'İhtiyaçtan acil satılık böbrek'

Hastane yakınlarındaki duvarlarda ve internet sayfalarında yer alan sıra dışı ilanlar incelendiğinde geçim sıkıntısı çeken, işten atılan, aylarca iş bulamayan, banka ve kredi kartı borcu olanların son çare olarak organlarını satmayı tercih ettikleri görülüyor. Bu durum insanların yaşamak için son çare ölümü göze aldığı gerçeğini açıkça ispatlıyor.

Google Haberlere Abone ol

Ergün Demir*

Kriz yok, herkes mutlu mesut yaşamaktadır diyen iktidar sahiplerine soruyoruz?

Kriz yok ise insanlar organlarını niçin satmaktadırlar?

Ne yazık ki artan işsizlik oranları, adeta her gün gelen zamlar ve durdurulamayan enflasyon vatandaşın böbreğini satmasına kadar indi. Yoksulluk ve çaresizlik nedeniyle zor durumda kalan yurttaş borçlarını ödemek için, adeta ikinci el pazarında araba, ev, eşya satar gibi “İhtiyaçtan satılık karaciğer”, “acilen satılık böbrek” gibi ilanlar vererek kendi hayatlarını feda ediyorlar.

Geçen hafta farklı haber siteleri üzerinden kamuoyuna yansıyan "Borç batağına düşen böbreğine sarıldı!" başlıklı haberde sosyal medya platformlarından Facebook, Instagram ya da Twitter üzerinde “Böbreğimi satıyorum”, “Satılık böbrek arayanlar” adı altında yapılan paylaşımlarda, böbreğini satmak isteyen yüzlerce insan yer alıyor. Farklı illerde acil paraya ihtiyacı veya borç nedeniyle internet üzerinden satışa çıkarılan organlar arasında en çok böbrek ve karaciğer satış ilanları dikkat çekiyor, üstelik ilan verenler arasında 17 yaşında çocuklar da var.

Kimler organlarını satmak zorunda kalıyor?

Farklı kanallardan, farklı şehirlerde, farklı yaşlarda yurttaşımız tarafından verilen bu içler ürpertici ilanların tek ortak özelliği ise işsizlik, yoksulluk, dağ gibi büyüyen borçlar ve devamında gelen mağduriyetler.

Hastane yakınlarındaki duvarlarda ve internet sayfalarında yer alan sıra dışı ilanlar incelendiğinde geçim sıkıntısı çeken, işten atılan, aylarca iş bulamayan, banka ve kredi kartı borcu olanların son çare olarak organlarını satmayı tercih ettikleri görülüyor. Bu durum insanların yaşamak için son çare ölümü göze aldığı gerçeğini açıkça ispatlıyor.

Organ verenlere, genellikle organlarına karşılık olarak çok iyi fiyat verileceği, sağlıklı olarak yaşamlarına devam edecekleri ve ameliyat sonrasında çok iyi bakılacakları iddia ediliyor. Oysa yapılan operasyon yasa dışı olduğu ve hastanın yasal kurumlarda bakılması söz konusu olmadığı için ameliyat öncesi ve sonrası bakım da çok iyi olamıyor. Genellikle ameliyat sonrası gerekli bakımlar yapılmadığı için organlarını veren kişiler bakıma muhtaç hastalar haline geliyorlar. Bu denli geniş bir "organ pazarında" yasal olmayan kuruluşların eline düşürülen çaresiz vatandaşları nasıl sorunların beklediği tahmin dahi edilemiyor.

Yasal olmayan organ nakli uluslararası bir endüstriye dönüşmüş durumda.

Elbette vahşi kapitalizmin eşlikçisi serbest pazar ilkesi burada da geçerli. Zenginler organ alıcıları, borç batağında çaresiz yoksullar organ satıcıları. Organ nakli için yıllarca sıra beklemek istemeyen zenginler hemen kendilerine bir av bulmaları için organ mafyasını devreye sokuyorlar ve emekçilerin sırtından elde ettikleri paraları bu sefer onların yaşamsal organlarını ele geçirmek için harcamaktan çekinmiyorlar. Organ verenlerin yoğun olduğu ülkelerde (Moldova, Ukrayna, Türkiye) ve organ nakli operasyonlarının gerçekleştiği ülkelerde (Türkiye, Hindistan, İsrail, Irak) bu durum daha ciddi boyutlarda.

İnternet üzerinden organ satışı yasaya aykırı ve suç teşkil etmektedir.

Hukukçular, Türkiye'de organ satışı suç olduğu için organ satış ilanlarının diğer ilanların arasına sıkıştırıldığını, yasalarımıza göre organ satmak için ilan veren ve bunu yayınlayana bir yıla kadar hapis cezası olduğunu belirterek, organını satan, alan ya da aracılık edenlere ise 9 yıla kadar hapis öngörülüyor. Eğer organ ticareti örgütlü yapılırsa bu cezanın 15 yıla kadar çıkabileceği belirtiliyor.(TCK m.91/1-3)

Sağlık Bakanlığı'ndan izin almadan, hekimler ve diğer şahıslar tarafından organ ve doku nakli yapmak için özel merkezler açılması, organ ve doku nakli yapılması yasaktır. Hastalara veya üçüncü kişilere maddi çıkar temin ederek, etik dışı yöntemlerle kendisine hasta yönlendirdiği Bakanlıkça tespit edilen nakil merkezlerinin birinci tespitinde üç ay, ikinci tespitinde altı ay süreyle nakil yapması durdurulur. Üçüncü tespitte faaliyet izni iptal edilir.

Sonuç olarak “Kapitalizm öldürür”… Bu acı gerçek, bu haberle bir kere daha ispatlanmış oluyor. Önemli olan ise ‘acıtan bu acı gerçeği’ kanıksamamak ve yetkililerden hesap sormak.

Geçtiğimiz yıl organ mafyasının simsarlar aracılığıyla (Afyon'un Kışlacık köyü ile Çorum Mecitözü dağ köylerinde olduğu gibi) köylere kadar indiği görüldü.

İktidar yetkililerinin açıklamalarına bakılacak olursa işsizlik azalmakta, borçlar ödenmekte, vatandaşlar mutlu mesut yaşamaktadırlar.

Oysa milyonlarca vatandaş borçları nedeniyle geçim sıkıntısı çekmektedir. Geçim sıkıntısı çeken, işten atılan, aylarca iş bulamayan, banka ve kredi kartı borcu olan vatandaşların yaşamlarını idame ettirmek için son çare olarak organlarını satmayı tercih ettikleri görülmektedir.

Organ ticareti haberleri, gelir dağılımındaki adaletsizliği, yaşanan ekonomik krizin ağırlaştırdığını ve sosyoekonomik sorunların insanlık dışı yönüne işaret etmektedir.

Açıkça görüldüğü gibi “sağlıklı yaşam” yalnızca zenginler için ayrıcalıklı bir hakka dönüşüyorken geride kalan milyonlarca çoğunluk içinse hastalık, açlık, yoksulluk ve her şeyden yoksunluk “hakkı” geçerliliğini koruyor.

*Dr.