Evvel Temmuz Festivali: Binlerce yıllık gelenek yaşatılıyor

Tammuz, doğanın çiçeklenmesi, çiçeklerin tohuma dönüşmesi ve doğanın kendini yeniden üretmesi/canlanmasıyla özdeşleştirilir. Tammuz (Temmuz) bereketli hasat dönemidir aynı zamanda. “Ğnaser”in, sert rüzgârın estiği vakittir o topraklarda. Bunun için tarih boyunca törenler düzenlenmiş, adaklar adanmış, ibadetler gerçekleştirilmiş yılın en bereketli kabul edilen bu ayında.

Google Haberlere Abone ol

Tülay Hatimoğulları*

Arşive bakarken “Samandağ Evvel Temmuz Festivali” başlıklı bir yazımı buldum. Evrensel gazetesinde yayınlanmış. Mini spotu ise “Çabuk geçen bir senenin ardından yine Temmuz ayındayız. Bu yıl da Samandağ Evvel Temmuz Festivali geldi.” Tarih 11 Temmuz 2008.

Şimdi ise tarih 11 Temmuz 2019. Evvel Temmuz Festivali’nin 20. yılı. Aynı duygu, aynı heyecan… 4 bin yıllık tarihin “Sevahil” gezintisi… Bereket Tanrısı Tammuz, Arap Alevilerin yaşadığı coğrafyaya hayat vermeye devam ediyor. (Elbette bütün coğrafyaya da. Ancak Arap Alevileri bu mitolojik anlatıya özel bir önem verir.) Evet, çok-tanrılı dinlerin derin izleri tek-tanrılı dinler döneminde de devam ediyor. Eksik ya da fazla bir şey yazarsak tarihçiler bağışlasın. Ama Evvel Temmuz tam da öyle bir şey.

TAMMUZ'UN ÇOCUKLARA HEDİYESİ

Bizler çocukluğumuzda Evvel Temmuz günü annelerimizin diktiği ya da diktirdiği yeni elbiseleri giyerdik. Miladi takvime göre Temmuz’un 14’ünde. (Bu tarih Rumi Takvime göre ayın 1’idir.) Dışarda, yol kenarlarında oturur ve Tammuz’un gelmesini beklerdik biz çocuklar, Bereket Tanrısı Tammuz’un hediyeler dağıtacağı umuduyla... Tıpkı Noel Baba gibi. Her hatırladığımda hoş bir gülümseme sarar içimi. Evet, Tammuz’u hiç göremedik, ondan hiç hediye alamadık ama en yoksul ailelerin çocukları bile her yıl Evvel Temmuz’da mutlaka bir yeni elbise giyme şansına sahip olurdu. Belki de Tammuz, hediyelerini ana-babamızın eliyle veriyordu…

Tammuz, doğanın çiçeklenmesi, çiçeklerin tohuma dönüşmesi ve doğanın kendini yeniden üretmesi/canlanmasıyla özdeşleştirilir. Tammuz (Temmuz) bereketli hasat dönemidir aynı zamanda. “Ğnaser”in, sert rüzgârın estiği vakittir o topraklarda. Bunun için tarih boyunca törenler düzenlenmiş, adaklar adanmış, ibadetler gerçekleştirilmiş yılın en bereketli kabul edilen bu ayında. Tek tanrılı dinlere geçildikten sonra da bu gelenek kimi değişiklikler geçirerek devam etmiştir. Newroz, Hıdırellez, Paskalya gibi.

Evvel Temmuz’da Arap Alevilerin inanç ve kültürlerinde önemli yeri olan Samandağ Hz. Hızır Türbesi’ne ziyaretçi akını olur. Bu türbe Hz. Hızır ile Hz. Musa’nın buluştuğu kutsal bir mekân olarak kabul edilir. İnsanlar buhurunu (tütsü) yakar, dualarını okur, dilekler diler. Daha sonra Samandağ kumsalında yemekler yenir, şarkılar/türküler söylenir, ateşler yakılır, oyunlar oynanır.

ARAP ALEVİLERİNİN DİRİLİŞ MÜCADELESİ 

1980 cunta döneminde yıllarca, halkın kumsala gidip bayramlarını kutlaması yasaklandı. Kumsala gidenler gözaltına alındı.

