Mustafa Türkel: Atalay AKP’ye karşı borcunu yerine getiriyor

Hükümet ile kamu işçilerinin mali ve sosyal haklarını belirleyen toplu iş sözleşmesini imzalayan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın mikrofon kapalı zannederek sarf ettiği sözlerine Türk-İş’ten ayrılma kararı yönetim kurulunca onaylanan Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’den de tepki geldi. Kamu işçilerine ilişkin imzalanan sözleşmenin özel sektördeki toplu iş sözleşmesi sürecini de olumsuz etkileyeceğini belirten Türkel, “Siyasi partilerden bağımsız, biat etmeyen ve gücünü işçiden alan bağımsız bir Tük- İş yönetimi istiyoruz” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Hükümet ile Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonları (Türk-İş), yaklaşık 200 bin kamu işçisinin 2019-2020'deki mali ve sosyal haklarını belirleyen ‘2019 Dönemi Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmesi’ üzerinde anlaştı. Türk- İş Başkanı Ergün Atalay yapılan ortak açıklama sırasında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt’e “Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle” dedi. Pazarlık masasına 2019 yılı için yüzde 15 zam talebiyle oturan fakat yüzde 8 + yüzde 4’lük teklifi kabul eden Türk İş’in başkanı Atalay’ın sözlerine sosyal medya üzerinden çok sayıda tepki geldi.

Türk-İş ile hükümet arasında imzalanan sözleşmenin özel sektördeki toplu sözleşmeleri olumsuz etkileyeceğini, işçilerin mağdur olacağını ifade eden Türk-İş’ten ayrılma kararı yönetim kurulundan geçen Türkiye Gıda ve Yardımcı İşçileri Sendikası (Tek Gıda-İş) Genel Başkanı Mustafa Türkel, “Bu anlaşmanın özel sektörde imzalanacak toplu iş sözleşmelerine zararları olacaktır” dedi.

‘ÖZEL SEKTÖRDEKİ SÖZLEŞMELERDE DE SENDİKALARIN ELİNİ KOLUNU BAĞLAYABİLİR’

Türk-İş’in kurucu sendikalarından olan ve 29-30 Haziran 2019’daki genel kurulda yönetim kurulunun onayıyla Türk-İş’ten ayrılma kararı kabul edilen Tek Gıda-İş’in yaklaşık 30 bin üyesi bulunuyor. Geçmişte kamuya ait Tekel ve Çaykur’da örgütlü olduklarını, son süreçte kamuda üyelerinin sayısı oldukça azalsa da hükümet ile Türk-İş’in arasında imzalanan sözleşmenin kendilerini de olumsuz etkileyeceğini ifade eden Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel şunları kaydetti:

“Bizim son süreçte kamuda örgütlü işçimiz kalmadı. Tekel ve Çaykur süreçlerinin ardından örgütlü üyemiz yok ancak yapılan bu anlaşma doğrudan örgütlü kamu çalışanlarını etkiliyor gibi görünse de genel anlamda özel sektör çalışanlarını etkileyecektir. Türk-İş’in yaptığı bu yetersiz sözleşme önümüzdeki dönem bizim yaklaşık 15 bin üyemizi etkileyecek toplu iş sözleşmeleri sürecinde de bizi ve diğer sendikaları olumsuz etkileyerek elini kolunu bağlayabilir. Bu anlaşmanın özel sektörde imzalanacak toplu iş sözleşmelerine zararları olacaktır.”

‘BU SÖZLER SÜRPRİZ DEĞİL’

Hükümet ile masaya en düşük ücretlerin 3 bin 500 liraya yükseltilmesi, tüm kamu işçilerine seyyanen brüt 300 lira zam, ilk 6 ay yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 aylarda enflasyon artı 3 puan refah talebiyle oturan Türk-İş Başkanı Atalay’ın açıklama sırasında sarf ettiği “Uzasa işi karıştıracağız. En azından kapattım böyle”  sözlerini de değerlendiren Mustafa Türkel şunları söyledi:

