türkiye toplumuna yapılan işin yine bir tür dünyaya meydan okuma gibi sunulmaya çalışılması, hem riyakârlık hem de yüzsüzlük, aşağılık kompleksi kaynaklı seviyesizlik. Dışişleri Bakanı'nın “ABD ile birlikte planladık” lafının bu gürültüde duyulmayacağı açık.

Halbuki duyulmalı, çünkü asıl açıklayıcı laf o. “Bilgi” orada.

ABD ile birlikte planlandı, çünkü, üçüncüsü, bu operasyonun en önemli özelliklerinin başında, Suriye içsavaşının çıkarılmasından bu yana Washington’un arzuladığı bir araca nihayet kavuşması geliyor. Bunun izahını sona bırakıyorum.

ANKARA İÇİN YENİ FORMÜL

ABD başından beri, Suriye’de somut hedeflerinin sadece hava saldırılarıyla elde edilemeyeceğini biliyor ve karada işi götürecek kuvvet arıyordu. YPG, kendi amaçlarına da uyduğu için uzun süre bu rolü oynadı; bu sayede, Suriye ordusunun denetiminden çıkmış topraklarını cihatçı örgütlerden temizliyor, kendi inisiyatifindeki özerk yönetim için alan açıyordu. Böylece ABD Suriye’de, somut hedefler ve çıkarlar bakımından uyuştuğu, savaşta başarılı, becerikli bir kalıcı müttefik bulmuş oldu.

Ancak bu da daha büyük müttefiki Ankara ile aralarında mesele çıkmasına yol açtı, bildiğiniz üzre. Bunu uzatmıyorum.

Nihayet kabaca, YPG’nin Kürt kantonlarını, Türkiye sınırını kapatmayacak şekilde daha güneyden birleştirmesi, Cerablus-Azez şeridinin ise Ankara’nın istediği örgütlerin eline geçmesi gibi bir formülde karar kılındı. Bu şeridin büyük ölçüde TC’nin denetiminde olacağı belli. Savaş bu, belli olmaz, ama şimdiki operasyonun bu formülü berhava etmesi genel olarak beklenmiyor.

Şimdi, aslında hep birlikte didiklenmesi gerekirken hiç yanına yanaşılmayan o netameli konuya gelelim. Sona bırakıyorum, dediğim mevzu.

Suriye’de iç savaş çıkarıldığından beri, ABD ve özellikle Suudi Arabistan, savaşı yürütecek bir “kara ordusu” arayışındaydı. Hattâ Türk ordusunu Suriye’ye sokmayı amaçlayan çeşitli tezgâhlara dair söylentiler dolaştı zaman zaman. Türkiye, sınırlarını cihatçılar, silah ve mühimmat için yolgeçen hanı yaptı, bizzat savaşçı eğitti, örgüt yönetti, her haltı karıştırdı, fakat ordusunu Suriye topraklarına sokmamıştı. Şimdi işte, soktu. Şu andan itibaren olabilecekler, şu ana kadarkileri devede kulak kılabilecektir.

ÖNGÖRÜLMEYEN DERİNLİKLERE GİRİLEBİLİR

Basitçe: İD ile bütün ilişki, birtakım yerlerin danışıklı dövüşlerle Ankara denetimindeki cihatçı örgütlere terk edilmesi tarzında gelişmeyebilir. İD Türk askerlerine yönelik saldırılar yapabilir. Bunlara cevap verelim denirken, baştan öngörülmeyen derinliklere girilebilir. YPG ile beklenmedik çatışmalara tutuşulabilir. Türkiye’nin içinde bizzat devlet eliyle çıkarılmış yangın bu yüzden korkunç boyutlar alabilir. Dahası, belki bir süre denetim sağlanmış görünen topraklarda yatışmış görünen çatışma, Suriye ordusunun toparlanıp, “Haydi bakalım, çıkın buradan,” demesiyle bambaşka boyutlar kazanabilir.

Hap halinde sunuluşu şöyle:

Birileri başından beri Türk ordusu Suriye’ye girsin diye uğraşıyordu.

Ankara buna yanaşmıyordu, çünkü bu çok büyük felaketlere kapı açabilecek, çok riskli bir hareket olurdu.

Şimdi Türk ordusu Suriye’ye girdi.