Ankara icadı kur rejimi nasıl çöktü?

Ekonomi uzmanı Uğur Gürses, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın yükselen dolar kuruyla igili "Önemli olan kurun seviyesi değil, rekabetçi olup olmamasıdır" açıklamasını eleştirdi: "Peki o zaman neden 60 milyar dolarlık rezerv neden heba edildi? Tutarsız ve bir çerçevesi olmayan politikaların fotoğrafı bu: Kuru savunmak için rezervler eritilsin, beceremeyince 'Biz zaten rekabetçi kur istiyorduk' denilsin."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ekonomi Uzmanı Uğur Gürses, kişisel web sitesinde kaleme aldığı 'Ankara icadı kur rejimi nasıl çöktü?' başlıklı yazıda, iktidarın ekonomi yönetimini eleştirdi. "Adına ne ‘dalgalı kur rejimi’ ne ‘yönetilen dalgalı’ ne ‘sabit kur rejimi’ ne de ‘peg rejimi’ denilebilecek uydurma bir kur rejimi, gün gelip rezervler sona yaklaşınca çöktü" diyen Uğur Gürses'in yazısından bir bölüm şöyle:

Son 10 günde Türk Lirası hızla değer kaybetti. Bu satırların okurları ile parasal dengeleri yakından izleyenler için, bunun gerçekleşmesi sürpriz değildi.

Peki ne olmuştu da 4 Ağustos haftası Kurban Bayramı bitiminde döviz kurları tırmanışa geçerek 10 Temmuz tarihine göre yüzde 10 artmıştı?

Merkez Bankası verilerine göre; 10 Temmuz-7 Ağustos arası dönemde bankacılık sistemindeki toplam döviz ve altın mevduatları 18.2 milyar dolar artmış. Bunun yarıdan fazlası, bu 5 haftalık dönemin son iki haftasında gerçekleşmiş.

18.2 milyar dolarlık artışın kabaca 7.5 milyar dolarlık kısmı altın ve euronun diğer paralara karşı çok yükselmesi nedeniyle değer artışı içeriyor. Bunu dikkate almamak gerekiyor; geriye kalan net 10.7 milyar dolar yurtiçi yerleşiklerin (bireyler ve şirketler) TL ödeyerek döviz ve altın alımlarından kaynaklanıyor.

Bu 10.7 milyar dolarlık artışın 4.5 milyar doları sadece tek başına en son hafta, 7 ağustos haftası gerçekleşmiş. Son 5 yılda en büyük haftalık artışlardan biri.

Bu 5 hafta içinde yaklaşık 1.5 milyar dolarlık bir yabancı yatırımcı çıkışı da gözleniyor.

Böylece bu 5 haftada toplam 12.2 milyar dolarlık bir döviz talebi piyasaya girmiş.

Döviz girişleri kurumuşken döviz talebinin artması döviz kurlarını yukarı iter. Nitekim öyle de oldu. Neye rağmen? Kamu bankalarının dolar kurunu 6.85’te tutmak için döviz satmalarına karşın.

Öyle anlaşılıyor ki; Ankara ‘arka kapı’ yöntemleriyle kamu bankaları aracılığı ile kuru savunamaz hale düştü. Kuru savunmayı bıraktı. Uzunca süredir kuru belli seviyelerde savunmak için 100 milyar dolara yakın rezerv eriten Ankara, yolun sonuna geldi. Son kurşunları atarak kuru piyasaya bıraktı. Ne olduğu bilinmeyen uydurma kur rejimi de çökmüş oldu. Geçmişten beri çalışan ve efektif döviz alışverişi ile işleyen Kapalıçarşı döviz piyasasında ise paralel ve daha yüksek kurdan paralel piyasa da yeniden canlandı.

Madalyonun diğer tarafında ise döviz kurunu 6.85’te tutmak için bir yandan milyarlarca dolar rezervi eriten ekonomi yönetimi, bu döviz talebinin arkasında, öz be öz yerleşikler ile daha önce ‘Türkiye hikayesini’ satın almış ama işler rayından çıkmaya başlayınca çıkışı tercih eden yabancıların döviz talebi olduğunu bilinmesine karşın “dış güçler bize operasyon yapıyor” diye açıklamalar yapmıştı.

Tüm yabancı kurum ve bankalara TL verilmesi engellendiği için artık “dışarıdan saldırı argümanı” geçersiz kalıyordu.

Kur yükselişi artık daha fazla rezerv eritilerek tutulamaz hale gelince kamu bankaları eliyle “arka kapıdan” döviz satışı bırakıldı; ya da en azından kur seviyesi savunmasına ara verildi. Böyle olunca; rezervlerin eritildiği ve artık bu yolla savunma yapılamayacağı sinyali verilmiş oldu. Kur daha da yukarı çıktı. Kabaca yüzde 5’lik artış bu duruştan sonra geldi.

Son bir aya bakılırsa döviz kuru yaklaşık yüzde 10 artmış oldu. Merkez Bankası’nın da kendi politika faizinin de altında verdiği parayı kesmesinden sonra bu yükseliş biraz duruldu.

Bu durulmadan sonra CNNTÜRK’te yayına çıkıp açıklamalar yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, kurların inip çıkacağını söyleyerek “Önemli olan kurun seviyesi değil, rekabetçi olup olmamasıdır. Türkiye tarihinde ilk defa rekabetçi bir kur düzeyiyle ekonomisini dönüştürebilecek bir yapıya kavuştu. Biz diyoruz ki turizmin gelmesi için, ihracatçı için benim para birimim daha cazip olsun, daha rekabetçi olsun.”

YAZININ TAMAMI