Evrimin ışığında evrimi anlamak

Evren yaklaşık 13.8 milyar, güzel gezegenimiz Dünya ise yaklaşık 4.5 milyar yaşında. Dünya üzerinde yaşam, bulunan en eski mikro fosilin yaşı göz önüne alınırsa, 3.5 milyar yıl öncesine kadar gidiyor. 2016'da bilim insanlarının yayınladıkları "yaşam ağacı" görseline göre yaşamın ilk ortak atası bir bakteridir, yani tek hücreli bir mikroorganizma. Evet en eski atamız tek hücreli bir bakteri!

Google Haberlere Abone ol

Meltem Çetin Sever

Evrim konusu yüzyıllardır insanların kafasını kurcalayan bir konu olmuştur. Antik Yunanlılar, Romalılar, Çinliler ve Ortaçağ İslam bilginleri evrim konusu üzerine kafa yormuşlardır. Yaklaşık 2 bin 500 yıl önce, Sokrates öncesi Yunan filozoflarından biri olan Anaximander Miletus (MÖ 610 – 546) ilk hayvanların suda yaşadıklarını ve insanlığın ilk atalarının suda doğduklarını önerir ve o gün bugündür insanlar hâlâ evrim konusunu tartışır... Günümüzde evrim olayı fosil kayıtları sayesinde daha iyi anlaşılır hale gelmiştir. Her ne kadar Evrim Teorisi ve din hâlâ bir çatışma halinde olsa da, bazı dini çevreler Evrim Teorisi’ni kabul etmekten başka çarelerinin olmadığını anlamıştır. 2014 yılında, Katolik Kilisesi’nin lideri Papa Francesco, Evrim Teorisi’nin yaratılış inancıyla çelişmediğini söyleyip Evrim Teorisi’ni kabul ettiklerini açıklamıştır. Maalesef, Türkiye’de ise durum tam tersidir; Evrim Teorisi konusu okul müfredatından çıkarılmış, evrim konusunu içeren TÜBİTAK yayınları raflardan indirilmiştir. Aslında, insanların bilimsel hiçbir dayanağı olmayan fikirler ile Evrim Teorisi’ni çürütmeye çalışmak yerine evrimi anlamaya çalışmaları bilime yapılacak en güzel katkılardan biri olacaktır.

Evrim olgusundan ve Evrim Teorisi’nden bahsetmeden önce insanların sıkça kafasını karıştıran, Evrim Teorisi için "Bu daha yasa değil ki, teori!" demelerine sebep olan teorinin bilimsel anlamından bahsedelim. Bilimde teori; bir olgunun gözlem ve kanıtlarla desteklenerek yapılmış açıklamasıdır ve bir düşünce sistemidir. Teori, doğa olaylarını ve yasalarını açıklar. Bilimde teori, saplantılı bir düşünce biçimi ya da bir bilgi dayatımı değildir; gözlenen bilimsel kanıtlar teoriyi oluşturur. Evrim (canlı türlerinin nesiller içerisindeki değişimi süreci) gözlemlenen bir olgudur; bu olguyu bilimsel gözlemler ve kanıtlarla açıklamak ise teoridir yani Evrim Teorisi.

Evren yaklaşık 13.8 milyar, güzel gezegenimiz Dünya ise yaklaşık 4.5 milyar yaşında. Dünya üzerinde yaşam, bulunan en eski mikro fosilin yaşı göz önüne alınırsa, 3.5 milyar yıl öncesine kadar gidiyor. 2016 yılında, bilim insanlarının yayınladıkları "yaşam ağacı" görseline göre yaşamın ilk ortak atası bir bakteridir, yani tek hücreli bir mikroorganizma. Evet en eski atamız tek hücreli bir bakteri! Bu bilgiye inanmayanlara astrofizikçi Neil deGrasse Tyson’ın sözü ile cevap verelim: "Bilimin güzel tarafı ona inansanız da inanmasanız da gerçek olmasıdır." Yaklaşık 2 milyar yıl önce ise daha gelişmiş bir yapıya sahip olan ökaryot hücreleri oluşuyor. Yaklaşık 130 milyon yıl önce hızlı evrimleşme dönemi başlıyor ve memeli atalarımız bu dönemlerde evrim ürünü olarak ortaya çıkıyor. Bugün, Dünya üzerindeki canlı türü sayısının, mikroorganizmalar da hesaba katıldığında milyonlarca olduğu tahmin ediliyor. Yaşam evriliyor, baktığımız her canlıda evrimin izleri vardır. Örneğin, biz insanlar atalarımızdan miras kalmış olan körelmiş organlar taşırız; 20 yaş dişleri, apandist, kuyruk sokumu kemiği gibi. Hayvanlarda da gözlenir bu organlar; devekuşu, penguen gibi uçamayan kuşların kanatları gibi...

.

Evrim Teorisi deyince aklımıza gelen ilk isim Darwin’dir. Charles Robert Darwin (12 Şubat 1809 - 19 Nisan 1882); İngiliz doğa bilimcisi, jeolog ve biyolog; tüm yaşamını araştırarak, gözlemleyerek, okuyarak ve üreterek geçiren çok değerli bir bilim insanı. Çocukluğunu ve gençlik dönemini her türlü şeyin koleksiyonunu, en çok da böcek koleksiyonu yaparak geçiren Darwin’in gözlemci ve araştırmacı ruhu, onu beş yıl sürecek bir gemi yolculuğuna sürükler (1831-1836). Deniz tutmaları ile geçen bu süreç boyunca dört kıtaya uğrayan Darwin, zamanının çoğunu örnek toplayarak, yerel jeolojiyi araştırarak, okuyarak ve notlar alarak geçirir. Darwin bu yolculuk sırasında ve döndüğünde evrim hakkındaki görüşlerini daha da somutlaştırır; evrimin doğal seleksiyon süreciyle gerçekleştiğini yaptığı gözlemlerle kanıtlama şansı olur. Çevrelerine daha çok uyum sağlayan hayvanlar daha uzun süre hayatta kalmaktadır. Darwin şöyle der: "Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan... Değişime en çok ayak uydurandır hayatta kalan."