“Sayın Atalay’ı yaklaşık 20 yıldan bu yana tanıyorum. Bu sözler malumun ilanından başka bir şey değil. Türk-İş Başkanı Sayın Atalay AKP’ye karşı borcunu yerine getiriyor. Sözleşme öncesinde grev ve eylem lafını konuşmaktan korkan bir Türk- İş başkanı vardı. Böyle düşünen bir sendikacının Türk-İş’in başında olması, işçi sınıfı ve emek mücadelesi açısından bir talihsizliktir. Sayın Atalay’ı tanıdığım için bu sözler sürpriz de değil. AKP’ye karşı misyonunu yerine getiriyor. Türkiye işçi sınıfı Türk-İş’in bu yetersiz yöneticileri yüzünden ağır bedeller ödüyor.”

‘EN AZ YÜZDE 25 İLE BİTMESİ GEREKEN SÜREÇ BÖYLE BİTTİ’

“Eğer eylem ve grev olsaydı kamu işçisinin yüzde 25 zam alması içten bile değildi” diyen Türkel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gerçek enflasyonla ortalık yangın yerine döndü. Türkiye’de yer yerinden oynuyor ve siyasi iktidar en zayıf dönemini yaşıyor. Sendikaların ortaya çıkıp kamuoyu oluşturmaya kalkması gereken zamanda maalesef işçileri siyasi iktidara teslim ettiler. En az yüzde 25 ile bitmesi gereken süreç böyle bitti. Kamudaki mevsimlik işçilerin sorunları, taşeron olarak kadroya geçirilmiş olan işçilerin 2021’den önce sözleşmeden yararlanamaz denilen işçilerin sorunları çözülebilirdi. Bu dönem en uygun dönemdi ama Türk-İş başkanı ortalığın karışacağını bildiği için, ortalık karışmadan bir gece operasyonuyla bunu bitirmeye kalktılar. Türk-İş’in hangi durumda olduğunu anlatmak için ibretlik bir olaydır.”

‘GÜCÜNÜ İŞÇİDEN ALAN BAĞIMSIZ BİR TÜRK-İŞ YÖNETİMİ İSTİYORUZ’

Yönetim kurulunun onayladığı Türk- İş’ten ayrılma kararının masada olduğunu ve aralık ayında yapılacak Türk-İş’in genel kuruluna göre tavırlarının netleşeceğini ifade eden Türkel, belirlenecek yeni yönetimden taleplerini şu sözlerle aktardı:

“Yüzünü sınıfa emeğe dönmüş, siyasi partilerden bağımsız, biat etmeyen ve gücünü işçiden alan bağımsız bir Tük- İş yönetimi istiyoruz. Ama bu bugünkü koşullarda maalesef bir hayal. Mevcut Türk-İş yönetimi bu hayalimizi  gerçekleştirebilecek bilgiye ve birikime sahip değil maalesef. İyi bir sendikacı olabilmenin çeşitli kuralları vardır. Cesaretiniz, aklınız olacak ve bağımsız olacaksınız. Ülkeye ve insanlığa karşı sorumluluk elbette çok önemli ama temsil ettiğiniz sınıfın sorumluluğu birinci derecededir. Bunu gerçekleştirebilen bir sendikal hareket Türk-İş’in içerisinde doğarsa ancak köprüler kurulur ve mücadele edilir.”

TÜRK İŞ NE TALEP ETMİŞTİ, NE KABUL EDİLDİ?

Hükümet ile masaya oturmadan önce Türk-İş, en düşük ücretlerin 3 bin 500 liraya yükseltilmesi, tüm kamu işçilerine seyyanen brüt 300 lira zam, ilk 6 ay yüzde 15, ikinci, üçüncü ve dördüncü 6 aylarda enflasyon artı 3 puan refah talep etmişti.

Yapılan anlaşmaya göre masadan taraflar, ücreti 3 bin 500 TL’nin altındaki işçiye 150 TL iyileştirme, tüm işçilere bu yıl için yüzde 8 + yüzde 4, 2020 için yüzde 3 +  yüzde 3 ve enflasyon farkı oranında zam yapılması başlıklarında uzlaşarak kalktı. (DUVAR)