Ulus devletin tekçi zihniyeti bu coğrafyada yaşayan tüm halklar üzerine bir balyoz gibi indi/iniyor. Türkiye’de tekleştirme politikalarından Arap Alevileri de fazlasıyla nasibini aldı. Yoğun olarak Hatay, Adana, Mersin’de yaşayan bu halk sistematik bir asimilasyon politikasına maruz bırakıldı. Dilleri, ibadetleri, ritüelleri engellenmeye, unutturulmaya çalışıldı. İşte Evvel Temmuz’un 20 yıl önce yeniden ve kitlesel biçimde kutlanmaya başlanması bu yok etme ve unutturma politikasına karşı bir direniş olarak gerçekleşti. Arap Alevilerinin devrimci gençleri halklarının dilini, kültürel dokusunu ve inanç ritüellerini korumak için Evvel Temmuz Festivalleri dizisini böyle başlattı.

Festival, 40-50 kişinin katıldığı dernek etkinlikleriyle başladı. Her yıl katılanların sayısı hızla arttı ve artık halk geleneksel bayramını, bu kez on binlerce kişinin katıldığı etkinliklerle kutluyor.

EVVEL TEMMUZ: HALKLARIN FESTİVALİ 

Evvel Temmuz Festivali'nde her yıl çok sayıda panel, sergi, konser, turnuva vb yapılır. Samandağ, Türkiye ve Ortadoğu’dan yüzlerce yazara, şaire, ressama, siyasetçiye, aktiviste, düşünüre, gazeteciye, sinemacıya, fotoğrafçıya, karikatüriste ev sahipliği yapar. Özgür düşünceler, sınırları delen çizgiler/kareler, güncel politik tartışmalar Samandağ sahilinde buluşur. Bereketli coğrafyamızın tüm dilleriyle müzikler yapılır akşamları. Arapça, Türkçe, Kürtçe, Ermenice… Kadınlar, gençler de mutlaka söyler sözünü…

Festivali izlemek üzere Türkiye’nin dört bir yanından binlerce insan gelir. Yurt dışında özellikle Suudi Arabistan’da çalışan işçiler izinlerini festival tarihine denk getirmeye çalışır. Dünyanın en güzel kumsallarından biri olan Samandağ sahili ağırlar binlerce insanı. Sandalye yoktur, kumun üzerinde oturulur. Düşünceler, çizgiler, boyalar, notalar, sesler, kum taneleri, ğnaser (sert rüzgâr) adeta kumsaldaki insanlarla dans eder.

LATİFECİ: YÜZÜNÜZÜ HALKA DÖNÜN 

Çok kişinin emeği var bu çalışmada. Ama Mehmet Latifeci (1995’te Susurluk uzantısı çetenin tetikçileri tarafından babasıyla beraber katledildi) yoldaşı anmadan geçersek onun anısına haksızlık etmiş oluruz. Çocukluk yaşımızda tanıştık onunla. Arapçanın, kültürel dokunun korunması ve geliştirilmesinin önemini öğrendik ondan. Çalışmalarımız eleştiri alınca, “Sosyalistlerin işi midir bu çalışmalar” denince moralimiz bozulurdu. O, “Yüzünüzü halka dönün. Hayat düz bir çizgi değil. Bazen kabul görecek, bazen eleştiri alacak bu çalışmalar” derdi. Öyle de yapmaya çalıştık. Eksiğiyle fazlasıyla, günahıyla/sevabıyla bugüne gelindi.

Gerçekten yüzünü halka dönmek, halktan öğrenmek, devrimciliğin olmazsa olmazıdır. Evvel Temmuz Festivali, büyük bedeller ödenerek, en önemlisi değerli halkımızın sahiplenmesiyle bugüne geldi. Festival, farklı biçimlerle kendini sürekli yeniden üretiyor. Artık Türkiye’de yaşayan Arap Alevileri kendi tiyatrolarını, müziklerini, sinemalarını oluşturuyor. Ama daha yolun başındayız. Dilimizi yaşatıp geliştirmek için onu daha aktif kullanmalı ve kültürel etkinlikler, sanat ve edebiyat ürünleriyle zenginleştirmeliyiz. Çocuklarımızla Arapça konuşmalı, dillerini öğrenmelerini sağlamalıyız. Bu konuda hepimize büyük görevler düşüyor.

Bu sene Festival dün itibariyle başladı, sevgili Ali İsmail’in annesi Emel Ana’nın belgeseli ve kadın paneliyle… Etkinlikler 14 Temmuz akşamına kadar gündüz paneller, akşam müzik, şiir dinletileri gibi etkinliklerle devam edecek. 20 yılı geride bırakan bu anlamlı çalışmaya emeği geçen, katkı sunan herkese ve esasen geleneğine ve kültürüne sahip çıkan halkımıza sonsuz teşekkürler…

*Halkların Demokratik Partisi - HDP Adana Milletvekili -TBMM Dışişleri Komisyon üyesi