Evrim çoğunlukla çok uzun süreçlere yayılsa da evrimin bir insan yaşamı süresine sığdığı örnekleri de görürüz. İngiltere’de gözlenen bu olayda bir güve topluluğu, Endüstriyel Devrim sırasında kurulan kömür fabrikalarından kaynaklı etraftaki ağaçların siyah isle kaplanması sonucunda doğal seçilim yoluyla evrim geçirdiler. Beyaz üzerine siyah benekleri olan güveler ortama uyum sağlamak ve avcılardan saklanabilmek için tamamen siyah renge dönüştüler. Endüstriyel Devrim öncesinde güve popülasyonun sadece yüzde 2'si siyahken devrimden sonrası siyah güve popülasyonunun yüzde 95 civarında olduğu gözlenmiştir. Bu değişim 50 yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşmiştir.

Endüstriyel Devrim öncesinde ağaçlar daha açık renkli iken güvelerin tamamına yakını açık renkli idi. Devrim sonrasında islenen ve rengi koyulaşan ağaçlara adapte olan ve evrim geçiren güveler büyük bir oranda siyaha dönüştü.

Fosil kayıtlarına göre evrim süreci milyonlarca yıl süren canlılar da vardır. Bu evrim sürecine atın evrimi örnek verilebilir; 50 milyon yıllık evrim sürecinde bir köpek büyüklüğünden, iki metre uzunluğa varabilen bir hayvan haline gelmiştir.

Atların orman zemini boyunca yürümek için evrimleşmiş çok toynaklı ayakları, açık alanlarda koşmak için daha uygun olan tek dişli toynaklara dönüşmüştür.

Darwin, Evrim Teorisi’nin temellerini oluşturan görüşlerini yayınlamaya korkuyordu çünkü karşısında bu görüşlerden hiç mi hiç hoşlanmayacak bir din dünyası vardı. Fakat bir gün, Darwin’in hayranı olan Alfred Russel (O da evrim olgusuna hayatını adamış çok değerli bir bilim insanıdır.) Darwin’e yazdığı bir mektupta benzer görüşlerinden bahseder ve düşüncelerini nasıl yayınlayabileceği üzerine Darwin’den fikir alır. Bu olay Darwin’i sarsar ve daha fazla gecikmeden yazdıklarını yayınlamaya karar verir. Dürüst ve erdemli bir insan olan Darwin, Alfred Russel’a olan minnettarlığını onun da evrim görüşlerini aynı toplantıda sunmasını sağlayarak gösterir. Nihayetinde, şimdiye kadar yazılmış en önemli ve en güzel kitaplardan biri olan Türlerin Kökeni kitabı 1859’da yayınlanır. Darwin, mükemmel bir bilim insanı olmasının yanında mükemmel bir yazardır da; Türlerin Kökeni’ni ya da diğer kitaplarını okuyanlar onun dilinin zorluğundan şikayet edip bir o kadar da hayranlıklarını dile getirirler. Türlerin Kökeni’nin birinci baskısındaki bitiş cümlesi Darwin’in dilinin mükemmeliğinin, evrime ve doğaya dair görüşlerini nasıl bir tutku ve aşkla yazdığının kanıtı gibidir.

Türlerin Kökeni’nin 1859’da basılan ilk baskısı.

"Çeşitli bitkilerle kaplı, çalılıklarında kuşların ötüştüğü, türlü böceklerin uçuştuğu; nemli toprağında tırtılların, solucanların süründüğü bir yamaca bakıp, birbirinden böylesine farklı ve birbirine böylesine karmaşık bir tarzda bağımlı ve ustalıkla yapılmış bütün o canlı biçimlerin, çevremizde etkilerini sürdüreduran yasaların ürünleri olduğunu düşünmek ilginçtir. Bu yasalar -geniş bir anlamda- Üreme ve Büyüme; Soyaçekim (hemen hemen üremenin kapsamında kalır); yaşam koşullarının ve parçalarının kullanılıp kullanılmamasının doğrudan ve dolaylı etkilerinin sonucu olan değişkenliktir; üreme öylesine hızlıdır ki yaşama savaşına yol açar; ve bunun sonucu ıranın ıraksamasını ve az gelişmiş biçimlerin tükenmesini zorunlu kılan doğal seçmedir. Böylece, doğanın savaşından, açlıktan ve ölümden, düşünebildiğimiz en yüce ereğe, daha yukarı hayvanların oluşmasına varılır. Bir ya da birkaç biçimde başlayan yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü biçimlerin evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten ihtişam vardır." (Türlerin Kökeni, 1. Baskı Taslağı'ndan çeviri)

Kaynaklar ve İleri Okuma

https://www.newscientist.com/article/dn17453-timeline-the-evolution-of-life/

http://evrimagaci.org/article/tr/yasamin-baslangicinin-bilimsel-tarihi-dunyada-yasam-nasil-basladi

http://www.bbc.co.uk/timelines/zq8gcdm#zx77mp3

https://www.bbc.co.uk/education/guides/zthcwmn/revision/2

http://www.bbc.co.uk/schools/gcsebitesize/science/aqa_pre_2011/evolution/evolutionrev4.shtml